Abdullah Gül’e yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru Abdullah Gül cephesindeki kıpırdanmayala beraber Erdoğan’a sert eleştiriler getirmeye başladı. Gerek TV yayınlarında, gerekse yazılarında Erdoğan’ı eleştirmeye devam eden Koru en  son Cumhuriyet’e söyleşi vererek adeta Erdoğan’ı bombaladı.

Erdoğan’ın AK Saray’ı terk etmesi gerektiğini dile getiren Koru, bunun bir geri adım olmayacağını, bu konunun koalisyon pazarlıklarında konu edilince rencide olmamak için bunu yapması gerektiğini belirtiyor.

Fehmi Koru, AKP’nin gerilemesini ANAP’ın gerilemesine benzetip, meclisin yolsuzlukların üzerine gireceğini belirtti. Koru Davutoğlu’nun da yolsuzlukların üzerine gideceğini belirterek Erdoğan’a “yalnız kaldın” mesajı verdi.

Erdoğan’ın en hassas olduğu konunun yaptırdığı Ak Saray olduğu biliniyor. Bunu bilen Koru Erdoğan’ı en hassas yerinden vurdu. Bu kavga kuşkusuz Abdullah Gül’ü kavgası. Bakalım kim kazanacak.

İşte Koru’nun söylediklerinin ilginç kısımları:

Saray başbakanlık olarak yapıldı. Tayyip bey Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52 oy olunca, başkanlık sistemi olabilir gibi bir hisse kapıldı. Bunu zorlayan bir seçim kampanyası yürüttü. Sonuç ortada. 258 vekili olan, ancak koalisyonla hükümet olabilecek bir resim var önümüzde. Başkanlık sistemini seçmen gündemden kaldırdı. Madem orası artık bir başkanın sarayı olmayacak o halde Tayyip Bey kendini başkan değil normal bir cumhurbaşkanı olarak düşünmeli. Cumhurbaşkanı’nın yeri de Çankaya. Bu birinci nokta.

İkinci nokta da şöyle: Koalisyon görüşmelerinde bir pazarlık süreciyle hükümet oluşacak. AK Parti koalisyonda olmak istiyor ise diğer partilerin birinci gündeminde sarayın olduğunu fark ediyor olmalı. Tayyip Erdoğan pazarlık konusu olmadan kendiliğinden saraydan Çankaya Köşkü’ne çıkarak bunu hayata geçirmeli.

Bir partide gerileme başlarsa onu durdurmak çok zordur. Geriye gideni eski haline getirmek çok zordur. AK Parti’yi yönetenlerin yerinde olsam, kendileri gibi düşünmeyen insanların da fikirlerine kulak verirdim. Şimdi beni eleştiren kalemler seçim öncesinde başkanlık sisteminin çantada keklik olarak görüyordu. O yönde akıl veriyorlardı: “Aman şunları dışlayın! Liberaller mi, onları hiç kaale almayın. Onlar sırtınızda yüktür!” Tüm bunları açık açık yazdılar. Bunları yazanlar yüzde 41’in altındaki resmi görünce şaşkınlığa uğradılar. Ve halen aynı şekilde devam ediyorlar. Ben ise hep tersini söyledim.

Eğer böyle giderseniz kaybedersiniz, başlangıçta yaptığınız ittifaklarınızı tazeleyin, fabrika ayarlarınıza dönün. 2000 yılında “daha fazla demokrasi daha fazla hak ve özgürlük” demiştiniz. AB perspektifinde kalma gibi bir derdiniz vardı. İslam dünyasında önemsenen, lider bir ülke olmak istediniz ama AB ve Amerika tarafından önemsenmeyi de hesaba katmıştınız. Bunları yazıp durdum. Yazdığım hiçbir şeyi de kimse adına, birilerinin promosyonu için kaleme almıyorum.

AKP Artık düşüşten geri dönemez…

“AK Parti fabrika ayarlarına dönmeli, ANAP’ı hatırlayın, siyaset ölü partilerle dolu” Bir partide gerileme başladığında onu kolay kolay durduramazsınız. Seçim sonuçları AK Parti’nin ANAP’ın düşüşünün başlangıcını gösteriyor. Peki buradan dönemez mi AK Parti? Dönebilir ama zordur, çok zordur. Formül fabrika ayarlarına dönmektir. Ve AK Parti bir kadro hareketi idi. Ortak akıldan söz ediliyordu. “Kararlarımızı ortak akılla alıyoruz” diyorlardı. Bugün Tayyip Erdoğan’ın ya da Davutoğlu’nun yanında “Geçmişin Abdullah Gül’ü, Bülent Arınç’ın bugünkü versiyonu” diyebileceğimiz isimler yok. Partinin bunları çok ciddi düşünmesi ve tedbirler alması lazım.

“Gül ve Davutoğlu koalisyon, Erdoğan ise tekrar seçim istiyor, bu çok tehlikeli”

Gül, AK Parti’nin mutlaka hükümette olmasını arzuluyor. CHP, MHP, HDP olmuş, onun açısından fark edeceğini düşünmüyorum. Erdoğan’ın koalisyon düşündüğünü pek zannetmiyorum. Tayyip Bey herhalde yenilenmiş bir seçim, tekrar seçim, istiyor. Ama bu AK Parti açısından çok tehlikeli. Milletin uzaklaştığı AK Parti’ye şimdi birkaç ay içinde milletin dönmesi için sebep ne? Bunun için bir gelişme yaşanmadı.

Ancak Davutoğlu gerçekten bir koalisyon kurulmasını arzu ediyor. CHP, MHP, HDP hepsi ile müzakere deneyecek. Neticede Tayyip Bey dışında Gül de Davutoğlu da herkes koalisyonun yararlı olacağını düşünüyor.

“Erdoğan sarayı kendisi vermeli”

AK Parti daha sonra “şah-mat” diyebilmek için veziri, yani “sarayı” verir mi? Bence Erdoğan sarayı muhaliflerinin şart koşması olmasa bile kendisi vermelidir. Bu bir geri adım değil. Başkanlık sistemi gündemden kalktı. Saray denilen yerin de yapılma amacına uygun olarak başbakanlık ve ilgili birimleri barındıran bir tesise dönüşmesinde yarar vardır. Bunun koalisyon pazarlıklarında Cumhurbaşkanı’nı rencide edecek şekilde yapılması yanlış olur. Erdoğan böyle bir adımın atılmasını kendisi sağlarsa bu ona zarar vermez.

Gül, Çankaya’dayken saray konusunda ne düşünüyordu?

Gül’ün bildiği buranın başbakanlık olacağıydı. Ama farklı bir noktaya vardı.

Koalisyon müzakerelerinin bir maddesi de yolsuzluklar. AK Parti’deki tutum ne yönde, izlenimiz nedir?

“Bu dosyalar kapatıldı, bitti” demenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Meclis’in ilk yapacağı işlerden biri bu dosyaların açılması olacak. Mutlaka yolsuzlukların üzerine gidilecektir. Zaten bu konu çözülmezse Türkiye siyaseti daha da geriye gider. Özellikle Davutoğlu’nun özellikle kararlı olduğunu biliyorum. Engellendi. Ama bugün o bakanlar Meclis’te yoklar. Bu Meclis onlar hakkında daha rahat hareket edecektir. Kaldı ki o insanlar için de yararlı bu.

Davutoğlu yine engellenebilir mi?

Hayır. Çünkü koalisyon yapacağı hangi parti olursa olsun, önce bu konu olacak masada. Bundan geri dönüş olacağını zannetmiyorum. Yargılansınlar ve böyle bir suçları var mı yok mu; aydınlansın. Suçları varsa hele siyasi olarak bunları yapmışlarsa sonuna kadar da gidilmesi gerekir.

İşte bu günkü Cumhuriyet’in birinci sayfası:

KoruCumhuriyet