Aktif Haber’in haberine göre Tahşiye Davası’ında söz alan Hüseyin Notu destansı bir savunmayla tarihe geçti. AKP’nin olanca gücüyle cemaate ve 17-25 Aralık soruşturmasını yapan polislere yönelik uydurma davalar açtırması onları yıldırmaya çalışma çabası bu savunmayla birlikte tuzla buz oldu. Böylece Cemaatin kitleselleşmesi için gereken kahramanlık öyküleri de oluşmaya başladı. 

Tahşiye Davasının 69. duruşmasında tutuklu Başkomiser Hüseyin Nohut’un bugün çapraz sorgusu yapıldı.

Duruşmaya katılan tanık Mustafa Kaplan, tutuklu Başkomiser Hüseyin Nohut’a soru sormak istediğini söyledi. Hakim’in söz vermesinin ardından Kaplan, Başkomiser Hüseyin Nohut’un 5 yaşında sünnet olduğu fotoğrafı göstererek “bu fotoğraftakiler kim dedi tanıyo musun..” dedi.

Hüseyin Nohut da “Evet biri benim, diğeri abim, diğeri de sizin oğlunuz Sait Kaplan”cevabını verdi.

Mustafa Kaplan, “ben senin babanın arkadaşıydım” dedi. Bunun üzerine tutuklu emniyet Amiri Hüseyin Nohut, hakime dönerek, “Aslında sayın başkan, Mustafa Kaplan’ın beni zan altında bırakmaya çalışan bu sorularına bakınca benim Tahşiye Operasyonu’yla ne kadar doğru bir iş yapmış olduğum tekrar ortaya çıkmış oldu. Ben birisi babamın arkadaşı diye onu soruşturmamazlık etmemişim ya da birisi bize misafir olmuş diye bu soruşturmanın üstünü kapatmamışım. Babamın oğlu bile olsa, bu eylemleri, bu suçları işlese idi ben yine de bu soruşturmayı yapardım ve bugün olsa yine yaparım.. Attığım bütün imzalarımın sonuna kadar arkasındayım” dedi…

MAHKEMEYİ SARSAN TALEP
Tutuklu Başkomiser Nohut, çapraz sorgusunun ardından duruşmada 69. oturuma gelinmesine rağmen bugüne kadar hiç tahliye talebi yapmadığını belirtti. Hüseyin Nohut bugüne kadar mahkeme heyetinden hiç tahliye talebinde bulunmadığını ama bugün tahliye talebinde bulunmasının kendisi için bir zorunluluk olduğunu dile getirerek yerinden kalktı ve mahkeme salonunun ortasına geçti.

Nohut heyete ve herkese  şunları söyledi:

-Sayın başkan değerli üyeler, ben bugüne kadar hiç tahliye talebinde bulunmadım. Ama bugün bir anne ile bir çocuğun diyologlarına şahit olduğum için bu tahliye  talebinde bulunmak zaruret haline geldi..

Geçenlerde İstanbul’da hafif bir deprem hissedilmiş galiba.. Erkek çocuk annesine:

‘- Anneciğim,şimdi deprem oldu ya acaba bu depremi cezaevindekiler de hissetmiş midir? Babam  eğer depremi hissetse bizi düşünür ve çok üzülür değilmi? Ama anne, deprem olursa bize bişey olsa da, yine de babama bişey olmasın. Çünkü o daha bu ülke için çok büyük çalışmalar yapacak anne

Annesi de cevaben;

– Evet oğlum, baban bilse en çok bizim için o üzülür hatta kendinden daha çok bizi düşünür,senin de dediğin gibi bu ülkenin ve vatanın onun gibi bir insana çok ihtiyacı var bizim canımıza gelsin ama ona gelmesin’ demiş..

Evet bu çocuk; Yiğit Nohut, yani benim oğlum. Diğeri de; eşim Esma Nohut. Benim arkamda bu düşüncede olan iki kişi varken artık benim sırtım yere gelmez. Ben dünya adına bundan daha büyük bir lütuf göremiyorum..

Evet haliyle çocuğum benim onu okula götürmemi istiyor, onu okuldan almamı istiyor ve onun da, eşimin de bana ihtiyacı var. Kaldı ki ben de çok özledim, ammaaa benim en azından çocuğuma bakacak birisi var. Fedakar bir eşim var. Ama siz Ahmet Öztürk’i tanır mısınız hakim bey?

Ahmet Öztürk’ün oğlu varya o yavrunun üvey anneannesinden başka hiç kimsesi yok.. Bu hafta yapılan açık görüşe de üvey olduğu için anneanneyi almamışlar ve oğlu Hikmet’i o yüzden göremedi babası Ahmet Öztürk.

Malumunuzdur biliyorsunuzdur 22 Temmuz sürecinde yaşanılanlardan sonra Ahmet müdürüm eşini ve doğacak bebeğini kaybetti.. Diğer çocuğu Hikmet annesini kaybettiği gibi babası da hapiste.

Şu an çocuğunun ona çok ihtiyacı var.. Eğer ki bugün bir tanecik olsun tahliye etme hakkınız varsa, ne olur o hakkı ben istemiyorum. O hakkı Ahmet müdürüme tanıyın. Ben kendimin değil onun tahliyesini talep ediyorum. Saygılar…

SALONDA DUYGUSAL ANLAR
Bu sözlerden sonra salonda bulunan tutukluların ve izleyicilerin tamamının ağladığı görüldü.

Ancak mahkeme heyeti, Ahmet Öztürk’ü tahliye etmedi. Duruşma 70. oturumuyla 20 Mart’a ertelendi. 20 Mart’ta Ömer Köse’nin savunmasıyla Tahşiye Davası’na devam edilecek.


(İfadesiyle tarihe geçen tutuklu Başkomiser Hüseyin Nohut)

EŞİNİ VE ÇOCUĞUNU KAYBETMİŞTİ
Ahmet Öztürk 22 Temmuz 2014’te sahur vakti gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Eşi bu sırada hamileydi. Yaşadığı aşırı stres ve üzüntüyle hastaneye kaldırılan hamile eşi Ayşegül Öztürk 4.5 aylık bebeğiyle hayatını kaybetmişti. Öztürk ailesinin diğer küçük oğlu Hikmet ise tutuklu babasının ardından annesini kaybetmenin şokuyla travmaya girmişti. Şimdi küçük Hikmet’e üvey anneannesi bakıyor.


(Ahmet Öztürk, cezaevinden izinle eşi ve bebeğinin cenazesine katılabilmişti. Kucağında diğer çocuğu Hikmet’le eşiyle son kez vedalaşırken)