İnsanoğlu hiç değişmedi ve hep aynı, zaafların ve hataların çocuğu.

Binlerce yıl önce yaşadığımız bu dünyada yaşayan insanların zaafları, zayıflıkları, günahları ve hataları neyse, aynısını bu gün bizlerde yaşıyor ve yapıyoruz.

İşte bu nedenle, tarih bir sarkaç gibi, aynı noktalara savruluyor ve aynı hadiselerin değişik varyasyonları ile karşımıza çıkıyor.

İnsanlığın yaradılışından itibaren zaafları ve bu zaaflarının kendisini esir almaması adına yaradıcı hep uyarıcılar yollamış ve zaaflarıyla mücadele etmenin metodunu ders vermiştir.

İnsanoğlunun içindeki bu zaaflar ve boşluklar, hep aynı hataları yaptırmış ve aynı sapkınlıklara götürmüştür.

Peygamberler tarihinde helak olan kavimlerin, helak olma sebeplerine baktığımızda, karşımıza, bu gün bu ülkede yaşanan sapkınlıkların ve zaafların birini yada bir kaçını birarada görürüz.

Bu gün Türkiye’de yaşananlara bakınca, Allah’ın bu ülkeyi helak etmemesini, ancak merhametinden olduğunu sonucuna ulaşmak hiç zor değil.

Nuh kavmi Allah’a ve peygamberine isyan etmeleri, zulme , küfre ve günaha dalmaları sebebiyle helak olmuştu.

Nuh peygamber kavmini bu yaptıkları yanlışlardan uyarma adına hep, hak ve hakikati anlatmış ve uyarmıştı.

Fakat, zulüm ve küfür o derece yaygınlaşmış ve insanların hayatlarında yer etmişti ki, bu uyarıları dikkate alan ve yanlış yapmayanlar, ancak bir gemiyi dolduracak kadardı.

Ve bunların içerisinde, Nuh peygamberin hanımı yoktu.

Burdan da görüleceği gibi, bir konuda haklı olmak, çoğunlukla olmuyor her zaman.

Ve ne kadar anlatırsanız anlatın, hakikate kendi hayat arkadaşınız bile inanmıyor bazen.

Semud kavmi pek çok nimete nail olmuş, dağları ve taşları oyarak evler inşa etmişler, yazlık ve kışlık konaklar yapmışlardı.

Bolluk ve refah içerisinde yaşamışlar, uzun ömürlü bir hayat sürmüşlerdi.

Allah onlara Salih (a.s.)’ı peygamber olarak gönderdi.

Salih (a.s.), onları Allah’a imana, ibadete ve itaate çağırdı.

Kendilerine mucize olarak verilen ve “sakın dokunmayın” denilen dişi deveyi öldürdüler.

Bunun üzerine Semud kavmi şiddetli bir gök gürültüsüyle helak edildi.

Lut (a.s.) Sedom kavmine peygamber olarak gönderilmişti.

Bu kavim, hak yoldan sapmış, inkâr ve isyana dalmış bir kavimdi.

Kadınları bırakıp erkeklere yönelmişler, homoseksüellik yapmaya başlamışlardı.

Allah bunca uyarıya rağmen bu sapkınlığa devam eden kavmin insanlarına öyle bir felaket yolladı ki, kıyamete kadar ibret vesikası olarak durdu.

Kur’an-ı Kerim’de bu olay şöyle anlatılır.

“Ve nihayet Sodom şehri için helâk emrimiz gelince, Lut’u ve ailesini oradan çıkardık, sonra korkunç bir sarsıntıyla oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine, ateşte pişip sertleşmiş kızgın taşları sağanak sağanak yağdırdık.”

“O taşlar, öyle tesadüfen yağmadı onların başına. Aksine her bir taş, Rabb’inin katında işaretlenmiş ve zalimleri cezalandırmak için özellikle gönderilmişti. Ve siz ey insanlar! Kendinizi benzer bir felâketten uzak sanmayın! Zira bu tür cezalar, zalimlerden hiç de uzak değildir. Allah zaman zaman belâ ve musibetler göndererek insanları uyaracaktır.”

Şimdi gelelim bu gün ki Türkiye’ye.

Bu gün ülke insanı, paraya, makama, kadına, yata, kata kul olmuş halde.

Var mı Musa peygambere, “sen haklısın ama karnımızı Firavun doyuruyor” diyenlerden farkı.

Bu gün ülke insanı, Allah’ın yasak dediği herşeyi, Allah’ın dinini kılıf ederek rahatlıkla ve utanmadan yapıyor, var mı farkı Semud kavminde yasaklanan dişi deveyi kesmeyin yasağını dinlemeyip helak olan Semud kavminden.

Bu gün ülkede, kendilerine emanet edilen çocuklara tecavüz eden sapıkların itibar gördüğü ve korunduğu, bu iğrençliği yapanların, bakanlar ve vekiller tarafından korunmaya çalışıldığı günleri yaşıyoruz.

Homoseksüelliğin yaygınlaşmasından dolayı, taş kesilerek helak olan Lut kavminden farkı varmı bu gün ülkede yaşananların.

Vallahi fazlası var eksiği yok.

Çocuğa tecavüz eden, din diyor, Allah diyor, peygamber diyor, bu tecavüzcüyü savunanlar ve koruyan, Allah diyor, ahlak diyor ülkede kendisine dindar diyor.

Yalan ve iftirayı atanlar, “bunu Allah için yapıyoruz” diyecek kadar utanmazlar.

Çalan hırsıza destek verenler, “ama çalışıyorlar” diyerek, Allah’ın yasak ettiği bir hükmü helal hale getiriyorlar.

Allah’ın yasak ettiklerini geçtim, insanlığın zerresi olan birinin asla kabul etmeyeceği eylemleri ve söylemleri, Allah’ın dinini tahrif ederek, Allah’ı şahit göstererek yapıyor ve destekliyor.

Bir kaç tane kavmin helak olmasına neden olan eylemlerin hepsini bir arada ve aynı anda yapıyor bu gün ülke insanı.

Ülkeye bakınca, Allah bu ülkeyi hal helak etmiyor ve mühlet veriyorsa, bunun sebebi olarak sadece, Allah çok merhameti diyebiliyorum.

Ve Hz. ebubekir gibi diyorum.

Ey! Rabbim, ne halimsin, senin verdiğin nimeti yiyor, senin verdiğin havayı teneffüs ediyor, sonra kalkıp sana şirk koşuyor, sana isyan ediyor, senin dinini kendi pisliğine alet ediyor ve sen hala ona nimetlerini gönderiyorsun ve helak etmiyorsun.

Her gün uyandığımda, ilk işim telefonumda haberlere korkarak bakmak oluyor.

Zira, her an büyük bir felaketle bu ülke insanının, helak olmasından korkuyorum.

Allah, ülke insanına basiret ve izan versin.

Allah, ülke insanının kalbine vicdan verip, hak ve hakikete uyanmasını nasip etsin.

Bu gidiş daha fazla bu şekil gitmez onu biliyorum.

Ve bunca yaşanların cezasını, masumlarında helak olacağı büyük bir felaketle ülkenin ödemesinden korkuyorum.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...