New York’taki Birleşmiş Milletler toplantısına katıldıktan sonra Türkiye’ye dönerken yaptığı Zarrab açıklamasıyla bir anda gündeme oturan Erdoğan’ın daha önce detek vermediği Zarrab’a şimdi neden destek verdiği merak ediliyor.
Yaptığım araştırmalar ve analizlere göre Erdoğan’ın Zarrab dosyasından dolayı bir hayli kaygılı olduğu görülüyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi Erdoğan ABD yönetiminin Zarrab dosyası üzerinden kendisi hakkında soruşturma açacağı bilgisi. Bunu gizlemiyor da. İkinci ve en önemli neden ise Zarrab’ın ABD ile işbirliği yapıp itirafçı olacağı bilgisi.
Erdoğan yaptığı açıklamada şöyle demişti:
Biden ile görüşmemizde yargı konusu açıldığında Rıza Sarraf konusunu da gündeme getirdim. ABD Adalet Bakanlığı’nın bu davayı havale ettiği mahkeme de ilginç. Savcı Bharara da hâkim Richard Berman da Türkiye’de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler. Yani Adalet Bakanlığı Sarraf’ı tutup orada FETÖ’nün yedirip içirdiği isimlere teslim ediyor. Biden’a bunları anlattım. ‘Ben bu kadarını bilmiyordum’ dedi. Hukukla değil, ilişkiler ağıyla başka işler çevirme peşindeler. Enteresandır, mesela tutup iddianameye eşimin TOGEM’in kurucusu olduğu, benim o dernekle ilişkim olduğu falan yazılıyor. Ama o derneğin kurucuları arasında ne eşim var ne de ben. Böyle bir şey olmamasına rağmen, bunun söz konusu edilmesi adamların art niyetlerinin ne istikamette olduğunu gösteriyor. Halbuki Dışişleri Müsteşarımın da gayet güzel ifade ettiği üzere, ABD hukuk sisteminde ‘egemen bağışıklık’ diye bir madde var. Buna göre devlet başkanlarının herhangi bir mahkemeye konu yapılabilmesi mümkün değil. Buna rağmen iddianamede adımızın geçirilmeye çalışılması, işin içinde art niyet olduğunu ortaya koyuyor.
Erdoğan’ın açıklamasında açıkça görülüyor ki Erdoğan ABD mahkemelerinde yargılanmaktan korkuyor. Bunun için bir çalıştırma yapmış ve uluslararası mahkemelerde yargılanmaktan nasıl kurtulacağını çalışmış. Dışişleri bakanlığı bunun için özel çalışmış. Erdoğan buna atıfta bulunarak Dışişleri Müsteşarlığının ortaya attığı “egemen bağışıklık” kavramına sığınıyor. Buna göre Devlet başkanlarının herhangi bir mahkemeyde yargılanmayacağını iddia ediyor.
Bu iddia aynı zamanda Erdoğan’ın korkusunun itirafı. Oysa Bharara henüz Erdoğan’ı yargılamaktan söz etmedi bile. TOGEMDER bilgisini de Bharara konymadı dosyaya bizzat Reza Zarrab koydu.
Zarrab çevresinden konuştuğum çok yakın bir kaynak TOGEMDER bilgisini neden oraya koydunuz bilinçli bir tercih miydi? soruma “tabi ki bilinçli bir tercihti” cevabını verdi.
İşte bu nokta Erdoğan’ın tutuştuğu ikinci noktaya denk geliyor; Reza Zarrab’ın konuşam ihtimali. Ulaştığım kaynaklar Zarrab’ın çevresinin Başbakan Binali Yıldırım ve Erdoğan’a ulaştığı bu konuyu ABD makamları nezdinde gündeme getirmelerini istedikleri, hatta pazarlık yapamalarını istedikleri belirtiliyor. Reza’nın rahatsızlığını Erdoğan ve çevresine hissettirlidiği de ifade ediliyor.
Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yapığı görüşmede Reza Zarrab konusunu gündeme getirmesi arka plana dayanıyor. Daha ilginci şu: Biden’in yaptığı açıklamada Zarrab konusunun konuşulduğuna dair bir atıf yoktu. Ancak bunu bizzat Erdoğan açıklayarak Reza Zarrab ve çevresine mesaj gönderiyor. Konuyu gündeme getirdim gerekirse siyasi kriz çıkarır Zarrab’ı alırım mesajı veriyor.
Hesap şu: Zarrab’ın bir stratejik pazarlık konusu yapılarak ABD mahkemelerinden kurtarılması. Zarrab/Erdoğan çevresi “ABD’nin stratejik çıkarları gereği Zarrab’ın Türkiye’ye iade edilebileceği” üzerine bir hesap yapıyor. Bunun en büyük savunucusu olarak Erdoğan görülüyor. Erdoğan’ın Reza’ya olan mecburiyeti, Reza’nın içeride psikolojisinin iyice bozulması ve özellikle Erdoğan çevresine mesajlar göndermesi Erdoğan’ı tutuşturmuş görünüyor.
İşte Erdoğan’ın yaptığı Reza Zarrab açıklamasının arkasına yatan gerçekler.