Rus uçağının düşürülmesi ve hemen ardından Erdoğan’ın ilk defa MİT tırlarında taşınanların silah olduğunu itiraf etmesi, Türkiye ve Erdoğan adına bu olayın ,bir dönüm noktasının olduğunu gösterdi.
Nedir bu dönüm noktası peki.?
Dönüm noktası şu.
Erdoğan, Rusya’nın başını çektiği Şangay Beşlisi ve Ortadoğu bataklığından yüzünü çevirdi ve tekrar AB ve Amerika’ya yüzünü çevirdi.
G20 toplantısında aslında ipin kuyruğu koptu. Özellikle Paris saldırısından sonra, G20 toplantısının tek konusu vardı IŞİD.
IŞİD konusunda Türkiye, adeta köşeye sıkışmış hale geldi. Zira Avrupa’nın kalbi olan Paris’te, 8 yerde yapılan ve 100 den fazla insanın katledildiği saldırıyı, Türkiye’nin silah yolladığı IŞİD gerçekleştirdi. Bu saldırıdan sonra gerçekleşen G20 toplantısından , katılımcıların hepsi Türkiye’nin, IŞİD’e silah yolladığını bildiği halde gelip katıldı. Hatta saldırı yapılan Fransa bile Başbakan seviyesinde olmasada, dışişleri bakanını göndererek IŞİD konusunun tek konu olduğu G20’ye katıldı.
Tahminim o ki batı, Türkiye’ye ve özellikle Erdoğan’a bir şans verdi. O da şuydu, Rusya’nın Suriye’de başlattığı güç gösterisine ve Suriye’de kurmaya başladığı hakimiyete karşı durmasını ve bunu bir şekilde batı ve NATO adına ilan etmesini istedi.
Yani kısaca Türkiye’ye ve Erdoğan’a şu teklif edildi;
bizim adımıza Rusya ile karşı karşıya gel, biz senin arkanda duracağız. Bunun karşılığında senin herkes tarafından bilinen bazı suçlarını görmemezlikten geleceğiz.
Bunun ilk işareti, Putin’in G20 zirvesinin son günü üstü kapalı ” IŞİD’e destek veren G20 ülkeleri var” çıkşıyla gördük. Zira Putin, bu teklifi ve teklifi Erdoğan’ın kabul ettiğini anlayınca elindeki kozu sürmeye başladı ve aba altından Türkiye’ye sopayı gösterdi.
Bugün uçağın vurulmasından sonra Putin’in sırtımızdan vurulduk ve Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiğini ve koruduğunu söylemesi kapalı kartın açılması anlamına geliyordu.
Türkiye AB ve NATO’dan destek alacağına emin olmasaydı kesinlikle Rus uçaklarını düşürmezdi. Zira 17 saniyelik bir sınır ihlali ile uçak düşürecek olsaydık, bugüne kadar Yunan hava filosunu çoktan hepsini düşürmüş olurduk .Batının ve NATO nun güölü bir şekilde kendisinin arkasında duracağına emin olduğu için, Türkiye uçakları vurmakta tereddüt etmedi. Ve Erdoğan batı tarafından garantiler verilmeseydi , aynı gün çıkıp bugüne kadar insani yardım vardı diye savunduğu tırlarda silah olduğunu ilan etmezdi.
Yani kısacası; Erdoğan’a bir teklifte bulunuldu batı tarafından, o teklifte; ya bizim adımıza hareket edersin, bizde senin suçlarını görmezden geliriz. Yada Rusya’nın hakimiyet kurmaya başladığı Suriye bataklığında seni yanlız bırakırız ve tüm suçlarını açıklarız ..dediler.
Erdoğan’da tabii;
Hem iç kamuoyunda rahatlıkla prim yapabileceği
Hem dış ülkelerde yeniden kabul edileceği ve itibar göreceği…ki bunun ilk işareti, Obama’nın Erdoğan’ı araması olmuştur.
Hem AB ile yeniden yakınlaşma fırsatını yakalayabileceği
Hem Esadsız bir Suriye’ye karşı olan Rusya’ya karşı, arkasında daha fazla güç ile mücadele edebileceği.
Bir teklif olan AB ve Amerika’nın yaptığı teklifi kabul etti.
Bu teklifi kabul etmesi ülke adına hayırlı mıdır ?, hayırsız mıdır ? ilerleyen zamanda göreceğiz.
Ama şu bir gerçek ki.
Erdoğan bu teklifi kabul etmekle güç kazanmıştır.
Ve iç politikada da dış politikada da daha kuvvetli bir hale gelmiştir.
Soru ve tehlike şudur bu günden sonra.
Rusya buna karşı nasıl bir tavır alacak.?
AB ve NATO nereye kadar Türkiye’nin arkasında duracak ?
Önümüzdeki süreçte olacak olan olaylarda halk nasıl bir bedel ödeyecek.?
Bu güç ile Erdoğan, ülkede tam bir diktatörlük rejimini kurmak isteyecektir, buna karşı AB ve ABD’nin tavrı ne olacak.?
Bu olaylar karşısında ordunun tavrı ne olacak.?
Batı Erdoğan’ın ne kadar güçlenmesine müsade edecek ve eğer batı bir makas değişimi yaparsa Türkiye’nin hali ne olacak ?
Yani anlayacağınız ülkeyi hem içerde, hemde dışarda çok zor günler bekliyor.