Bugünler de gerek Türkiye’nin gerekse diğer ülkelerin en önemli gündem başlığını Suriye sorunlarının konuşulacağı Cenevre görüşmeleri yer alıyor. 25 Ocak’ta yapılması planlanan görüşmeler 29 Ocak tarihine ertelendi. Ancak görüşmeler başlamadan başta PYD sorunu bile görüşmelerin içeriğinden daha çok ses getirdi.
Türkiye’nin “ PYD katılırsa görüşmeleri boykot ederiz” restine karşılık Rusya’dan “ Boykot edemezsiniz siz zaten görüşmelerde yoksunuz “ cevabı geldi. PYD için resmi davet verilmek üzere Salih Müslim Cenevre’ye davet edildi haberi geldi ve Müslim Cenevre’ye gitti. Ardından Fransa tarafından PYD davet edilmeyecek açıklaması geldi. Bu belirsizlikler görüşmenin başlamasına iki gün kalmasına rağmen devam ediyor.
Üçüncüsü düzenlenecek olan Cenevre görüşmeleri daha başlamadan bu denli sorunun çıkmasıyla birlikte görüşmelerin nasıl şekilleneceği tam bir muamma. Zaten görüşmelere kimlerin davet edileceği kimlerin muhalif kimlerin terörist grup olarak belirlenme süreci bile oldukça tartışmalı geçmişti. Ürdün’e verilen bu görev sonrası yüzden fazla grubun bulunduğu Suriye’de hala daha muhalif ya da terörist olarak belirlenen gruplarda ki tartışmayı bitirmiş değil.
Cenevre görüşmelerinde Türkiye’nin PYD’yi terörist grup olarak görüp veto etmesi hala tartışma konusu. PYD’nin PKK’nın yan şirketi olduğu konusunda herkes hemfikir. Ancak bugüne kadar gerek Salih Müslim’in defalarca Ankara’ya davet edilip görüşülmesi gerekse Kobani kuşatması esnasında PYD için koridor açılma sürecinde PYD terörist grup değil miydi sorusunu haklı olarak soruyoruz. Hükümetin bu konuda ki tutarsızlığı elini zayıflatıyor.
Öte yandan 1 Kasım seçimlerinden önce AKP yetkililerinin ağızlarından düşmeyen ve seçim propagandası haline gelen Suriye Türkmenleri ise Cenevre görüşmelerinde hiçbir şekilde temsil edilmiyor. Hâlbuki Türkmen nüfusu Suriye Kürtlerinden hiçte aşağı kalır değil hatta daha fazla olduğu bile iddia ediliyor. Ancak Cenevre görüşmelerine PYD için kulis yapılmasına rağmen aynı çaba pekâlâ Türkmenler için sarf edilebilirdi.
PYD katılacak mı? Katılırsa Türkiye boykot edecek mi? Soruları aslında biraz basite kaçıyor. Çünkü PYD zaten Demokratik Suriye İttifakı içinde yer alıyor. Görüşmelere bu isim altında katılıyor. Salih Müslim içinse ayrıca bir Uzman ya da Müsteşar sıfatı verilerek çağırabilirler. Zaten Rusya Salih Müslim’in Cenevre görüşmelerine katılması yönünde ısrarcı tavrını sürdürüyor. Muhtemelen görüşmelerin ileriki aşamalarında katılacaktır.
Cenevre görüşmelerine davet edilen muhaliflerin tamamı katılacaktır. Çünkü ABD katılmayan ya da boykot eden olursa her türlü desteği çekerim diye aba altından sopayı gösterdi. Bu rest karşısında hiç bir muhalif grubun karşı geleceği beklenmiyor.
Peki, bunca tartışmaların ardından Cenevre görüşmelerinden bir sonuç çıkar mı? Diye sorabiliriz.
Esasen bu görüşmenin ardından hemen radikal bir takım kararların çıkacağını veya sorunların çözüleceğini kimse beklemiyor. Ancak Suriye içindeki demografik yapının iyice oturması için bir takım kararlar çıkacaktır. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi Kürt, Sünni Arap ve Şii Arap bölgeleri kesin bir şekilde ayırma çalışması devam edecektir.
IŞİD’in Suriye’de yaptığı en büyük çalışma da, Suriye içinde ki demografik yapının değiştirilmesi süreciydi. Ancak henüz bu tam anlamıyla oluşmuş değil. Suriye içinde tam olarak ne bir Kürt bölgesi oluştu nede Sünni ya da Şii bölgesi oluştu. Öncelikle bu bölgelerin şekillenmesi çalışması devam edecektir. Bunun içinde IŞİD’le ve diğer terörist gruplarla mücadele edilirken bir yandan gerek Kuzeyde Kürt devleti için saha açılacak gerekse diğer bölgelerde ki demografik yapı netleştirilecektir. Kuzey Suriye’de hem Rusya’nın hem de ABD’nin üs kurma çalışmalarına bu gözle bakabiliriz.
Suriye’de Esad’lı geçiş olarak zaten ABD ve Rusya anlaşmış durumda. Kuzeyde oluşturulacak Kürt bölgesi de belirlenmiş. Sadece mevcut topraklarda yaşayanların başta Türkmenler olarak bir kavimler göçüne tabi tutulması ve tıpkı Kerkük’te olduğu gibi tapu ve nüfus kayıtlarının yakılması işlemleri kalmış durumda.
Kısacası aslında Suriye 4 parçalı bir otonom devlet olarak bölünmesi kararlaştırılmış. Sadece başta Suriyeliler olmak üzere hem toprak yapısının netleşmesi hem de Suriyelilerin buna hazırlanması kalmış. Bu yüzden birkaç Cenevre görüşmesi daha kaçınılmaz olacaktır.