Erdoğan şu sıralar Amerika’ya sıkça saldırmaya başladı.
Hemen hemen her gün bir bahane ile konuşma yapan Erdoğan, AKP genel başkanı havasında yaptığı konuşmalar yapmaya tekrar aşladı.
Erdoğan, bu konuşmalarında, özellikle Amerika’ya yönelik söylemlerindeki sertlik dozunu arttırmaya başladı.
Erdoğan neden bu kadar Amerika’ya saldırmaya başladı peki?
PYD ile ABD arasındaki, IŞİD’e karşı işbirliği meselesi nedeniyle mi?
Görünüşte böyle görünüyor ve Erdoğan’da saldırısını bu zemine oturmaya çalışıyor genellikle.
Ama, bakalım Erdoğan’ın Amerika’ya, PYD üzerinden saldırmasın ne kadar gerçekçi ve doğru.
Amerika IŞİD’e karşı PYD ile ortak hareket ediyor
Öncelikle, ABD’de bile bu meselede Amerikanın tavrı sorgulanıyor ve doğruluğu tartışılıyor uzun süredir.
Hatta bu konuda ABD nin bir kararsızlık içerisinde olduğu da gözlendi uzun süre.
Ama sonuçta ABD, bu konuda IŞİD ile mücadelede, PYD ile ortak hareket etme kararı alındı.
Peki, ABD IŞİD’e karşı mücadelede PYD ile ortak hareket etme kararını alırken, bunu sadece ABD mi aldı?
Hayır.
Almanlar PYD’ye silah yolladı.
PYD’ye askeri eğitim vermek için asker ve silah yollayan çok sayıda AB ülkesi var.
Tüm bunların yapılmasındaki amaç, IŞİD ile mücadele konusu.
Peki Türkiye PYD’ye yardım etmiyor mu?
Elbette ediyor ve etti.
Kobani’de IŞİD ile mücadele eden PYD’ye peşmerge, Türkiye’nin kapılarını açması sonucu yardıma gitti.
IŞİD’e karşı hava saldırısı düzenleyen ABD’ye İncirlik ve Diyarbakır hava üstlerini açan Türkiye.
Tüm bunları yapan Türkiye’nin başında kim var?
Erdoğan.
Peki tüm bunları yaparak PYD’ye yardım eden Erdoğan, neden ABD’ye YPD ile ortak hareket ediyor diye saldırıyor.
Erdoğan için ABD’ye saldırmanın asıl amacı başka, ama bahane olarak kendisinin de yardım ettiği PYD ile ortak hareket etmesini saldırmasına perde olarak kullanıyor
Peki Erdoğan’ın ABD’ye saldırmasının asıl sebebi nedir?
Bu sorunun cevabı, ABD’nin elinde olan Reza Zarrap ve Zarrap davasıyla kendisine gelecek olan tehlikenin farkında olması.
Erdoğan ABD’ye saldırarak, yarın kendisine ABD’den gelecek olan tehlikeden korumaya çalışıyor.
Erdoğan ABD’ye saldırarak, yarın ABD’de devam eden Zarrap davası kendisine ve ailesine değmeye başladığında, halka, “bakın ben Amerika’ya kafa tuttum, ondan dolayı Amerika beni Zarrap davası üzerinden susturmaya çalışıyor” diyecek.
Erdoğan bu taktiğini, Hizmet Hareketi’ne karşı dershaneler meselesi üzerinden de denedi ve başardı.
Erdoğan, cemaati bitirme adına başlatacağı savaşa kılıf ve bahane olarak dershaneler konusunu gündeme getirdi ve kavga sebebi olarak dershaneler konusunu öne sürdü.
İşte Erdoğan aynı taktiği, bu gün Zarrap davasında kendisine dokunacak olan ABD’ye yapıyor.
Peki Erdoğan’ın bu taktiği tutar mı?
Evet iç kamuoyunda bu taktik tutabilir.
Zira Erdoğan’ın dediklerine kutsal mesaj olarak gören bir kesim var.
Ve Erdoğan’ın elinde, halkı uyutan çok geniş bir medya gücü var.
Fakat.
Erdoğan’ın bu taktiği, asla ve asla dışarda tutmaz ve ters teper.
Neden ?
1- Erdoğan, dünayada hiç bir ağırlığı olmayan biri artık.
Ne ABD, ne de Avrupa’da, Erdoğan’ın bir ağırlığı ve değeri yok.
Şuan Kuzey Kore liderinden bir tık üstte bir konumda olan Erdoğan, kendisini korumak adına, Amerika’ya saldırarak, Amerika’da açılan bir davanın sonucundan etkilenemeyeceğini düşünüyorsa çok büyük yanılgı içerindedir.
Zira, Amerika’da açılan Zarrap davası eğer Erdoğan ve bakanlara uzanır ve bir karar çıkarsa, Erdoğan ve bakanlar, Edirne’nin ötesine çıkamaz.
Zaten dünyada hiç bir ağırlığı olmayan Erdoğan, tümüyle ülkeye hapsolur ve biter.
2- Erdoğan Amerika’ya saldırarak, Türkiye’de belki kendisini koruyabilir ve halkı kendisine kalkan yapabilir.
Ama bunun elbtte bir bedeli olacaktır.
Özellikle ekonomik olarak bıçak sırtında duran Türkiye, Amerika’da görülen davaların sonucunda, Türk bankalarına cezalar verilirse, bu Türk ekonomisini ciddi sıkıntıya sokar.
Bu davanın sonuçlarını kabul etmeme yolunu seçecek olan Erdoğan, ABD’nin ciddi yaptırımlarına maruz bırakarak ülkeyi, ülkedeki ekonomi tepetaklak yapabilir.
Bu gün halkın desteğine güvenen Erdoğan şunu bilmeli ki, bu halk ölümlerden ve zulümlerden dolayı ses çıkarmaz ve susar ama, eğer mesele ekonomik olur ve cebine dokunursa anında satar Erdoğan’ı.
Mal varlıklarına elkonulmuş, yurt dışına çıkamaz hale gelmiş, ülkedeki bankalarına cezalar gelmiş ve kredi notları düşmüş bir ülkenin ekonomisi ciddi krize girer.
Ve bu kriz, bir ekonomik krizin sonucunda iktidara gelen Erdoğan ve AKP’nin sonu olur.
3- Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye, tam anlamıyla bir ateş çemberinde.
IŞİD her gün ülkeye roketler atıyor.
Doğuda her gün şehitler geliyor.
Tüm bunlar yaşanırken, kendisinin daha hava savunma sistemi bile olmayan Türkiye.
Rusya ile uçak düşürme nedeniyle savaşın eşiğine gelmiş olan Türkiye.
Amerika ve NATO desteğini kaybetmeyi göze alamaz.
Ayrıca, Erdoğan’ın isminin geçtiği IŞİD’e silah yardımında bulunma konusunda, Rusya’nın BM’ye verdiği dosyalar önümüzdeki günlerde daha sık duyacağımız bir konu olacaktır.
Erdoğan Amerika’ya saldırınca, BM’nin iki güçlü daimi üyesi, bu konuları hemen devreye sokup, Erdoğan’ı Lahey’e yollacaklarını söylemek zor olmasa gerek.
Erdoğan eğer tüm bunlara karşı, Suudlarla ortaklık yaparak ayakta kalabileceğini düşünüyorsa, fena halde yanılıyor.
Suudlar ne kadar Amerika’ya karşı diklenmeye çalışsalar da, Suudlar ABD’nin karşısına çıkamaz ve buna cesaret edemez.
Tek finans kaynağı petrol olan Suudlar, bu petrolü çıkaran ve işleten ve paraya çeviren tüm firmaların sahibi olan Amerika ve batıya kafa tutmayı düşünemez.
Suudlara güvenerek Amerika’ya kafa tutabileceğini zanneden Erdoğan çok ciddi bunun bedelini öder Suudların kendisini satmasıyla.
Evet, Erdoğan Amerika’dan Zarrap davası üzerinden gelecek olan tehlikeye karşı Amerika’ya saldırarak, Türkiye’de halkı kandırabilir belki ama, globalleşen dünyada kendi sonunu hızlandırır.
Erdoğan cemaate yaptığı taktiğin Amerika’ya da işleyeceğini zannediyorsa, çok fena yanılıyor.
Zarrap davası öyle yada böyle Erdoğan’a uzanacak ve bu sadece finansal olmayacak, çok daha ciddi suçlamalar ile olacak.
Ve Erdoğan’ın bu salıdrıları, bu davanın sonuçlarının kendisine dokunmasına engel olamayacak.