Türkiye tarihinde İsrail üzerinden en fazla prim yapıp, yıllarca oy devşirme başarısını göstermiş partidir AKP.

13 yıllık iktidarının ilk gününden itibaren, İsrail ile kavgalı gibi görülerek, tabanının gönlünü hoş eden ve bununla oy devşiren, ama perde arkasında Türkiye- İsrail ilişkilerini ve ekonomik olarak rekorlar kıran iktidarda AKP’dir.

Özellikle iki olayla AKP ve özelde Erdoğan, hem İslam aleminde, hem de , Türkiye’de islami kesim de parladı ve prim yaptı.

Bunlardan birimcisi meşhur “one minute” olayıdır. O çıkıştan hemen sonra, Erdoğan’ın sözlerinden çark etmesi pek ön plana çıkarılmadı ve Erdoğan, İsrail’e posta koyan lider olarak hem dünyada, hemde Türkiye’de çok başarılı bir PR çalışmasi yaparak tarihe geçmiştir.

İkincisi, Mavi Marmara olayıdır. Abdurrahman Dilipak’ın yine organize edip gelmediği, olayın başında bir kaç AKP milletvekilinin olduğu olay, 9 masumun katledilmesiyle sonlanmıştır.

Balçiçek İlter’in programında, Dilipak’ın, gemiye binecek kişilerin listesinin İsrail askerlerinin cebinde çıktığını itiraf etmesiylede anlaşılmıştır ki, bu olay çok planlı ve sonucu önceden bilinen karanlık bir  olaydı. O gemiye binen insanların çok samimi ve içten duygularını, adeta kullanarak, o insanlar göz göre göre ölüme yollandı. İsrail’in ne yapacağı önceden biliniyor ve buna rağmen, özellikle böyle bir olay planlanmış ve planlayanların son dakika da işinin çıkmasıyla, o masumlar ölüme yanlız ve savunmasız yollandı, o samimiyetleri ve güzel amaçları adeta kullanıldı.

AKP ve Erdoğan bu olayıda, hem iç siyasette, hem de dış siyasette çok ustaca kullandı ve prim yaptı. Özellikle iç siyasette, hem cemaate saldırma adına kullanıldı bu olay. Hem de, tabanını bir arada tutma adına, tüm seçim meydanlarında sonuna kadar kullanıldı.

Özellikle Erdoğan, İsrail ile kavgalı görülme işini bu olayla, içine kanı da bulaştırarak çok daha fazla prim yaptı. Erdoğan her fırsatta, İsrail’e vurma adına kullandı ve bunu yaparak, İsrail ile geliştirilen, perde arkasında büyüyen ticari ilişkilerini perdeledi.

Her fırsatta Erdoğan İsrail’den 4 şarttı yerine getirmesini ve bunu yapmaması halinde İsrail ile ilişkilerin eski haline gelmeyeceğini vurguladı.

Bu 4 şart şunlardı

– İsrail’in 31 Mayıs’ta Gazze’ye yardım götüren filodaki Mavi Marmara gemisine saldırısı için özür dilemesi.

– Ölen sekizi Türkiye biri ABD yurttaşı dokuz kişinin ailelerine tazminat ödemesi.

– Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon‘un önerdiği uluslararası soruşturma komisyonunun kurulmasına rıza göstermesi.

– Gazze Şeridi’ne uyguladığı ambargoyu kaldırması

 

Bu şartlardan herhangi birisinin olmaması halinde kesinlikle bir anlaşmanın olamayacağını defalarca ilan etti Erdoğan. Hatta Erdoğan, İsrail’in özür dilemesini bile yeterli bulmadığını dillendirmiş ve bu özür dileme üzerinden iç ve dış kamuoyunda müthiş bir prim yapmıştır.

Bunca keskin ve kararlı olan Erdoğan ve AKP, 17 aralık yolsuzluk operasyonlarının yıl dönümünde, İsrail ile çok eleştirilecek, ve tamamiyle önceki söylemlerinin aksi ve şart olarak koydukları koşulların sağlanması bir tarafa, adeta katledilen insanların yakınlarını kahredecek ve ölenlerin ruhlarına saygısızlık derecesinde bir anlaşmayı kabul etti.

İsrail gazetesi Haaretz’e konuşan israilli yetkiliye göre, Başbakan Netanyahu’nun Türkiye danışmanları, , Dış işleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile İsviçre’de taslak anlaşmaya imza attı.

Bu taslakta 5 ana madde var…

MADDE 1 – İlki yakınlaşma adımlarının önünü tıkayan en önemli faktör, Mavi Marmara tazminatıyla ilgili. 9 Türkün yaşamını yitirdiği 2010 yılındaki baskınla ilgili olarak İsrail Türkiye’ye 20 milyon dolar ödeyecek.

Bu para kurbanların ailelerine verilmesi için özel bir fona devrediliyor.

MADDE 2 – İkinci olarak Türkiye ve İsrail ilişkileri normalleşecek, geri çekilen büyükelçiler yeniden gönderilecek.

MADDE 3 – Üçüncü maddeyle Türkiye baskını gerçekleştiren İsrail askerlerine açtığı davalardan vazgeçecek. Karar, TBMM’den kanun olarak geçirilecek.

MADDE 4 – Dördüncü madde ise Hamas ile ilgili. Hamas’ın askeri kanadının önemli isimlerinden, İsrail’in askerlerinin kaçırılıp öldürülmesiyle ilgili suçladığı Salih El Aruri Türkiye’den sınır dışı edilecek. Hamas’ın Türkiye’deki aktiviteleri sınırlandırılacak.

MADDE 5 – Beşinci ve son madde ise doğalgaza ilişkin…

Şimdi bu anlaşma maddeleri ile AKP ve Erdoğan’ın şart koştukları şartları karşılaştıralım.

– İsrail’in 31 Mayıs’ta Gazze’ye yardım götüren filodaki Mavi Marmara gemisine saldırısı için özür dilemesi.

Evet bu oldu ve İsrail, Obama’nın zorlaması ve bir nevi emri vaki yapmasıyla özür diledi.

– Ölen sekizi Türkiye biri ABD yurttaşı dokuz kişinin ailelerine tazminat ödemesi.

Bu tam bir felaketle son buldu . Katledilen 9 kişi için 20 milyon dolar gibi komik bir rakam ile, şehitlere ve ailelerine adeta hakaret edilmiş olundu. Buna en sert itirazı, Mavi Marmara organizasyonunu yapan İHH yaptı, ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

– Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon‘un önerdiği uluslararası soruşturma komisyonunun kurulmasına rıza göstermesi.

Bu şartta yerine gelmedi, üstüne üstelikü haklarında mahkemece tutuklama kararı verilen İsrailli askerlerin davalarından vazgeçildi. Ve bunun Meclis kararıyla teyit edilmesi sözü verildi.

 

– İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı ambargoyu kaldırması.

Buda olmadı. Gazze’ye yapılan ambargo kalkmadı, üstüne üstelik önceki durumundan daha kötü bir hale geldi ambargo, Mavi Marmara olayında sonra.

Tüm bu hezimetin üzerine tuz biber mahiyetinde Türkiye İsrail’e, İsrail askerlerinin kaçırılıp öldürülmesiyle ilgili suçlanan Salih El Aruri Türkiye’den sınır dışı edilmesi. Hamas’ın Türkiye’deki aktiviteleri sınırlandırılması sözünü verdi. Yani AKP, üzerinden prim yaptığı Hamas’ı da sattı.

İşte olanlar ve sonuç bu. AKP, kan üzerinden yıllarca oy devşirdiği ve sömürdüğü  Gazze konusunda, hep yaptığı gibi kullanıp ortada bıraktı. Meydanlarda kaşkol ile şov yapanlar, hem şehit olanların kanlarını, hem yakınlarının duygularını yıllarca sömürdü ve onları yıllarca oyalayıp üzerlerinden prim yaptı. Ve en sonunda ortada bırakıp, duygularıyla dalga geçtiler.

Sonuç, AKP yıllarca sonuna kadar kullanıp, sömürdüğü şehitlerin kanlarına ve insanların duygularına ihanet ederek sattı onları.

Bundan sonra ne olur.

İHH milletin gazını alır sert açıklamalarla. Mağdurlar uyutulur veya susturulur. AKP tabanıda, bunu savunmak adına bin bir çeşit taklalar atarak, kutsal AKP ve Erdoğan’ı savunmaya devam eder.