On yaşında Hizmet Hareketi ile tanıştım.
Daha ortaokula yeni başlamış biriyim.
Daha ilk zamanlarda, ilk tanıştığım abilerin bize söylediği şeylerden biriydi, asla başka cemaatleri tenkit etme, onların yaptıklarını takdir et ve ülkene faydalı bir insan olmaya çalış.
Ortaokul yıllarında hedefimde hep fen lisesine gitmek vardı.
Abiler bizi fen liselerine hazırlıyor ders çalıştırıyorlardı.
Normalde varoşlarda yaşayan, babası devlet memuru, tek maaş ile ailesini geçindiremeyen, bundan dolayı birkaç işte çalışan birinin oğlu olarak, ne fen lisesinden ne de onun ilerisinde üniversiteye girme hayalleri kurabilecek biri değildim.
Abilerimizden öğrendik bunları ve abilerimizle kazandık bu hayalleri.
Benim abilerim bana hep sevmeyi ve insana hizmet etmeyi öğretti.
Başkaları için yaşamayı, insana saygı duymayı öğretti.
Benim abilerim, insanlara asla zarar vermemeyi, hep insanlara faydalı işlerle uğraşmayı öğretti.
Orta okul ve lise yılları boyunca, ne kimseyle kavga ettim, ne kimseden şikayet getirdim aileme.
Annem beni ayrı severdi hep.
İlk çocuğu bir kız olmuş ve vefat etmiş daha 3 aylık iken, sonra ben doğmuşum.
Anacığımla aramda 17 yaş var.
İlk çocuğunu kaybettikten sonra doğmama mı, yoksa küçük yaşında onca dert ve sıkıntıya beraber katlanmamızdan mıdır bilinmez, anam beni ayrı severdi.
Bunu da tüm kardeşlerime söylerdi, onlarda bilirdi.
Bana hep, sen bizi hiç üzmedin derdi.
Abilere gitmeye başladığımda merak etmiş ve bana sormuştu, kim bu abiler diye.
Bende dilim döndüğünce anlatmıştım.
Hocaefediye o hep, “ağlayan hoca” derdi.
“Oğlum Allah abilerden ve hocaefendiden razı olsun, sen onların içindesin, kendini kurtardın, iyi bir insan oldun” derdi.
“İnşalllah kardeşlerine de sahip çıkarlar, onlar da senin gibi olur” derdi.
35 yaşındayım.
25 yıldır Hizmet Hareketindeyim.
Çoğu kademesinde bir şekilde oldum ve aktif olarak görev aldım.
Lisede iken, orta okul öğrencilerine ders anlattım.
Üniversitede iken lise öğrencilerine ders anlattım.
Işık evlerinde kaldım, ev abiliği yaptım.
Yurtlarında kaldım, idarecilik yaptım.
Yurt dışında kültür merkezlerinde görev yaptm.
Tüm bu 25 senelik hayatımda, tek bir pişmanlık yaşadığım günüm olmadı.
Bir daha dünyaya gelsem, rabbimden yine aynı hayatı ister, yine bu Hizmet içinde olmayı isterdim.
Hiç bir abim, bu ülke insanına zarar verecek bir eylemi bize öğretmedi.
Ben hiç kimseye bu ülkeye zara getirecek bir eylemi ve söylemi telkin etmedim.
Hiç bir abim, darbeyi, insanları öldürmeyi, vatandaşa kurşun atmayı bize öğretmedi.
Bize hep yaşatmayı ve başkaları için yaşamayı öğrettiler.
25 yıldır, bilerek bir karıncayı öldüren abi görmedim.
25 yıldır, bir tek silah, bıçak vs. aletleri kullanan abi görmedim.
Bizle insanlar hep çok yumuşak başlısınız diye dalga geçelerdi.
Biz gerçekten yumuşak huylu insanlar olarak yetiştirildik.
Biz ne şiddetten, ne slogan atmadan, ne eylem yapmadan, ne miting yapmadan anlamayız.
Bunlardan anlamadığımızı süreçle herkeste gördü.
Yıllardır süren onca zulme rağmen şiddete bulaşmadık.
Yıllardır süren onca baskıya rağmen bir taş atmadı bu Hizmet hareketindeki insanlar.
Ama gelin görün ki, bizi bizim en yakınlarımız bile anlamıyor.
Bize en yakınlarımız bile inanmıyor.
Küçükken, ben abilere giderken bana hep sorular soran, “abi inşallah bende okurum ve bende ablalara giderim senin gibi olurum” diyen kız kardeşim, ülkede meydana gelen olayların sorumlusu olarak bizi görüyor.
Ülkede insanları katleden, kendi insanına kurşun sıkan, meclisi bombalayanların, abisinin yıllardır içinde bulunduğu Hizmet Hareketi’nden insanlar olduğuna inanıyor.
Küçükken, bende okuyup abla olacağım abi senin gibi diyen kız kardeşim bile, o çok sevdiği abisinin masum olduğuna inanmıyor.
Abisini bu günlere getiren insanların terörist olduğuna inanıyor.
Abisinin de bir an önce onların içinden çıkmasını istiyor.
Biz hocamızdan hep peygamber efendimizi ve ashabını dinledik.
Hatta biz peygamberi ve ashabını hocamızdan öğrendik.
O günlerde bunun nedenini ve amacını çok kavrayamamıştık.
Bu gün anlıyorum.
Bu gün anlıyorum, Taif’te taşlanınca, “halimi sana şikayet ediyorum Allah’ım” feryadını.
Bu gün anlıyorum, “inanmıyorlar diye nerdeyse kendini helak edeceksin” ilahi ikazını ve peygamber efendimizin o halini.
Bu gün anlıyorum.
Evet çok doluyum.
Gerçekten zormuş vefa beklediğiniz yerlerden vefa görmemek.
Gerçekten çok zormuş, insanın kendisini en yakınlarına inandıramaması.
Gerçekten çok zormuş.
Ama bu yolun kaderi buymuş.
Bizden öncekilerde bunları yaşamış.
Zaman hazan zamanı şu sıralar bizim için.
En yakınlarımızdan beklediğimiz anlayışı bulamabiliriz.
Ama bir kere daha burdan ilan edeyim.
Bu yolda yürümekten ve bu insanlarla olmaktan dün de, bu gün de, yarında pişman olmayacağım.
Biz bu ülkeyi ve insanlarını seviyoruz ve hep yararına işler yaptık.
Biz iyi insan olmaya çalıştık, iyi insan olmayı anlattık.
Biz şiddetten hep uzak durduk, hep şiddetten uzak tuttuk.
Bu hep böyle olacak ve oldu.
Ve son söz.
Halimizi ve anlaşımıyor olmamızı, Peygamberimizin Taif dönüşünde dediği gibi, sana şikayet ediyoruz Allahım.
Sen bu ülkeyi ve milletimizi koru.
Hakkı ve hakikati göster insanlara.
Bizlerede bu yolda yürüme azmi ve gayreti ver.
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...