Dün yaptığım canlı yayından izlemişsinizdir. Erdoğan ABD’nin köklü kuruluşlarından Brookings de konuştu. Konuşmayı öğrenince Türk gazeteciler olarak akredite olmak istedik. Brookings’in genel uygulamasının aksine akredite olurken baya bir zorlandık ama Amerika’da basın özgürlüğü trışka bir kavram olmadığı için akredite olmak isteyen diğer Türk gazetecileri de akredite ettiler.

Bana gönderdikleri emailde, yerimiz yok ayakta kalırsınız dediler ve ben o şartla kabul ettim. Diğer gün gazetecilerin saat 11:00 da orada olmasını istediler. Ben de bunun üzerine o saatte Brookings binasının önüne gittim.

Oraya vardığımda Erdoğan’ın korumalarının Amberin Zaman ve Adem Yavuz Arslan’a saldırdığını gördüm. Erdoğan’ın çevresi öylesine bir küfürbaz yığıyla yığılı ki onların Müslüman olduğunu bilen bir yabancı ettikleri küfürleri duysa “galiba bunlar zikir yerine küfür etmeyi sevap sayan bir inanca mensup” diye düşünür. Erdoğan’ın çevresindeki İlahiyat mezunu cazgırı bile ağzından küfür eksik olmayan bir küfürbaz trol.

AKP’liler beni karşılarında görünce önce bir dumur oldular. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Hiç bir şey diyemediler. Sonra koruma polisleri hep bir ağızdan vatan haini olduğumu söylemeye başladı. Poliser cahil çocuklardır. Ben Kürt haklarını savunup, PKK’ya karşı çıktığım için onlar bu derinliği anlayamaz. Onlar için Kürt haklarını savunan kim varsa PKK’lıdır. Onun için onların “vatan haini” demelerine acı acı güldüm. Ağızlarından çıkanı cehalet kusmuğu olarak okudum. Zaten cahil hakaret eder.

Bu arada itiş kalkış sırasında aradan Erdoğan’ın korumalarından ikisi beni kaldırımdan aşağı doğru iterken bir yandan da dizime tekme vuruyordu. O iki korumanın adını tespit edip dünya aleme duyuracağım. Gün gelecek o yaralı dizimi öptürürken insanlığın alçaklığına ibret olsun diye fotoğraflarını paylaşacağım.

Asıl şok havuzcular beni karşılarında görünce yaşandı. Onlar kendilerini ve okurlarını benim ABD’de saklandığıma o kadar inandırmış olmalılar ki karşılarına çıkıp, programa akredite olduğumu görünce inançları sarsıldı. Havuz’un dibi Akit’in temsilcisi Serdar Arseven yolun karşsına kadar geçip benim fotoğrafımı çekmeye çalıştı. Az kalsın bir araba vuracaktı. Amerikan polisi yolun karşısına itti. Tabi onun gelişini anı anına canlı yayında görüntüledim.

Sonra Sümeyye Suikastinin pespaye yalancısı Turgay Güler göründü ağaçların arkasından beni görünce eline telefonunu alıp, korumaların arasından, beni çekmeye başladı. Öyle ya Amerika’da saklandığımı düşünen bir havuz pespayesi beni karşısında görünce dokümante etmeliydi. O arada ona seslenip “gel Sümeyye Sükasti yalanını nerene koydun” diye çağırdım gelmedi. Onlar beni çağırdı ben içeri gitmek için geldim zaten. Bundan ancak memnun olurdum ama Erdoğan’ın koruma sürüsü buna engel oldu.

Bu arada PKK’lılar ve diğer Kürtler Erdoğan’ı protesto ediyordu. İçeri alınmayan tüm gazeteiler karşı kaldırıma geçirildiği için ben de oradan canlı yayına devam ettim. Havuz medyası oradan yaptığım canlı yayın sırasında çekilmiş fotoğrafımı verip üstünde PKK ile eylem yaptı diyor.

Ey havuz mahlukları ey havuz kemirgenleri, tüm Türkiye halkı şahittir ki size bunları söyleten güç Öcalan ve PKK ile yatağa girdiği için sizin gibi mahkular doğdu o ilişkiden.

Dün de söyledim bugün de aynı şeysi söylüyroum. Bence PKK her zaman terör örgütüdür. Dün PKK’ya terör örgütü dediğim için beni savaş lordu diye yerden yere vuran alçaklar bugün çıkmış, PKK terör örgütü diyor. Burhan kuzu tarzında bir cevap vereyim: H.S.

Kürt sorunu konusunda, çözüm sürecinin olduğu dönemde de bugün savaşın en şiddetli odluğu dönemde de aynı şeyi savunuyorum: KÜRTLERİN HAKLARINI PKK İLE BARIŞINIZA VEYA SAVAŞINIZA REHİNE ETMEYİN VERİN O İNSANLARIN HAKLARINI.

PKK bu devletin yavrusu ve bu devlet yavusuyla kavga ederken Kürtleri mağdur etmemeli. Gariban Kürt insanlar bu savaşın mağdurudur AKP çözüm diyerek kandırdı onları mağdur ediyor, PKK savaş diyerek onları mağdur ediyor. Her ikisi de aslında aynı şey için savaşıyor: Erdoğan’ın başkanlığı Öcalan’ın serbest kalması. Kürtlerin hakları da ölümleri de ikisinin de umrunda değil.

PKK yaftası benim üzerime tutmaz ama dün PKK’ya methiyler dizerken bugün PKK terör örgüt diyen, AKP’nin Öcalan’la yatağa girmesinden doğan bu iktidar çocuklarının ne dediği ortada. Arşivler ortada…

Konuya dönelim: Bu havuz sürüngenleri haramla yaşadığı için kafaları geç çalışıyor. Dün Erdoğan’ın kroumaları bize saldırdı diye sevinç çığlıkları atıyorlardı. Bugün uluslararası basın olayın vehametini anlayınca jeton düştü. Şimdi çıkıp “PKK ile eylem yaptı” diyerek kendilerince bozulan algılarını düzeltecekler. Açık konuşalım o şemsiye artır açılmaz. Ne kadar bağırırsanız bağırın açılmaz.

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...