Ülkemiz demokrasisi son üç yıldır zor bir sınav veriyor.

İktidar hukuksuz işlerinden dolayı yargılanmayı geciktirmek için daha büyük hukuksuz işler yapıyor.

Hukukun tabi seyrine uygun olarak işlemesinin önüne geçmek için, başta güvenlik bürokrasisi medya ve yargı olmak üzere ülkenin tüm kurumları ağır baskılar ve sindirme eylemlerine muhatap olabiliyor.

Hatta gelinen noktada bu durum “Mahkeme kararına gerek yok kapısını kırın, o adamı alın.” “ Savcının direnmesi halinde, “Savcıyı da alın.” “Gerekirse yasa yapar, yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız, savcıdan korkmayın siz.” İfadeleri ile sembolleşen ,görevden alma, sürgün ,ihraç usulsüz yargılamalar ve tutuklamalarla da şirazesinden çıkabiliyor.

Geleneksel ve sosyal medya üzerinden yapılan dezenformasyon çalışmaları güvenlik bürokrasisinde ve yargıda ki gelişmeler başta olmak üzere tüm hukuk dışı olaylar , sayıları binleri bulan partizan bir kadro tarafından manipüle edilerek/ muğlaklaştırılarak kamuoyu üzerinde operasyonel bir karartma projesi hayata geçiriliyor.

Bütün bu karmaşa içerisinde kutuplaşmaya taraf gösterilen yapılardan olmadığı halde “zorlaştırılmış koşulların ve pompalanan korkuların insanı yıldıran tüm kesifliğine ve gürültüsüne rağmen” ve hatta “destek verirsen ulufe ile taltif edileceksin itiraz edersen en ağır biçimde cezalandırılacaksın” içeriğine uygun emsallerle de ikaz edilmesine rağmen, güçlü duruşu ve boyun eğmeyen tavrı ile öne çıkan aydınların, bu karartma projesi karşısında ki tutumu yaşatılan sürecin büyük bir bataklığa dönüşmesini ve haliyle demokrasi ve insan hakları mücadelesinin çok daha ağır yaralar almasını önlüyor.

Bülent Keneş cesaretiyle ve kararlı duruşuyla bu öne çıkan en önemli aydınlardan biri oldu.

Biliyorsunuz dün çalıştığı gazeteyi basarak kendisini tutukladılar.

Tutuklama öncesi tutuklayan makamın Keneşin avukatına tutuklama yönünde ki kararlı olduklarına dair söyledikleri her şeyin nasıl çığırından çıkmış olduğunu göstermek için yetiyor.

Akıl tutulmasına veya kirli propagandaya muhatap olan kitlelerin sessizliği tüm yaşananlara ,zaman zaman önlerine gelen sandıklar vasıtasıyla dur demeyişi

bu kalabalıkların hala kafa karışıklığı içerisinde olmaları ,akademinin ve hizmet camiasından olmayan aydınların hangi sebeple olursa olsun gerçek aydın tavrıyla hareket etmeyişi ,iktidara oy vermeyen hatta keskin muhalif kalarak her dönemde iktidarın karşısında pozisyon alan kitlelerin , sahip olduğu medya imkanları ile güçlü bir biçimde iktidarı bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanan devlete ve onun derinine karşı çıkan cemaat medyasına “dün beraberdiniz veya bunları başımıza siz bela ettiniz” diyerek sırtını dönmüş olması ,bütün yönleriyle ülkeyi her geçen an nefes alamayacak hale getiriyor.

Bülent Keneşin cesur ve onurlu tavrı , demokrasinin ayakta kalan unsurları için vermiş oldukları ölümüne mücadele için bütün korkulardan ve baskılardan ötede yaşattıkları umut , fazlasıyla önemli.

Herkesin sesinin soluğunun kesilmeye çalışılması , oligark bir kadro üzerinden ülke geleceğinin ipotek altına alınması ,karışmış oldukları suç ve kanunsuzlukları gene kirli işlere karışan kadrolar üzerinden yaptıkları eylem ve operasyonlarla yargıdan kaçırma çabaları ,bunların da ötesinde ülkenin mukaddesleri için ölüm dahil binlerce sıkıntıya maruz kalmış kahramanlarının miraslarını yerle bir ederek yakın ve uzak gelecekte kadim bir eser bırakmama

amaçları ,yaşananların gördüğümüz tablonun da ötesinde büyük yıkım projelerinin hayata geçirilmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Bülent Keneş şahsında aslında ülkesi ve kutsalları konusunda derin her birey aynı duruşu aynı güçlü karşı koymayı hayata geçirmelidir.

Onu gönderdikleri zindanda sesini bir süreliğine kısmak isteyenler aslında onu uğurlayanların gür ve güçlü itirazlarından da rahatlıkla anlaşılacağı üzere bu sesin hiçbir baskı ve sindirme aracı karşısında

hiçbir şart ve koşulda kısılamayacağını da görmüş oldular.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...