Yaş otuşbeş yolun yarısı der şair.
Yaş otusbeş, yolun yarısına gelmişim.
Otuzbeş yıllık bir hayat var arkamda.
Otuzbeş sene.
Acısıyla, tatlısıyla otuzbeş.
Sevinçlerle, acılarla, hüzünlerle kederlerle geçen otuzbeş yıl.
Şu fani dünyada harcanmış otuzbeş yıl.
İlkokulda çok başarılı, babası hademe, okula yokluktan dolayı, bedava bir yerlerden bulunmuş kız öğrenci önlüğünden çevrilmiş bir önlükle gidilen yıllar.
Siyah önlüğün beyaz yakasının iliğinin hep yırtık eve dönüldüğü ilkokul yılları.
Yazın amcasının yanında kunduracıda çalışılıp, harçlığın çıkarıldığı zor yıllar.
Baba memur, tek maaş yetmediği için hafta sonları dışarda oynamanın hayal haline geldiği, babasıyla beraber elektirk tesisatçılığı yapılan varoş mahallenin çalışan çocukluğunun yılları.
Orta okulda imam hatipte okuyan, kilometrelerce yolu yayan yürüme pahasına, ekstra bir nohut dürümü ile geçen zor yıllar.
Abilerle tanışma, yaş onbir.
Yumurtalı patatesi, maklubeyi ilk tanıma.
Evlerde ders çalışmaya gitmeler, abilerle sabah namazından sonra halı saha maçları, toprak saha maçları.
Yazın çalışma beklerken, kitap okuma programlarına kaçmalar.
Lise yılları, ilk öğrencinin olması.
İlk abilik.
İlk ders anlatma, ilk sohbet.
Üniversiteye hazırlanma, hayal kırıklıkları.
Dershaneye gidebilmek için, maddi imkanlar olmadığı için yazın çalışma, okul çıkışı çalışma.
Gece ders çalışma.
Soru çözme.
İmam Hatipte gösterilmeyen dersleri anlamaya çalışma.
Ve sınav
Ve sonuç, bir yere yerleşememe.
Büyük hayal kırıklığı, ailenin emeklerinin hakkını veremedik pişmanlıkları.
Üniversieye yeniden hazırlanma yılı.
Yalvar yakar, hem yurda gitme, hem dershaneye gitme.
Sıkı bir ders çalışma yılı.
Yine sınav
Ve üniversite
Kimya bölümü.
Uzun bir universite hayatına başlama.
4 yıllık okulun 8 yılda bitirilmesine ilk adım.
Abi, rehber, sohbetler.
28 şubatın ertesinde, haziran fırtınası günleri.
Evde kaldığın 8 arkadaşının bir anda 4 kişiye düşmesi.
Mücadele.
Zaman Gazetesi dağıtma.
İnsanların ileri geri konuşmalarına karşı dayanma.
Parasızlık, sıkıntılı günler.
Okul bitmiyor, organik kimya aman vermiyor.
İlk tayin Güney Afrika…okul bitmedi.
İkinci tayin Tataristan…okul bitmiyor.
Yanlızlık ve ümitsizlik zirvede.
Okul bitti.
Amerika günleri.
Sıkıntı, parasızlık, hasret, dert.
Pizza dağıtma, gaz istasyonlarında çalışma.
Evlilik.
Zor yıllar.
Sıkıntı dert.
Çocuk sahibi olma.
Sorumluluk kat kat.
Ve bu günler.
Yine dert, sıkıntı.
Hüzün, keder.
Şikayet var mı.
Asla.
Yeniden dünyaya gelsem, yine 35 yıllık yarı yolun 25 yılını aynı şekil yaşamak isterdim.
Aynı yerde durmak isterdim.
Anne, baba, kardeşle imtihan.
Ülkeye hasret, ülkede yaşananlara karşı hüzün ve keder.
Acı ve zulüm gören insanların dertleri.
Uykusuz geceler.
Her sabah acablarla uyanma.
Maddi manevi sıkıntılar.
Çok şükür.
35 yılın 25 yılı, bir ulvi amaç için gayret etme çabası.
35 yılın, 25 yılı, insanlara hizmet adına çaba sarf edilen bir yolda yürüme.
Yolun yarısı mıdır bilinmez ama, yolun kalanında da aynı yolda yürüme isteği.
Derdiyle, sıkıntısıyla, kederiyle, bedeliyle, hüznüyle.
Nasıl olsa ölüm var sonunda yolun.
Nasıl olsa her anın hesabını verme var yolun sonunda.
Niyet halis, çaba elden geldikçe.
Bugünlerde geçer elbet.
Bahardan banane, cennet varsa yolun sonunda.
Ne zaman olacağından banane, o güne hazırlık yapmak asıl olan nasıl olsa.
Derdimi seviyorum.
Derdim acı veriyor olsa da.
—–
Kalbe nasıl geldiyse yazıldı.
Dokunulmadı.