Bilgi yoğunluklu dünyamızda, veri içinde boğulurken genellikle hikmetten yoksun kalıyoruz. İklim değişikliğinden teknolojik dönüşüme ve toplumsal parçalanmaya kadar giderek karmaşıklaşan toplumsal zorluklarla karşı karşıyayken, şu soru ortaya çıkıyor: Ham bilgiyi bu zorlukları ele almak için gereken hikmete dönüştürmemize kim yardımcı olacak?
Bu yazı, gazetecilerin, akademisyenlerin, düşünce kuruluşu çalışanlarının ve entelektüellerin bu hayati süreçteki farklı ama tamamlayıcı rollerini incelemeyi amaçlıyor.
DIKW Piramidi: Anlama İçin Bir Çerçeve
DIKW piramidi (Veri-Bilgi-İlim-Hikmet piramidi) tek bir kişi tarafından değil, zaman içinde birçok akademisyenin katkılarıyla geliştirilmiştir. Bu kavramın düşünsel temelleri T.S. Eliot’un 1934 tarihli “The Rock” adlı eserindeki şu dizelere dayanmaktadır: “İlimde kaybettiğimiz hikmet nerede? Malumatta kaybettiğimiz ilim nerede?” (Where is the wisdom we have lost in knowledge? Where is the knowledge we have lost in information?)
Piramidin akademik gelişimine bakıldığında, Milan Zeleny 1987’de ve Russell Ackoff 1989’da bu hiyerarşinin temel bileşenlerini formüle etmiştir. Robert W. Lucky de 1989’da “Silicon Dreams” kitabında “bilgi hiyerarşisi”ni bir piramit olarak tanımlamıştır.
Farklı fikir işçilerinin toplumsal anlayışa nasıl katkıda bulunduğunu anlamak için, DIKW (Veri-Bilgi-İlim-Hikmet) piramidini kullanabiliriz:
Veri: Ham, işlenmemiş gerçekler ve rakamlardan oluşur.
Bilgi: Bağlam ve anlam içeren organize edilmiş verilerdir.
İlim: Analiz edilmiş, yorumlanmış ve bütünleştirilmiş bilgi yumaklarının adıdır.
Hikmet: Değerleri, etiği ve muhakemeyi içeren tecrübe edilmiş ilim demektir.
Yukarıda saydığımız her bir seviye, bir öncekinin üzerine inşa edilerek, basit gerçeklerden ince bir anlayışa doğru ilerlemeyi gerektirmektedir. İnsanın farklı meslekleri, (önemli ölçüde örtüşme olsa da) ağırlıklı olarak bu piramidin farklı seviyelerinde faaliyet gösterirler.
Bilgi Ekosistemini Haritalandırmak
Gazeteciler: Veriyi Bilgiye Dönüştüren Emekçiler
Gazeteciler, toplumun ilk seviye anlam çabacıları olarak hizmet ederek, ham veriyi ve olayları kamuya açık, yapılandırılmış anlatılara dönüştürürler.
Alanın uzmanı olan iki bilim insanı Bill Kovach ve Tom Rosenstiel’in “Gazeteciliğin Unsurları”nda savundukları gibi, “gazeteciliğin temel amacı vatandaşlara özgür ve kendini yönetebilmeleri için ihtiyaç duydukları bilgiyi sağlamaktır” (Kovach & Rosenstiel, 2014). En iyi haliyle gazeteciler, demokrasinin gerektirdiği bilgilendirilmiş vatandaş prototipini inşa ederler.
Araştırmacı Gazeteciler (Fikri Takip): Bilgi ve İlim Arasında Köprü Kurmak
Araştırmacı gazeteciler daha derin bir seviyede çalışarak, olaylar arasındaki gizli bağlantıları ortaya çıkarırlar.
Bu şekildeki derin çalışmalar yaparak, araştırmacı gazeteciler ilim üretmeye başlarlar. Sadece ne olduğunu değil, neden olduğunu ve ne anlama geldiğini de raporlarlar.
Düşünce Kuruluşu Araştırmacıları: Uygulamalı Bilim İnsanları
Düşünce kuruluşu analistleri, genellikle politika endexli olarak akademik araştırmaları pratik uygulamalara dönüştürmeye odaklanırlar.
Düşünce kuruluşları, akademik yöntemleri güncel sorunlara uygularken akademi ve gazetecilik arasında ara bir konum ihraz eder ve bulgularını topluma akademik dergilerden daha kolay erişilebilir bir şekilde iletirler.
Akademisyenler ve Bilim İnsanları: Sistematik İlim Üreticileri
Akademik bilim insanları, ağırlıklı olarak ilim seviyesinde çalışarak, titiz, hakemli araştırmalar yoluyla bildiklerimizin sınırlarını genişletirler.
Karl Popper’ın savunduğu gibi, bilimsel ilim yanlışlama yoluyla ilerler—teorileri titiz testlere tabi tutmak ve başarısız olanları atmak (Popper, 1959). Bu, bazen ezoterik gibi görünse de birçok alanda pratik çalışmaların temelini oluşturan bilgi sunar.
Entelektüeller: Hikmete Köprü Kurmak
Entelektüeller, çoklu alanlardan ilimi sentezlemeye ve bütünleştirmeye çalışarak, uzmanlaşmış bilgiyi anlam, değer ve amaç gibi daha geniş sorularla bağlantılandırırlar. Entelektüeller, karmaşık fikirleri daha geniş kitleler için çevirirler, disiplinler arası sınırların sınır ötesi anlaşmalarını, kaynaşmaları sağlarlar, etik ve normatif sorularla ilgilenirler, tecrübi ilim ve kamusal söylem arasında arabuluculuk yapıp toplumsal barışa ve ilerlemeye katlı sağlarlar.
Toplumsal Zorlukların Ele Alınmasında Hikmetin Kritik Rolü
DIKW piramidinin tüm seviyeleri gerekli olsa da, hikmet, en acil toplumsal sorunlarımızı ele almak için en kritik—ve en zor elde edilebilir—seviyedir. Neden?
Özgürlük, iklim değişikliği, eşitlik ve teknolojik dönüşüm gibi karmaşık problemler, bilim insanlarının “çetrefilli problemler” olarak adlandırdığı şeylerdir. Karmaşık sistemler, rekabet eden değerler ve yüksek belirsizlik içerdikleri için basit çözümlere direnirler. Nicholas Maxwell’in savunduğu gibi, bu tür problemler sadece daha fazla ilimi/bilimi değil, hikmeti — karmaşık, belirsiz bir bağlamda neyin değerli olduğunu tanımlama ve önceleme ameliyesini — gerektirir (Maxwell, 2007).
İlim Üretiminden Hikmete: Kolektif Bir Çaba
Hikmete giden yol, bilgi ekosistemimiz genelinde işbirliği gerektirir. Hiçbir tek rol — gazeteci, bilim insanı, düşünce kuruluşu analisti veya entelektüel — hikmeti tek başına üretemez. Hikmet gazetecilerin, bilim insanlarının, düşünce kuruluşlarının ve entellektüellerin etkileşiminden ortaya çıkar.
Bu roller izole bir şekilde işlev gördüğünde, parçalanmış bir anlayışla sonuçlanırız. İlim olmayan gazetecilik yüzeysellik riskini; kamusal katılım olmayan ilim ilgisizlik riskini; etik düşünce olmayan politika analizi araçsalcılık riskini taşır.
Sonuç: Hikmetin Gerekliliği
Giderek karmaşıklaşan zorluklarla karşı karşıya kaldığımızda, sadece bilgi veya ilim değil, hikmet de gerekli hale gelir. En acil problemlerimiz, sadece teknik uzmanlık değil, muhakeme, değerler ve çeşitli bakış açılarının entegrasyonunu gerektirir.
Bediüzzaman Hz.leri, “farklı parçaların bir araya gelip örülüp birbiriyle uyumlu hale gelmesi, kâinatın kevnî bir kanunudur. Sâni-i Zülcelâlin hilkat-i âlemde cârî ve taksimü’l-a’mâl kaidesinden akan kanun-u tekemmül ve terakkîde mündemiç olan rıza ve işaretinin imtisali farzdır (Şuaât); Hikmet-i ezeliyenin emr-i mânevîsi, meyl-i fıtrîsiyle imtisal edip kâinatta taksim yapmış, kısımlara ayırmış, ihtisaslaştırmış ve vazife vermiştir. O halde taksimü’l- a’mâl bir emr-i mânevîdir, fıtridir (Sözler)” ifadeleriyle iş bölümü yapmanın ve uzmanlaşmanın birlik beraberliğe götürdüğü sürece ilahi bir emir olduğunu açıkça beyan etmiştir.
Bilgi ekosistemimizdeki çeşitli roller—gazeteciler, araştırmacı muhabirler, düşünce kuruluşu analistleri, akademik bilim insanları ve entelektüeller—her biri bu sürece hayati katkılar yapar. Bu dört farklı seviye mensupları, işlevlerini anlar ve aralarında diyaloğu teşvik ederlerse, toplumsal zorluklarımızı çözüme kavuşturmak için gereken hikmeti bulabiliriz.
Sonuçta, daha fazla bilgiye mi yoksa daha fazla ilime mi ihtiyacımız olduğu değil—her ikisine de ihtiyacımız var—ancak bu kaynakları giderek karmaşıklaşan bir dünyada gerçekten değerli olanı tanımlamak ve gerçekleştirmek için gereken hikmete dönüştürüp dönüştüremeyeceğimizdir.
Yazarlar: Hakan Albayrak ve Murad Karasoy
Kaynaklar
Eliot, T.S. (1934). The Rock.
Kovach, B., & Rosenstiel, T. (2014). The Elements of Journalism: What Newspeople Should Know and the Public Should Expect. Three Rivers Press.
Maxwell, N. (2007). From Knowledge to Wisdom: A Revolution for Science and the Humanities. Pentire Press.
Nursi, Bediüzzaman Said. (1936). Sözler.
Popper, K. (1959). The Logic of Scientific Discovery. Routledge.
Sternberg, R. J. (2003). Wisdom, Intelligence, and Creativity Synthesized. Cambridge University Press.