Rus elçiyi öldüren Suikastçi Mevlüt Mert Altıntaş’ın ablası Hürriyet’e konutu. Altıntaş’ın ablası Seher Ö. Hürriyet’e yaptığı açıklamlarda Mevlüt Mert Altıntaş’ın Körfez Dershanesine gittiğini de kendisine bir işadamının destek verdiğini de kesin bir dille yalanladı. Altıntaş’ın ablasının açıklamalarının ilgili kısmı şöyle:
“Polis olmak gibi bir hayali yoktu. Biz ailece karar aldık. Polislik sınavlarına gitti. Sonuçta KPSS yok ve devlet okulu. Maddi anlamda daha az külfet var ve işi garanti bu sebeple polisliği seçtik, daha hayırlı olur diye… Körfez Dershanesi’ne kesinlikle gitmedi. Söylendiği gibi bize bir işadamı yardım etmedi. Dekontlarını çıkarsınlar. Kardeşimi annem okuttu. Körfez Dershanesi’ne giden kişi ise bendim. Önceden zaten FETÖ diye böyle şeyler yoktu. Birçok arkadaşım, sınıf arkadaşlarımla birlikte 1999’da gittik. Sadece eğitim gördük. O şekilde hiçbir şey görmedik.”
Yalın gerçek bu olduğu halde MİT kaynaklı olduğu her halinden belli YALAN haberler (Ankara’da Hande Fırat, Abdulkadir Selvi ve Havuz muhabirlerinin haber kaynağının MİT oluğu herkesçe bilinir) neden bilerek ve isteyerek yayıldı?
Katilin Körfez Dershanesine gitmediğinin ortaya çıkacağı belli. O halde neden bu yalanlar yayıldı?
Katilin ablasının anlattığı bilgilerde daha ilginç bir ayrıntı var. 16 Temmuz günü Ankara’ya arkadaşının nikahına geldiğini söylüyor. O halde 16-18 Temmuzda Ankara’ya darbeye geldiği yalanını kim neden uydurdu?
Aile ısrarla katilin arkadaşı Sercan’dan söz ediyor. Ankara Hacıbayram’da Nurettin Yıldız’ın vaazlarına birlikte katıldıkları polis Sercan kim?
Daha önemlisi “selefilere katılabilirsiniz” diye fetva veren Nurettin Yıldız elçi suikastinin ardından sohbetlerini sonlandırdığını duyurdu. Neden?
Örneğin katilin evinde kalan Avukat Serkan Özkan’ın kim olduğu, bağlantıları, kullandığı telefonun kimin üstüne kayıtlı olduğu neden araştırılmıyor?
Bu sorular katilin amacını ve kimlerle ilişkili olduğunu ortaya çıkarır. Katil ister havuzun iddia ettiği gibi Gülen cemaatinden birileriyle, ister Nurettin Yıldız gibi Selefilerle veya İsterse El Nusra cephesinden birileriyle ilişkili olsun bu ilişkilerin aydınlatılması devletin namus borcudur. Hoş AKP devlette namus filan koymadı. Dün A dediğine bugün Z diyen bir iktidar devletin güvenilirliğini sarstı ama yine de bu cinayeti çözmek zorunda devlet.
Peki İstihbarat birimleri katliamın arkasından açık ve yalın olarak YALAN olduğu belli bilgileri gazetecilere neden verdi?
Bunun ikin nedeni var. Katilin Radikal islamcı terör örgütleriyle bağının çıkması MİT’in El Nusra’ya gönderdiği silah ve yardımları yenineden gündeme getirecekti. Bunun için MİT tarafından yönlendirildiği her halinden belli ağır bir MEDYA MANİPÜLASYONU ile karşı karşıya kaldı halk. Böylece MİT’in El Nusra’ya verdiği destek konuşulmadı. Ya da kısmen konuşuldu.
İkinci nedeni ise AKP’nin radikal islamcılarla ilişkisini örtmek. Muhtemelen katilin Nurettin Yıldız gibi AKP’lilerin hocaları ile ilişkisi en baştan biliniyordu. AKP suç üstü yakalandığı için panikle ve ısrarla konuyu çarpıtıp günah keçisi ilan ettikleri Gülen cemaatine suçu attılar.
Peki Ruslar ne yapar?
Rusya iyi kötü devlet gelenekleri olan bir ülke. Putin kendi menfaatleri için bile olsa AKP’nin yaptığı gibi devleti çadır devletine dönüştürmedi. Muhtemelen araştırmanın sonuçlarını PAZARLIK KONUSU yapacaktır. AKP’den daha fazla taviz koparmak için sonuç ne olursa olsun bunu fırsata çevirecektir. Belki AKP’nin istediği sonucu açıklamayacak, ama aksini de açıklamayabilir. Bunu Erdoğan’ın Putin’e neyi ne kadar verdiği belirleyecek.
Yani beklendiği gibi Rus uzmanların araştırmasından elçi cinayetinin mutlak ve kesin sonucunu ummayın. Oradan çıkan sonuç Erdoğan’la varılan pazarlığın sonucu olacaktır. Erdoğan Putin’i ne kadar tatmin ederse o sonuç o kadar evrilecektir. Rusya’da devlet gelenekleri olduğu için Putin belki Erdoğan gibi gerçeğin tam aksini söylemeyecektir ama tevile muhtaç açıklamalarla Erdoğan’ı tatmin edecek bir takım beyanlar görürseniz Erdoğan’ın Putun’in her istediğine EVET dediğini düşünebilirsiniz.
Emre Uslu