Ermeni Soykırımı iddiası bir kuyruklu yıldız gibi yılın belli dönemlerinde gelip Türkiye’ye çarpan bir iddia. Bu konuda devletin bir fikri ve ajandası var. O fikiri ve ajandayı halkın büyük çoğunluğuna kabul ettirmiş durumda. Anadolu’da Ermeniler’le komşuluk yapmış kime gidip sorsanız size bir Ermeni tehciri hikaysi anlatır. Kimsi dedelerinin Ermenileri nasıl öldürdüklerini, kimisi nasıl kurtardıklarını anlatır.

Ama dünyada herhanbi bir ülkenin parlemantosu Ermeni Soykırımı iddiasını onaylayınca size dedelerinin Ermenileri nasıl öldürdüğüklerini anlatan da, Ermenileri nasıl kurtardıklarını anlatan da avazı çıktığı kadar bağırır ve “Ermeni soykırımı yok” der. Bu bir tarihi gerçek değil inancın deklarasyonudur.

Dolayısıyla Ermeni soykırımı iddiası –her iki toplum için de- bir tarih tartışması değil bir İnanç ve kimlik tartışmasıdır. Ermeniler kimliklerini “büyük felaket” üzerinden inşa ederken Türkler kimliklerini “eperyalist işgal ve Osmanlı’nın yıkılışı” üzerinden inşa etmiştir. Hek iki kimlik inşa süreci de hastalıklı ve sorunludur.

Bu açıdan bakınca Türkler bir Batı parlemantosunun Ermeni Soykırımı kararına itirazı bizatihi soykırım olaylarının kendisine değil “Batı emperyalizmine” bir itirazdır. Daha açık konuşacak olursak, kimlik inşa sürecinde kullanılan ağır doz Batı karşıtlığının Ermeni soykırımı iddiaları üzerinden açığa çıkmasıdır.

Örneğin Venezuella, Lübnan, Suriye, Şili, Slovakya, Uruguay da Ermeni Soykırımı’nı tanıdı ama onlara yönelik yoğun protestolar olmadı. Eğer Türk halkının duyarlılığı ERMENİ SOYKIRIMI KONUSUNUN KENDİSİNE olsaydı küçük büyük ülke farketmez hemen hepsine karşı yoğun protestolar geliştirirdi.

Temeel soru şu: Türkler nedeen Almanya, ABD, Rusya, İngiltere gibi ülkeler Ermeni Soykırımı iddiasını gündeme getirdiğklerinde verdikleri yoğun tepkiyi Lübnan, Venezuella gibi ülkelere vermiyor?

O halde mesele bir soykırım meselesi değil. Mesele öncelikle bir kimlik meselesi –ki bu kimliği Türk devleti inşa etti- bir de devletlerarası mesele.

Bu durumda Cemaat mensupları ne yapmalı?

Bu soruyu soruyorum çünkü Türkiye’nin dünyada örgütlü en büyük markası Gülen ceamati mensupları. Öncelikle şunu kabul edelim. Cemaatin mensupları Türkiye’de büyüyüp Türk devletinin inşa ettiği kimliği benimsemiş ona inanmış bir kitle. Bu nedenle Develtin argümanlarından bağımsız düşünmeleri oldukça zor.

Erdoğan’ın kendilerine uyguladığı zulüm sayesinde son bir kaç yılda aslında zulmün ve soykırımın ne olduğunu anlamaya başladılar. Ancak bu zulümler bile onların devlet tarafından dikilen kimliklerini/gömleklerini yırtıp atmaları için yeterli değil. Bu nedenle de twitter tartışmalarından izlediğim kadarıyla İshan Yılmaz Bülent Keneş gibi cemaat içindeki liberallerin ileri sürdüğü görüşlere karşı yükselen bir milliyetçi itiraz var.

Milliyetiçi kimliğinden henüz kurtulamamış bu insanların itirazları son derece anlaşılabilir itirazlar. Ancak bu o itirazların kabul edilebilir olduğu anlamına gelmiyor.

Devletin inşa ettiği kimlikleri ile yine devletin zülmü arasında sıkışıp kalan Cemaat mensupları Ermeni soykırımı iddiası konusunda ne yapabilir?

2012 yılına kadar Ermeni Soykırımı iddiasının meclislerden geçmemesi için canla başla çalışan Cemaatçiler ne oldu da son bir kaç yıldır bu çalışmaları yapmıyor?

Nedeni belli, Erdoğan’ın uyguladığı zulüm Cemaat mensuplarının kimliklerinde çatlamalar meydana getirdi. Bu esasen çok hayırlı bir gelişme. Artık devletin inşa ettiği kimliği/gömleği gimiyor, en azından o gömlekte yırtıklar oluştu, artık daha dünyalı bir kimlik edinmeye başladılar.

Bu durumda Cemaat mensupları şunları yapmalı:

  • Cemaat mensupları ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARININ bir tarih meselesi değil bir kimlik meselesi olduğunun farkına varmalılar. Ermeni Soykırımı iddiaları üzerinden inşa edilen bu kilik hastalıklı bir kimliktir. Anti batıcılık içerir. Oysa Cemaat mensupları öz yurtlarından kovulduklarında kimliklerine şırınga edilen ve hep korku kaynağı olarak gösterilen BATI’ya gittiler ve onlara çok inandıkları ve güvendikleri Türk toplumu değil BATI sahip çıtı. Daha dün ABD Gülen hareketi Terör örgütü değildir dedi.
  • Ermeni Soyrkımı iddiası bir DEVLET POLİTİKASIDIR. Bizzat şahidim ki, halk bağırıp çağırırken, Ermeni Soykrımı iddiası üzerinden birileri malı götürüyror. MGK’dan kimlere ne kadar paralar aktarıldı bunu bir bilseniz bu konunun aklınıaz gelmesi bile midenizi bulandırmaya yeter. Yani birileri malı götürsün diye boşuna nefesinizi tüketmeye gerek yokrtur. Bu konuda devletin samimi bir politikası bile yok. Malı götüren lobilerin oyuncağı olmayın…
  • Ermeni Soykırımı iddiasının bir devlet politikası ise PARALEL DEVLET olmakla suçlanan Cemaat mensupları neden o politikanın bir parçası olsun? Madem Cemaat mensuplarına devletten uzak durun, ticaret yapmayı, bürokrat olmayın, gazeteci olmayın diye baskı var ve madem bu toplum çoğunluk itibariyle bunu onaylıyor, o zaman Cemaat mensuplarının yapması gereken şey DEVLET POLİTİKALARINA alet olmamamaktır.

 

Emre Uslu