PKK’yı yakından izleyenler PKK güzergâhları arasında “batı yayı” olarak bilinen Hatay Amanos dağlarından başlayıp, Osmaniye üzerinden Pazarcık’a uzanan, Ekinözü-Nurhak hattından Sivas-Tokat ve Karadeniz’e açılan bir yay olduğunu bilir. Daha önce yazdığım yazılarda bu yayda hareketli PKK gruplarından söz etmiştim. Bu hat 1993 yılında PKK’nın Karadeniz’e açılım stratejisinin ana arterlerinden biri olarak görünüyordu. Bu hattı PKK açısından stratejik kılan en önemli etken ise Alevi bir demografik yapının üzerine kurulu olması. PKK bu hattı özellikle Alevi nüfuza etki etmek istediği dönemlerde harekete geçirir.

PKK içinden gelen bilgilerle yukarıda sıraladığım hat üzerinde olağanüstü bir hareketlenme olduğu yönünde. Daha önce yazdığım analizlerde “eğer Karadeniz’de PKK unsurları görülmüşse orada kesin eylem yapacakları anlamına gelir” demiştim. Tıpkı Karadeniz hattı gibi yukarıda saydığım hatta da PKK unsurları görülmüşse bunun iki şekilde okuyabiliriz. 1. Karadeniz’e geçmek için faaliyetler arttı PKK Karadeniz’e yığınak yapıyor. 2. PKK Alevi hattını hareketlendirip Alevi tabanlı örgütlerle yukarıda saydığım hat üzerinde ortak eylem planlıyor demektir.

Nisan ayı sonunda Osmaniye civarında PKK militanlarının göründüğü yerel basına yansımıştı. Aynı şekilde bu hat üzerinde yer alan Nurhak’ta üç PKK militanının öldürüldüğü de basına yansımıştı. Yine 15 nisan tarihinde Hatay’ın İskenderun ilçesindeki askerî birliğe PKK’lılar saldırmış iki asker yaralanmıştı.

Eylemlerin yönü kronolojisi ve mekânına bakıldığında şunu çok net söyleyebiliriz. “PKK’nın batı hattı” olarak bilinen hat çok hareketli. Zaten istihbarat birimleri de bu bilgiyi teyit ediyor.

Peki, bu ne anlama geliyor?

PKK’daki bu hareketliliği okuyabilmek için PKK’nın yayın organı Serxwebun’un ocak sayısında yer alan ancak son aylarda uygulama aşamasına gelen yeni strateji metinlerine bakmakta yarar var. O analize göre PKK’nın önümüzdeki süreçte izleyeceği strateji şu şekilde sıralanıyor:


1)
AKP başarısız kılınıp iradesi kırılmadan Kürt sorununun çözümünün önü açılmayacağı netleşmiştir. AKP’nin başarısız kılınması gerekmektedir.


2)
Önderlik özgürleşmeden, tüm KCK tutukluları serbest bırakılmadan, AKP, Demokratik Özerkliği siyasi ve kültürel boyutlarıyla (anadilde eğitim dahil) açıkça kabul etmeden tek taraflı hiçbir adım atmayacağını söylemektedir.


3)
AKP etkisizleştirildiğinde CHP’nin önemli bir bölümü de çözüme yanaşmak zorunda kalacaktır.


4)
Bu dönemdeki en önemli görevlerden biri, demokrasi ittifakı ve hareketi gerçekleştirmek olmalıdır. Halkların Demokratik Kongresi’ni daha işlevsel kılmak ve demokrasi mücadelesinin çatısı haline getirmek gerekir. Sadece örgütler ve kimi şahsiyetler üzerinden değil, toplumsal bazda da bu hareket genişleyebilir.


5) Alevi örgütleri
nin ve temsilcilerinin de bu dönemdeki tutumu önemlidir. Kürtlerle birlikte hareket etmedikleri takdirde inanç özgürlüğünü de, bunun güvencesini de kazanamayacaklarını görmüşlerdir. Dolayısıyla bu durumu görmek, onları daha fazla özgürlük ve demokrasi mücadelenin içine çekmek gerekecektir.


6)
Devlet genel olarak zihniyet ve politika değiştirmediği için çözüme direnenler vardır. Türk toplumu hâlâ devleti dikkate alan bir toplumdur. Gözü ve kulağı devlette olma gerçeği büyük oranda sürmektedir. Bu nedenle mücadele ile devlet zorlanırsa, toplumun ve diğer siyasi güçlerin çözüme hazırlanması zor olmayacaktır. Dolayısıyla devletle –dönemsel devlet AKP ile– ciddi bir mücadele yürütülür ve çözüme yanaşmak zorunda bırakılırlarsa Türkiye’deki siyasal atmosfer kısa sürede değişir.


7)
PKK’nın Kürtler arasında yayılmaya başlayan PKK’lı ölümlerini sorgulamaktan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Bu bağlamda yeni strateji çerçevesinde şu hususun altı çiziliyor: Şehadetleri mücadeleyi daha fazla yükseltmek biçiminde ele almayan yaklaşımlar kabul edilemez. Bu konuda da son zamanlarda duygusal yaklaşımlar ağır basmaktadır. Dolayısıyla savaşa destek verecek bir toplumsal zihniyetin varlığı önemlidir. Bunun için halk ölümler olmasın diyen tasfiyeci zihniyete itibar etmemelidir.


8)
Önderliğin durumu sadece bir görüşme yapma veya yapmamayla izah edilemez. Kuşkusuz görüşmenin olup olmaması da mücadele durumuyla ilgilidir. Ancak Önderliğin durumunu bir tutum ve direniş olarak görmek ve ona göre yaklaşım göstermek gerekir. Önderliğin sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü konusunda bir gevşeme sürecin karakterine ters düşer. Nitekim Önder Apo görüşmeye çıkmayarak sorunun sadece görüşme ekseni etrafında ele alınmasının yanlışlığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla görüşme olursa çok şey olurmuş gibi yaklaşımları Önderliğin özgürlüğü ekseniyle bağdaştırmak mümkün değildir.


9)
AKP’nin kendine göre bir anayasa yaparak topluma dayatması boşa çıkarılmalıdır. AKP kendi anayasasını dayattığında, demokrasi güçlerinin bu anayasanın yeni ve demokratik olmadığını söylemelerinin sağlatılması önemlidir.

Yukarıda kısaca özetlediğim Serxwebun’da yer alan bu stratejide yer alan özellikle 4. ve 5. maddeler çok önemli. PKK’nın özellikle Alevi bölgelerinde hareketli olması Alevileri daha fazla özgürlük mücadelesinin içine çekme stratejisinde provokasyonlar da, katliamlar da, adam kaçırmalar da olabilir. Dolayısıyla özellikle Alevilerin bu provokasyonlara dikkat etmeleri gerekiyor.

Yukarıda sözünü ettiğim hattan ayrıca Tunceli’den gelen bilgilere bakılırsa, örgütten bağımsız bir grubun şimdiye kadar görülmemiş bir biçimde hareketli olduğu, Sarıyayla saldırısı türü saldırılar planladıkları, bunun için de farklı yerde görüntü verip operasyon birimlerini görüntü verilen yere çekerek boşalan merkezlere farklı koldan sızıp saldırmayı planladıkları görülüyor. Tunceli’de 50’ye yakın PKK’lının telsiz konuşmaları yaptıkları, operasyona rağmen sonuç alınamadığını da kayda geçirmeliyim.

Ayrıca PKK’nın strateji üreten yayınlarında “AKP ve Fethullahçılara karşı topyekûn bir mücadele gerekiyor” diye strateji belirledikleri de göze çarpıyor. Özetle PKK’nın önümüzdeki dönemde hem Alevileri hareketlendirmek için yukarıda sözünü ettiğim yay üzerinde ve Tunceli’de hem de AKP ve Gülen Cemaati unsurlarına yönelik eylemler yapması bekleniyor…

[email protected]

twitter.com/emreuslu

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...