Özellikle sosyal medya üzerinden had hesap bilmeden küstahça yayılan bir modern hastalık var: Herkes, herkesten hesap soruyor. Twitter hesabım aktif iken hiç tanımadığım ve varlığından bile haberdar olmadığım bir takipçi bana “benim senin üzerinde hakkım var” dediğinde ‘Nasıl?’ dedim, o da “Seni takip ediyorum, takipçi sayını arttırıyorum, yazdıklarını okuyorum, görünürlüğünü arttırıyorum” demesin mi? Cevaba nereden başlayacağımı bilemedim o anda. Konunun hak/hukuk boyutu bir yana insanların böyle had ve hesap bilmeden ortaya atılması oldukça manidar geldi bana. Konu hizmet hareketi ve 15 Temmuz sürecinden sonra yaşananlara gelince, bir vesile ile içerisinde bulunmuş, katılımcısı/gönüllüsü olmuş, ya da maaşlı eleman olarak hizmet kurumlarında çalışmış ve emeğinin karşılığını almış kişiler şimdilerde önüne gelene hesap soruyor ve “bana hesap verecekler” diyor. Bunların söylediklerine/yazdıklarına bakınca, Ortaçağdaki Geocentric ve Heliocentric evren düzeni tartışmalarına Egocentric yaklaşımla farklı bir açılım getirdikleri anlaşılıyor: Dünyanın merkezinde bu arkadaşlar var ve herkes bu arkadaşların etrafında onlara hesap vermek için sıra beklemeliler. Bunu şuanda dünyanın en modern toplumlarının içinde yaşayan bazı kişilerden bile duymak, “coğrafya-kader perspektifi doğru muydu yoksa?’ bile dedirtiyor insana.

Ancak modern toplumlarda/devletlerde görülebilen sivil toplum hareketleri; hem, varlıklarını yasladıkları devletlerdeki bağlı oldukları yasal düzenlemelere hem de kendi iç paydaşlarına hesap vermekle yükümlüdür. Sivil toplum hareketlerinin hesap verme süreçleri ve merkezleri şöyle özetlenebilir:

1. Devlete Hesap Verme: Sivil toplum hareketlerinin devlete karşı temel yükümlülüğü, yürürlükteki hukuka tam uyum sağlamak ve finansal hareketlerini düzenli olarak raporlamaktır. Örneğin, ABD’deki dinî organizasyonlar, vergi muafiyeti kapsamında Form 990 ya da 990-EZ gibi yıllık gelir/bilgi beyanlarını IRS’e gönüllü olarak sunarak finansal şeffaflık sağlamaktadır.

2. Board Üyelerine Hesap Verme: Hareketin local veya genel yönetiminde görev alan board (yönetim kurulu) üyeleri, hareketin genel amaçlara uygunluğunu sağlamaktan ve performans değerlendirmelerini yaparak detaylı analiz sunmaktan sorumludur. Board üyeleri, alınan stratejik kararların, harcamaların ve kaynak kullanımının denetlenmesi yoluyla iç hesap verilebilirliği güçlendirirler.

3. Bağışçılara Hesap Verme: Bağışçılar, hareketin topladığı kaynakların etkili ve amaçlarına uygun bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı hakkında bilgi talep etme hakkına sahiptir. Ancak, bağışçı olmak her konuda doğrudan söz hakkına sahip olmak anlamına gelmez; bağışçıların talepleri genellikle finansal raporlamalar ve yıllık faaliyet özetleri gibi belgeler aracılığıyla karşılanır. Hiçbir bağışçı da uluorta zamansız bir şekilde mevsimini beklemeden “ben hesap istiyorum, bana hesap vereceksiniz” diyemez. Sivil toplum hareketinin yerel veya genel hukuk kurallarına bağlı bir şekilde yönetmelik ve yönergelere uygun yapılacak olan denetim ve hesap verme dönemlerinde medeni bir şekilde resmi olarak bilgilenme sahibi olmak gönüllünün en temel hakkıdır elbette.

4. Gönüllülere ve Topluma Hesap Verme: Hareketin gönüllüleri ve halk, sivil toplum hareketlerinin faaliyetlerini dolaylı yollarla denetler. Bu denetim, sosyal medya paylaşımları, yıllık raporlar, üye toplantıları ve diğer iletişim araçlarıyla sağlanır. Bu mekanizma yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte, üyeler arasındaki güveni ve şeffaflığı artırarak hareketin meşruiyetini güçlendirir.

(Devam edecek)