Dünyanın 160 ülkesinde okullar açmış.
Dünyanın 160 ülkesinde albayrağı dalgalandırmış.
Dünyanın 160 ülkesinde türkçeyi öğreten.
Dünyanın 160 ülkesinde, yaşantılarıyla İslam’ı insanlara tanıtan insanlar, birer suçlu gibi gösterilmeye çalışılıyor.
25 yılıdr içlerinde olmayı bir şeref olarak gördüğüm bu insanları bilirim.
Bilirim !
Mesala Çelebi ruhlu olanını bilirim.
20 Yıldır aynı ceketi giyeni bilirim.
Çoğu kimsenin uçkurundan bağlanıp, kadına kul edilmişlere inat, evlenmeyi hiç düşünmemiş, 40 yaşında evlenmiş kaderin hükmüne razı olan kafasıyla birlikte hayatını bu yola uzatmış İsmailler bilirim.
Bilirim !
Onca hastalığına rağmen hergün farklı bir yerde sohbete giden.Vucüdunda ki ameliyatları bahane etmeyip, o ülkeden o ülkeye Allah’ı ve peygamberini anlatmak için koşturan, paraya, makama, şana, şöhrete değil, Allah’a kul olmuş Abdullahlar bilirim.
Bilirim !
Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirince, onca fırsat ayağına gelmişken, makamın ve mansıbın kulu olmayıp, bunları ellerinin tersiyle iten. 500 dolar maaşla Sibirya’nın soğuğunda bebeğine verecekleri sütü, buz kalıbı halinde alıp eritip bebeğine içiren, Aişeler bilirim.
Bilirim !
Milli Eğitim’de, hemen ataması olmuşken, bunu bırakıp, senede 3-4 defa sıtma olacağı. Kendi vatandaşının bile ülkesinden kaçtığı, yokluğun ve sefaletin hüküm sürdüğü Bangladeş’e Yusuflar yetiştirmek için hicret eden Yakuplar bilirim..
Bilirim !
Sibirya’ya tayini çıkınca, alel acele yanına küçük bir valizde emanet elbiselerle yola çıkan, Türkiye’nin en sıcak ili Adana’dan Sibirya’ya gidip, soğuktan kulağı donup düşen Aliler bilirim.
Bilirim !
Sibirya’nın soğuğunda battaniyeleri içlik yapıp, ordaki insanlara yüreklerindeki imanı, gönüllerindeki sevgiyi götürmeye çalışan, fedakar inananlar bilirim.
Bilirim !
Türkiye’den gelenlerin ”Türkiyeden gelirken sizlere ne getirelim” sorusuna EKMEK diyen, bir lokma yumuşak ekmeğin hasretini çeken insanlar bilirim.
Bilirim !
Hicret ettiği yerde yıllarca ülkesine dönemeyen, Ana-baba hasretini yüreğine gömüp, bağrına taş basıp hizmet peşinde koşan, son nefesinide hicret ettiği ülkede soğuk bir gölün sularında veren, ülkesine 8 yıl sonra bir tabutun içinde giden zamanın Halidlerini bilirim.
Bilirim !
Onlarca bayramı ailesiyle geçirmemiş, bir bayram Afrika’da kurban dağıtan,bir bayram Haiti’de yardım dağıtan, bir bayram Açe’de inşaatta çalışan, bir bayram Afganistan’da kurban kesen abiler bilirim.
Bilirim !
Kendilerine verilen himmet paralarını zarfa koyup, “aman elim değmesin bu paralara” diyen hassas ruhlar bilirim.
Bilirim !
Aylarca maaş almadan okulda müdürlük yapan abileri.
Bilirim !
Aylarca maaş almadığından evinden çıkarılmak üzereyken kara kara düşünen abileri.
Bilirim !
İki arabanın benzinlerini bir arabaya alıp, istişareye giden abileri.
Bilirim !
Onca yokluğa ve sıkıntıya rağmen, hep dimdik durmuş, “sen üzülme Allah bizimle” diyen abilerin arkasında bir dağ gibi duran ablaları.
Bilirim !
Kermeslerde satılsın diye sabahlara kadar mantı yapan ablaları.
Bilirim !
Öğrenciye burs olsun diye sabahlara kadar sarma saran ablaları.
Bilirim !
Yırtılan ayakkabısını çuvaldızla dikip giyen, neden, niçin diye dert yanmayan fedakar ablaları.
Bilirim ve bilerek çıktılar onlar bu yola.
“Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Derin sular var.” demişlerdi.
“Cennet ucuz değil ” denilmişti onlara.
Zaten onlar;
“Gözümde ne cennet sevdası ne cehennem korkusu var. Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.” Diyen bir Üstadın,
“Allahım vücüdumu öyle büyüt ki, cehennemi ben doldurayım, başkası girmesin ” diyecek kadar ulu bir ruha sahip Ashabın,
Miraç’ta cennet yamaçları kendisine gösterilmişken ”kul bir peygamber mi yoksa melik bir peygamber mi ”sorusuna, ”Bir gün aç olup, bir gün tok olan kul bir peygamber” cevabını vermiş bir peygamberin peşinden gitmeye azmetmişlerdi.
Ne şartların çetin olması,
Ne yolların dikenli olması,
Ne düşmanların azgınlığı,
Nede dostların vefasızlığı onları bu yoldan alıkoyamazdı, alıkoymadıda.
Onlara, “terörist” dediler.
Onlara, “haşhaşi” dediler.
Onlara, “itikatları bozuk” dediler.
Onlara, “ajan” dediler.
Onlara, “bebekleri kundağında katleden teröristten beterler” dediler .
Onlar, bazen annelerinden.
Onlar, bazen babalarından.
Onlar, bazen kardeşlerinden.
Onlar, bazen eşlerinden.
Onlar, bazen komşularından aynı şeyleri duydular.
Ama, asla takılıp kalmadılar bu yapılanlara ve asla takılıp kalmadılar bu denilenlere.
Çünkü onların bir işleri vardı.
Onlar;
” Biz gelmedik kavga için, biz geldik sevgi için.
Dostun evi gönüllerdir, gönüller kazanmaya geldik.” dediler.
Ve tüm bu olumsuzluklara rağmen, heybelerindeki güzellikleri başka insanların da gönüllerine aktarmak için dünyanın 160 ülkesine dağıldılar.
Dağıldılar ve bir daha asla dönmeyi düşünmediler.
Ey kardeşlerim !
Bırakın herkes vazifesini yapıyor.
Onlar sizlere çamur attıkça, inanın sizler aklanıyorsunuz.
Bunu ak ismiyle, aklanmak için yapanların, her geçen gün daha rezilce çamurlara battığı görüyoruz.
Allah, girdiğiniz bu kutlu yolda ayaklarımızı sabit kadem kılsın.
Allah, kaldırmayacağımız yüklerle bizleri imtihan etmesin.
Allah, vatanımızı, milletimizi bu sıkıntılı dönemden tez zamanda kurtarsın.
Allah, hepimizin yar ve yardımcısı olsun.