İhtişam ve sefalet.

Genel manada İslam alemini, özelde Türkiye’nin içinde olduğu durumu anlatan cümle.

İhtişam ve sefalet.

 

Cehaletin, açlığın, fakirliğin, şiddetin ve insani her türlü değerin ayaklar altında olduğu, sefaletin hayatın her alanında kol gezdiği İslam alemi.

 

İlk emrinin “oku” olduğu bir dinin hüküm sürdüğü İslam aleminde cehalet adeta teşvik edilen bir hal. Bu cehalet ile beslenen ve cahil kalan halkın sırtından ihtişam içinde yaşanan, sözüm ona seçkinler sınıfı.

 

İnandıkları Allah tarafından birbirine kardeş ilan edilen insanların, birbirini yok etmeye çalıştığı ve birbirini yok etmeyi bir dini vecibe olarak gördüğü İslam Alemi.

 

İnandıkları peygamberleri tarafından, “Acem’in Arab’a, Arab’ın Acem’e bir üstünlüğü yoktur”, ikazıyla uyarılan, üstünlüğün ancak takva, yani Allah’tan korkma , yani onun emirlerine uymada olduğu telkin edilmiş olmasına, birbirinden üstün olduklarına inanarak, hep bir başkasını ezmekle, yükseleceklerine inanan İslam Alemi.

 

Evet, dinin özünde olanları değilde, kendi özlerinde olan sakatlıklara din kılıfı giydirilerek, kendi İslam dinlerini meydana getirmiş, ve her İslam ülkesinde farklı bir İslam’a inanan Müslüman alemi.

 

Dinin emirleri ve yasakları açık seçik ortadayken, o hükümleri kendilerince ve çıkarlarına göre yorumlayarak, dinin özünden uzaklaşarak, adeta kendi nefislerini Rableri, kendi duygularını dinin emirleri, isteklerini dinin farzları, istemediklerinide dinin yasakları haline getiren din adamları. Ve azıcık fazla okumuş ve ağzı laf yapan adamları, din adamı olarak kabul ederek, sakat bir inanışa İslam diyerek, yaşantısını bu sakat anlayışa inanan ve ona göre yaşayan cahil halkların olduğu İslam Alemi.

 

Gözleri doymayan yöneticlerinin, günün Firavunları haline geldiği, ve hükümdarlıklarını devam ettirme adına masumları adeta bir köle gibi kullanan, doymak bilmeyen hırsları ve arzuları adına, binlerce insanı katletmekten ve insanları ölüme yollamaktan çekinmeyen Firavunların, ülkeleri yönettiği İslam Alemi.

 

Putların ve putperestliğin yasakladığı dinlerinin tersine, her biri kendince, kendine bir put yaratmış ve o putlarını memnun etme adına, her türlü sefil işleri yapan Müslümanlar. Bazen bir makamı putlaştırıp ona kulluk eden, bazen parayı kendisine put yapıp, onun için dinini ve değerlerini bile satacak kadar zavallı bir hale düşen Müslümanlar. Kulu olduğu putları adına insan öldüren, insanlara zulmeden Müsmümanlar.

 

Kendileri binlerce odalı saraylarda yaşarken, halkının sefalet içinde olduğu Müslüman yöneticiler.

İnsanların soğuktan öldüğü, çocukların kıyılara adeta bir çöp kıymetinde kıyılara vurduğu, kadınların birer zevk aleti olarak görüldüğü ve bir meta gibi alınıp satıldığı, ikinci bir cahiliye çağının yaşandığı İslam Alemi.

 

Bir tarafta, altın varanklı bardaklarda iftarların yapıldığı bir ihtişamın, bir tarafta susuzluktan dudaklarının yarık yarık olduğu çocukların yaşadığı bir sefelet.

 

Bir tarafta, koca koca sofralarda, yüzlerce çeşit yemeğin israf edildiği ihtişam, bir tarafta günlerce aç gezen ve kuru bir ekmek ile karnını doyurmaya çalışan milyonlarca insanın yaşadığı sefelet.

 

Bir tarafta, mermerlerden ve altın kaplama kapılarla milyarlarca doların harcanarak yapıldığı saraylarda yaşanan ihtişam. Bir tarafta barakalarda yaşayan, koskoca dünyada başını sokacağı bir çadırın peşinde koşan, yıkıntılar içinde, susuz, elektiriksiz , kapısız , penceresiz, çatısız derme çatma mekanlarda hayatlarını devam eden insanların yaşadığı sefalet.

 

Evet, İslam alemi sonuna kadar ihtişamın ve sonuna kadar sefaletin yaşandığı, cahiliye çağına rahmet okutacak cehaletlerin, din diye inanıldığı bir zamanı yaşıyor. Zannetmiyorum, bu zamanda yaşanan cehalet ve sefalet cahiliye döneminde yaşanmış olsun.

 

Ve biz, bu zamanın cahiliye döneminin insanları olarak, o zamanın insanından daha sefil bir durumdayız ne yazık ki. O zamanın insanları, daha İslam’ı bilmez ve peygamber gönderilmemişken, bizler bugün yaptığımız bu sefaletlere ve iğrenç inanışlarımıza İslam’ı kılıf olarak  giydirmişiz ve yaptığımız tüm sefilce eylemlerimize peygamberi referans gösterecek kadar alçalmış insalarız.

 

İnsan olamadan Müslüman olmuşuz.

Kendi nefsimize kulluk yaparken , Allah’a kul olmuşuz.

Kalbimiz nefretle doluyken, sevgiden dem vurmuşuz.

İçimizde , en alçak ve mide bulandırıcı duygular varken, erdemden ve ulvi duyguların dellalı olmuşuz.

Hayatımız çukurların içinde devam ederken, insanlara cenneti anlatmışız.

Peygamberi tanıyamadan, peygamberin hayatıyla insanları uyutmuşuz.

 

Zalim bizden , mazlum bizden.

Öldüren Müslümanım diyor, ölen Müslümanım diyor.

İhtişam içinde hayat süren bizden, sefaleti içide bu ihtişamlı hayatı sürenlere destek veren bizden.

Aç bırakan, evsiz bırakan, en alçakça işleri yapan bizden, aç kalan, evsiz kalan, en alçakça işleri yapanlara destek veren bizden.

Firavunlar bizden, pramitlerinde gönüllü olarak çalışan köleler bizden.

Namussuz biden, namussuzun yaptığı namussuzluğa namus kılıfı giydiren bizden.

 

 

Şimdi herkes kendine sorsun;

Böyle bir yaşantısı olan Müslümanları insanlar sever mi ?

Böyle bir yaşantısı olan Müslümanlara, insanlar güvenirler mi ?

Böyle yaşantısı olan Müslümanlara, insanlar yardım etmek isterler mi ?

Böyle , bile bile kullanılmayı tercih eden Müslümanlara, insanlar uyarıda bulunmak isterler mi ?

 

Zaman ikinci bir cahiliye çağı, hatta ondan da daha karanlık.

Bu çağda gerçek iman sahibi olmak, gerçekten kor gibi bir ateşi elde tutmak.

Bu çağda, bunca uyutulmuş insanlara bişey anlatmak, adeta iğneyle kuyu kazmak.

Bu çağda, bunca gözü dönmüş zalimlerle mücadele etmek, ateşten gömleği giymek.

Bu çağda, bunca tahrip edilmiş dini yeniden tamir etmek ve insanları yeniden Allah ulaştırmak, gerçekten çok büyük ve ağır bir yük.

Bu çağda, insan olmak  çok çetin bir iş.

 

Ama ümitsiz değilim.

Ve de güçsüz değilim.

“Ol ! ” dediğinde herşeyin olduğu bir Allah’ım var.

Dünyaları verseler, tek bir hakikatini satmayacağım imanım var.

Ve bu yolda yürürken, yanımda binlerce kardeşim  var.

Ve hala insanlık ölmemiş dedirten binlerce dostum var.

Ve bir gün insanların, yeniden İNSAN olacaklarına dair hayallerim var.

 

Allah bu yolda sabit kadem kılsın.

Allah bizimle.

O varsa gerisi hikaye.