Kim ne derse desin, Hizmet Hareketi bu ülkenin son yüzyıllık tarihinin tek dünya markası ve fikir hareketidir.

Bugün Erdoğan zihniyeti, Hizmet Hareketi’ni bir öcü ve tüm kötülüklerin anası olarak sunmaya çalışsa da, bu sadece halkın, kendi kurduğu havuz medyası ile uyutabildiği kesimi tarafından kabul görüyor.

Hizmet Hareketi, bu topraklardan çıkmış, hem fikri hem de aksiyon olarak en etkili ve yayılmış hareketidir.

Hizmet Hareketi, hem insani hem de maddi sermayesi ile tümüyle bu toprakların ürünüdür.

Hareketin bugün hedefe konulmasının asıl sebebi de işte budur.

Hizmet Hareketi, %100 yerli, milli ve dini bir fikir hareketi olması nedeniyle dün küfür ve nifakın hedefiydi; bugün de aynı şebekelerin, dindar maskesi takmış torunlarının hedefindedir.

İster beğenin ister beğenmeyin, ister kabul edin ister kabul etmeyin, Hizmet Hareketi, İslam, İslami ilim ve fikir adına gerek Türkiye’nin ve gerek dünyanın bir numaralı hareketidir.

Hareketin mensupları şunu baştan kabul etmişlerdi: Bu hareketin bu kadar etkili ve yayılmış olması, elbette dostları kadar düşmanlarının da artmasına sebep olacaktı ve oldu da.

Bu düşmanlar hem Türkiye’de, hem de dünyada vardır ve olacaktır da.

Hizmet Hareketi, hem fikri altyapısı, hem de insan kaynakları açısından bakıldığında, İslam tarihinin en etkili hareketlerinin başında gelmektedir.

Elbette bu durum şeksiz-şüphesiz, Allah’ın inayeti ve hareketin içinde bulunan insanların ihlasına O’nun verdiği lütuflar sayesinde oluşmuştur.

Bu durum doğal olarak, aynı zamanda hem İslam düşmanlarının, hem de İslam dünyasına sızmış olan münafık hareketlerin aman vermez düşmanlıklarını üzerine çekmiştir.

Buna bir de, diğer İslami cemaatlerde oluşan haset duygusunun, kendi iç dinamikleri olan nefis terbiyesine tabi tutulmaması sonucu oluşturduğu hazımsızlık ve husumet eklenince, bahsini ettiğimiz küfür ve nifak şebekelerinin şimdiye değin arayıp da bulamadığı ‘içeriden destek’ ile bugün Türkiye’de büyük bir muhalefet kanadı oluşmuştur.

Hizmet Hareketi’ne bugün düşmanlık edenleri şöyle bir sıralarsak, bu dediğimiz daha net anlaşılacaktır.

Bu gün Hizmet Hareketi’ne düşmanlık yapanlar:

1- Siyasal İslam maskesi takmış olan, fakat münafık zihniyeti artık gözler önünde olan AKP zihniyeti.

2- Dün küfürlerini irtica söylemi, bu gün de vatanseverlik kisvesi ile örtmeye çalışan Ulusalcı zihniyet.

3- Dünden beri İslam dünyasının içinde bir ur olan ve bugün İran tarafından temsil edilen Şii perdesi altında, Pers zihniyeti.

4- Dine ve dindarlara amansız düşmanlık besleyen ve düşmanlıklarını her fırsatta zulme çeviren küfür zihniyeti.

5- Cemaatlere sızmış olan ve rıza-yı ilahi söylemiyle çevresini kandırıp, kendi zevkleri ve sefaları için olmadık çirkeflikleri yapan şekli Müslümanlar.

Zahiren Hizmet Hareketi’ne ancak asılda İslami düşünceye karşı olan tüm kesimler, ilk defa bu süreçte bir araya gelmiş ve birlik olmuşlardır.

Adeta, dün birbirine düşman gibi görünenler, düşman ilan ettikleri Hizmet Hareketi ve temsil ettiği misyona karşı ortaklaşa savaş açmış durumda.

Ve nihai hedefleri de Hareket’i tümüyle ortadan kaldırmaktır.

Ama şimdiden söyleyeyim ki başaramayacaklar!

Hizmet Hareketi, belki bu saldırılar sonucunda müesseselerini kaybetti, imajı darbe aldı; mensuplarına zulmedildi, onlar da vatanlarını terk edip hicret etmek zorunda kaldılar.

Ama şundan emin olun, bu süreç Hareket’in daha fazla güçlenmesine ve yenilenmesine sebep olmuştur.

Bunun semerelerine çok yakın bir zamanda hem Türkiye, hem de dünya şahit olacak.

Bu süreçle bu hareketin, ne kadar pak ve temiz olduğu ortaya çıkmıştır.

Devletin tüm birimleri tarafından didik didik edilmesine rağmen, hukuka uygun olmayan hiç bir icraatının olmadığı anlaşılmıştır.

Devletin tüm imkanları kullanılarak, bu harekete karşı bir yok etme savaşı başlatılmıştır.

Ama bu hareketin camid binalardan başka önemli bir kaybı olmamıştır.

Devletin tüm imkanları kullanılarak, mensupları korkutulmaya çalışılmış, adeta bir virüs muamelesine tabi tutulmuştur.

Ancak bu harekete inanmış ve gönül vermiş insanlar eğilmemiş, pes etmemiş, korkmamış ve bu zulmü yapanlara biat etmemiştir.

Bu süreç, mensuplarını korkutmayı veya en azından şüpheye düşmelerini amaçlamış, lakin, Allah’ın lütf-u keremiyle, tam aksine bağlılıklarını arttırmış ve bu davaya yakinen inanmalarına sebep olmuştur.

Tarih, bu süreçte dimdik duran bu hareketin tüm mensuplarını hayırla yad edecektir.

Ve bu ülke, bugün yok etmeye çalıştığı bu hareketten ve onun mensuplarından özür dileyecek ve helallik isteyecektir.

Halk bu hipnozdan kurtulduğu anda, bugün nefret ettiği bu harekete ve mensuplarına karşı daha fazla sevgi ve saygı duymaya başlayacaktır.

Hizmet Hareketi, bu süreç bittiği anda, tekrar eski konumuna ve gücüne çok kısa bir sürede, gücü ve etkinliğine, daha da artmış bir şekilde kavuşacaktır.

Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Hizmet Hareketi de, bu süreç sonunda, dün yaptığı bazı hatalarının farkına varacak, dün görmediği veya görmezlikten geldiği kesimlerin hassasiyetlerine ve acılarına karşı, daha duyarlı olacak ve onların da sesi ve savunucusu olacaktır.

Sürecin çok kısa bir zamanda biteceğine inancım sonsuz.

Zor bir süreç yaşadık ve bu süreç herkesi çok hırpaladı.

Bu harekete gönül verenler, “bu yolun sarp ve yokuş olduğunu baştan kabul edecek kadar rasyonel ve basiretli; önünü kesen cehennemden çukurlar dahi olsa, geçilebileceğine inanmış ve himmetli” insanlardır.

Bu hareketin mensupları, Akabe’de iman edenler gibi, Hz. Abbas’ın dediği sözlere bugün ‘evet’ diyerek iman etmiştir.

“Siz, buna evet demekle, neyi kabul ettiğinizin farkında mısınız ? ”

“Evet, farkındayız ve farkında olarak “evet ” dedik.

Ondan dolayı, bu zorlukları ve çileleri baştan bilerek girdik bu yola.

Ve Allah’ın izni ve inayetiyle, evet dediğimiz şeylerden ne bugün, ne de yarın taviz verecek ve bu yoldan dönmeyeceğiz.”

Bunu bütün alem duysun ve planlarını ona göre yapsın.

Muhabbetle.