Ülkemizin gündemi bazen o kadar hızlı ilerliyor ki gelişmeler başımızı döndürüyor dersek yeridir. Dün dokunulmazlıkların oylandığı mecliste referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliğinin gerçekleşmesinin hemen akabinde ABD’de tutuklu bulunan Zarrab dosyası için Türkiye’den 91 isim için tutuklama ve mallarına tedbir kararı isteneceği öğrenildi.

Dünkü oylamada CHP’nin hamlesi ile birlikte AKP’nin başkanlık referandum planı boşa çıktı. AKP’nin amacı dokunulmazlık konusunun referanduma gitmesiydi. Böylece hemen arkasından yine Başkanlık sistemi de mecliste oylanacak ve birlikte referanduma götürülecekti. Başkanlık istemeyen bir vatandaşın karşısına, “Bakın sadece başkanlık oylamıyoruz terörle mücadele içinde oy istiyoruz” propagandası ile çıktıklarında rahat bir şekilde referandumdan geçirmeyi planlamışlardı.

Bu tezimin iki ispatı var.

Birincisi Erdoğan Meclis oylaması sürerken konuşma için tüm hazırlıklarını referanduma göre yaptığı belliydi. Referanduma gidecek şekilde bir oy beklediği için seçim startını vereceği bir konuşma hazırlamış. Fakat Oylamada kanun maddesi doğrudan geçince konuşmalarını şekillendirmek zorunda kaldı. Ancak yine de eğer referandum olsaydı %70-80 oy alırdık demeyi de ihmal etmedi. Yani tüm planları aslında buydu.

ikincisi ise oylama bittikten sonra AKP’li vekillerin şaşkınlığı görülmeye değerdi. Hepsi çıkan sonuçtan hiç memnun değildi. Suratlar asık ve şimdi ne olacak şaşkınlığı içinde hareket ediyorlardı. Hepsi 367 oy çıkmayacağına emin gibiydiler.

Ancak CHP’nin bir hamlesi ile 367 sayısı geçildi ve referanduma gerek kalmadı. Muhtemelen AKP başkanlık için yeni bir hazırlığa girişmek zorunda kalacak. Fakat dokunulmazlık konusu ile birlikte başkanlık sisteminin de referanduma gitmesi çok önemliydi. AKP’nin kendi tabanı bile başkanlık sistemine soğuk yaklaşıyor. Sürekli yaptırdıkları anketlerde bu gerçeği görüyorlar. Burada bir parantez açarak CHP’nin bu hamlesinin, CHP üstü bir hamle olarak değerlendirmekteyim. Çünkü başta gazeteci kökenli CHP’liler bile olayı dün kavrayamamışlardı.

Dokunulmazlık konusuna gelecek olursak da başta HDP olmak üzere bir kaç isime dava açılmaktan başka bir şey yapılacağını hiç beklemiyorum. Göstermelik bir kaç dava ile tabanın gazı alındıktan sonra başkanlık için AKP’nin tekrar HDP ile masaya oturacağını düşünüyorum. Çünkü başkanlık sistemi için AKP her daim HDP’ye muhtaç.

Zarrab meselesine gelecek olursak; Dün akşam saatlerinde gündeme düşen ve savcı Bharara’nın Türkiye’den 91 ismin tutuklanacağı veya mal varlıklarına el koyacağı kararı alınması haberi bazı isimleri uykusuz bırakmıştır. Bizim kamuoyunda yakından bilinen isimler başta olmak üzere tahminler havada uçuşmaya başladı. AKP’ye referandum şoku yetmezmiş gibi birde tutuklama haberleri gelince eminim bazı isimler toplantı üstüne toplantı yapmıştır.

Medya’da ise genel olarak Zarrab’ın konuştuğu ve isimleri verdiği yorumları ağırlık kazandı. Esasında Zarrab’ın baştan beri ABD’ye bilerek gittiğini savunduğum için buna şaşırmadım. Çünkü Zarrab’ın İstanbul’da iken bazı isimlerle görüştüğü daha önce yazılmıştı.

Bir başka konu ise ABD’nin Zarrab’ın konuşmasına çok da ihtiyacı yok. Çünkü Bizzat FBI yetkilisinin yaptığı açıklamada Zarrab’ı 2011 yılından beri çık sıkı bir şekilde izlediklerini söyledi. Yani bir başka deyişle Zarrab’ın bizim kamuoyunda da çıkan telefon görüşmeleri, para transferleri, mail trafikleri ABD tarafından zaten kayıt altına alınmış durumda. Her ne kadar Zarrab ve daha önce teslim olan sağ kolu ABD’ye giderken bavul dolusu evrak taşımış olsa da bunlar ABD için sadece bahane niteliğinde kalıyor.

Kısacası gerek Zarrab gerekse Zencani konusunda köşeye sıkışmış bir AKP iktidarı, ABD ve İran’ın tek tek açıkladıkları kozlar karşısında soğuk terler döktüğü ortada.

Diğer bir konu ise yarın AKP’nin yapılacak olan genel kurulu. Genel başkanın açıklanmasından sonra gözler kabineye dönecek. Mehmet Şimşek ve Lütfi Elvan gibi isimlerin kabinede olmayacağı konuşuluyor. Çıkan isimlere baktıktan sonra kabinede yer alacakların neredeyse tamamı bir şekilde hakkında şaibe iddiaları çıkmış isimler oluşturacak. Tek tük kalmış halk nazarında pek şaibesi olmayan isimler ise dışlandıktan sonra gidecekleri adres ile birlikte gitgide kalabalıklaşmaya başladı.