Mahkemenin kayyım ataması ile birlikte MHP’de hareketli günlerde başlamış oldu. Değişim rüzgarlarının gitgide daha kuvvetli esmeye başladığı bugünlerde Bahçeli ve ekibi B,C,D gibi planlarımız var desede tüm planları akıntıya karşı kürek çekmekten ibaret.

Tüzük kurultayı için kayyım atanması ile birlikte şüphesiz en önemli gelişme AKP’lilerin bile Bahçeli ekibinden daha fazla tepki göstermesiydi. Bazı havuz yazarlarının Bahçeli sevgisini gördükçe gözlerim yaşardı desem yeridir. Bahçeli taraftarı MHP’liler bile bu kadar savunmamıştır.

Bu sevgi selinin biraz arkasına bakacak olursak, Bahçeli’nin gitmesi demek AKP’nin iktidarı kaybetmesine bile yol açabilecek bir gelişme. Havuz yazarları bunu fark ettikleri için hep bir ağızdan “MHP’ye operasyon çekiliyor” korosunu söylüyorlar.

Aslında mahkemenin kararı biraz Sürpriz oldu. Çünkü Bahçeli’nin mahkemenin kurultay kararı vermemesi için Saray’la bile konuştuğu kulislerde dillendirilmişti. Hatta Akşener isim vermeden Bahçeli’ye yüklenerek “ Nereye gidersen git kimden yardım istersen iste kurultaydan kaçamayacaksın” demişti.

Mahkemenin kararına gelecek olursa gerekeni yaptı çünkü MHP tüzüğünde kurultay toplanması ile ilgili konular açık ve net bir şekilde yazılmış. MHP muhalifleri ise gereken imzadan fazlasını bile toplamışlardı. Gerçi yapılacak olan kurultay genel başkanlık seçimi değil. Önce tüzük değişimi için kurultay yapılması gerekiyor. Fakat muhalifler bu konuda emin adımlarla süreci devam ettirmeye çalışıyor.

Bahçeli’nin akıntıya karşı kürek çektiğinden bahsetmiştik.

Bahçeli hakkında yapılan eleştirilerin en başında Saray için bir koltuk değneği olduğu tabiriydi. Hatta aynı kelimeleri yıllardır tanıdığım ülkücü arkadaşlarımdan bile duymuştum. Tamamen pasif kalan ve sadece MHP teşkilatını yönetebilen ancak en kritik zamanlarında AKP’ye can simidi olan Bahçeli ne yaparsa yapsın partinin oy oranını yükseltemeyecektir. Bir başka gerçek ise Bahçeli’nin oy oranını yükseltmek gibi bir derdi olmadığını da söyleyebiliriz.

AKP’nin iktidarı kaybetmesine gelecek olursak;

MHP liderinin değiştiğini varsayarsak ve üstelik bu ismin bugünlerde önemli bir çıkış yakalayan Akşener olduğunu kabul edersek, ilk seçimde %20 gibi rakamları çok rahat yakalayacağını kimse inkar etmez.

Enbaşta AKP’nin son aldığı %49’luk oy oranına baktığımızda çok önemli bir rakam belki de yarısı “Alternatif bir lider yada parti” olmadığından şikayet ederek kerhen verdiklerini belirtiyorlar. Doğruluk payı çok yüksek çünkü çevremde de böyle bir durumu gözlemleyebiliyorum.

Akşener yada Özdağ liderliğinde ki bir MHP’nin alacağı oylar, bu şikayet eden cenahtan gelecektir. %20 gibi bir oran bile AKP’nin bundan sonra tek başına iktidar olmasını imkansız hale getirecektir. Ayrıca Saray’ın tek derdi olan başkanlık referandumunu ya da 330 üstü milletvekili için gereken baskın bir erken seçim planlarını alt üst edecek bir gelişmedir Bahçelinin gidişi.

Öte yandan Bahçeli’nin gidişini dört gözle bekleyen AKP içinden isimlerde var. Bu isimlerin başında Davutoğlu geliyor. Koltuktan indirilmesi için paralel bile ilan edileceği yazılan Davutoğlu başbakanlığı kaybetmemek için her yolu deneyecektir. Daha önceleri Türkiye’nin yeni liderinin kendisi olduğunu ilan edebilmek için olağanüstü gezi trafiği yaptığını yazmıştık. Dış desteği alsa bile içeride Saray’a karşı muhalif olabilecek bir gücü yok. Bu yüzden Meclis gücünü arkasına almak istiyor. Bahçeli liderliğinde ki bir MHP’den böyle bir destek alamaz ancak muhalif isimlerden birisi MHP liderliğine geldiğinde yapacağı ilk işlerden biri Saray’a karşı sert bir muhalefet olacaktır. Bu yüzden Davutoğlu meclis içerisinde Saray’a karşı daha kuvvetli olacaktır.

Diğer isimlerin başında ise Gül ve ekibi geliyor. Anahtar teslimi parti teslim almaya alışkın olan Gül AKP liderliğini şu aşamada tekrar alamayacağını çok iyi biliyor. Ancak tek başına iktidar olacak gücü kaybetmiş olan bir AKP için şansının daha fazla olduğu bir gerçek. Burada ya yeni bir parti ile AKP’nin oylarına talip olacak yada dağılmaya yüz tutan AKP’yi kurtarıcı sıfatı ile teslim almaya çalışacaktır.

İşte tüm bu gelişmelere bakacak olursak Saray yazarlarının Bahçeli sevgisini çok daha iyi anlayabiliriz.

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...