Devlet gücü zulme dönüştürüldü

Başbakan Binali Yıldırım, “Anayasa ne söylerse söylesin, cumhurbaşkanının fiili olarak siyasi sorumluluğu doğmuştur” sözlerine siyasiler ve hukukçulardan sert tepki geldi.
Türkiye’nin anayasal darbeler dönemini yaşadığına dikkat çekildi. Hukuksuzlukların yaşandığı fiili durumun anayasal hale getirilmek istendiğine dikkat çekildi.
‘TÜM ERKLER BİZDE’
Yıldırımın sözleri, yüksek yargı mensuplarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la çay toplama görüntüleri üzerine Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un ‘Yargı cumhurbaşkanına bağlı’, Galip Ensarioğlu’nun, ‘Yasama bizde, yargı bizde, yürütme bizde, her şey bizde’ ve Burhan Kuzu’nun ‘Oğlan bizim kız bizim’ sözlerini hatırlattı.
KAOS ORTAMINA MEŞRUİYET
TBMM Anayasa Komisyonu eski üyesi CHP Konya Eski Milletvekili Atilla Kart: “Bu söylemler aslında yeni değil. Türkiye’de 15 Ağustos 2014’ten bu yana anayasal darbeler yapılıyor. Biz artık hukukun uygulandığı bir devlet değiliz. Biz kanun devleti bile değiliz. Hukukun askıya alındığı, anayasal kurumların çalışmadığı, iktidarın devlet gücünü zulme dönüştürdüğü bir dönemi yaşıyoruz. Her türlü kaos ve çatışma ortamının meşrulaştırılması demektir. Bir ülkenin hem siyasi olarak, hem ekonomik olarak kayıtdışı yönetilmesi demektir. Her türlü hukuksuzluğun her türlü yolsuzluğun üstünün örtülmesi demektir. Bunun meşru gösterilmesi demektir. Bu kabul edilemez.
NASIL YAPACAKLARINI MİLLETE ANLATSINLAR
MHP Milletvekili Mehmet Erdoğan: Fiili durumu hukuki duruma çevirmek için olağanüstü kongreyi yaptılar, ama bu sayısal olarak parlamento aritmetiği içerisinde nasıl mümkün olacak, onu bize anlatsınlar. Bu konuda MHP’nin duruşu açık. CHP de daha ileri gitti, ‘Kanımızı dökmeden bunu yapamazsınız’ dedi. Çözüm masasını kurmayacaksan, MHP buna karşı, CHP buna karşı; bunu nasıl yapacaksınız?
HUKUKA BAĞLILIK KALMADI
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: Hukuka vatandaşların bağlı olmasını isteyen ve bekleyenlerin önce kendileri bu konuda gereken yaklaşımı sergilemesi şarttır. Hukuk hem vatandaşların geleceğe dair öngörülebilir durum güvencesidir. Hem de idareyi bağlayan vatandaşı idare karşısında koruyan mekanizmadır. Eğer bu kadar keyfi yorum yapılırsa fiili durumu dayatan bir yaklaşım içine girilirse o ülkede hukuk devletinden söz etmek mümkün değildir.
OLAĞANÜSTÜ DURUMU HAZMETTİRME GİRİŞİMİ
Elbette iktidar partisinin yaklaşımı bu yönde olabilir. Onlar başkanlık ve siyasal sistem arayışında olabilirler ama bunun yolu yöntemi bellidir. Bu süreçler tamamlandıktan sonra ancak ülke içinde bağlayıcı olur. Bunun dışındaki her türlü yaklaşım olağanüstü durumun normalleştirilmesi ve hazmedilmesine yöneliktir.
HER KARARI CUMHURBAŞKANININ VERDİĞİ BİR SİSTEM YOK
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker: Anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetkiler bellidir. Cumhurbaşkanı kendi istediği kararları yetkili mercilere iletiyor. Kararları onlar alıyor. Fiili durum diye kastedilen şey budur. Hükümetin tamamen devre dışı kalıp yürütme faaliyetlerinin tamamının sayın cumhurbaşkanı tarafından yapılmasıysa böyle bir şey yok. Sadece bir niyet beyanıdır.
Anayasada cumhurbaşkanının yetkileri madde madde sayılmış. Nasıl kullanacağı da yer alıyor. Devlet işi kağıtla yürür, sözle yürümez. Vali kararnamesi tek başına cumhurbaşkanı imzasıyla olmaz. İki başlılığı kaldırmak için başkanlık sistemine geçelim diyorlar. Başkanlık sistemi böyle bir sistem değildir. Başkanlık sisteminde yasama, yürütme ve yargının farklı ellerde toplandığı, dengeleme ve denetlemenin olduğu parçalanmış çok başlı bir sistemdir. Tek başına başkanın hükmettiği bir sistem yoktur. Öbürünün adı diktatörlüktür.
ÖZGÜR DÜŞÜNCE