Mersin de başlayan AKP’li işadamlarının getirip ülkeye sokmaya çalışrıken yakalandığı iddia edilen GDO’lu prinç davası başladı. Mehmet Baransu bu davada yaptığı haberler nedeniyle, (evet yanlış okumadınız, çocuklarınıza GDO’lu prinç yedirip hepsini Bilal’in zeka seviyesine indirmeye çalışan o işadamlarını deşifre ettiği için,) hükümete darbe yapmakla suçlanıyor.
Millet için çocukların sağlığı önemliyken AKP için çocuklar değil iktidarın geleceği önemli. Bu nedenle de çocuklar ölmesin diyenlere dava açıyorlar.
Daha iginci şu: dava gizli yürütülüyor. Bunun için içeride ne konuşlduğunu basın yazamıyor. GDO’lu prinç davası neden gizli olabilir. Diyelim ki iddia ettiğiniz gibi o polisler AKP’li iş adamına kumpas kurdu ve AKP’ye darbe yapmaya çalıştı. Darbe davası varsa ortada neden halktan gizliyorsunuz? Neden mahkemede ortaya çıkacak konuşma ve delilleri göğsünüzü gere gere halka anlatmıyorsunuz?
Neden korkuyorsunuz? GDO ile başlayıp Barzani’ye ulaşan, sigara ve petrol kaçakçılığıyla dallanıp budaklanacak bir takım pis ilişkiler ağının ortaya çıkma ihtimalinden mi korkuyorsunuz? Neden GDO’lu prinç davası gizli yapılıyor…
Belli ki bu konı AKP’liler için o kadar önemli ki konuyu yazan gazeteci Mehmet Baransu’ya işkence yapmışlar. Mehmet Baransu dava için Mersin’e getirildi. Mahkemeye getirilirken mahkemeye çakacağım diyerek takım elbise istemiş. Ancak yetkililer uzun süre direnip Baransu’nun mahkemeye takım elbise ile çıkmasını bile engellemeye çalışmışlar. Ancak birbuçuk saat süren bir tartışmadan sonra Baransu’nun takım elbise giymesine izin vermişler. Yolda gelirken okumak için yanına kitap almak istemiş ama izin vermemişler. Hatta Kuran’ı bile almasına izin vermemişler.
Gelince ölüm tehtidleri nedeniyle devlet koruması olduğu halde Mersin’de 18 kişilik uyuşturucu müptelalarının koğuşuna koymuşlar. Hatta o koğuştan birinin sabah hap aldığı belirtiliyor.
Buradan hareketle Baransu’nun yakınları Baransu’nun can güvenliğinden kaygı duyduklarını belirtip şöyle diyor, “uyuşturucu müptelalarının içine konularak Baransu’yu infaz mı ettirmek istiyorlar.”
Benzer uygulamayı Anadolu Atayün’e de yapmışlar. Teröle mücadele müdürü olduğu için can güvenliğine özell hassasiyet gösterilmesi gerekirken onu da başka bir uyuşturucu müptelalarının koğuşuna atmışlar.
Dava başlamasına rağmen her iki isim de “dosyanın delillerini isityoruz halen alabilmiş değiliz” diye şikayetçi. Ayrıca savunmalarını yazabilmek için bilgisayar verilmemiş. Deiller gösterilmez bilgisayar verilmezse savunmamızı nasıl yazacağız diyorlar.
Baransu ise tüm bunlara rağmen yazdığından bir adım geri atmıyor. Muhalefete çağırı yapıp AKP için son derece kritik olan bu davayı izlemelerini istiyor. Çevresine söylediği şu: “Öyle bir savunma yapacağım ki mecliste okunacak. Çünkü anlayabildiğim kadarıyla bana yönelttikleri tüm deliller sahte ve uydurulmuş. Eğer bir tane delil sağlamsa beni yargılayın ama uydurduğunuz delillerle bizi burada yargılıyorlar bunu tek tek ispat edeceğim” diyor.
Dava yarın da devam edecek…
Kaynak: Yeni Yön
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...