Adıyaman’dayız. Kentte bariz bir IŞİD korkusu var. Öyle ki, korku ete kemiğe bürünmüş durumda. Eskiden gece yarılarına kadar cıvıl cıvıl olan kentin sokaklarında, şimdilerde saat 20.00’yi vurdu mu el ayak çekiliyor.
Çünkü herkes IŞİD’in Adıyaman’da rahatlıkla eylem gerçekleştirebileceğini ve bunu hiçbir gücün engellemeyeceğini biliyor. Kentte IŞİD’i iyi bilenlerden biri Adıyaman Barosu avukatlarından Celal Dikme. Dikme’nin Gaziantep ile Adıyaman arasında suyoluna dönüşen “cihat hattı”na dair anlattığı detaylar, oldukça çarpıcı.
BAZI CAMİLERİ IŞİD ZABDETTİ
Sözlerine Gaziantep’te belediyeye yakın bazı camilerden Arapça hutbe okutulduğunu söyleyerek başlıyor, bu camilerin IŞİD tarafından adeta zapt edildiğini söylüyor. Dikme’nin bir Cuma namazında bizzat şahit olduğu tanıklığı ve bir polisin “Avukat bey bu işin peşine düşmeyin, başınız derde girer” uyarısını yazının en başına not ederek başlayalım aktarımlarına.
IŞİD ARACILARI PARA BASIYOR!
Gaziantep önemli, çünkü son aylarda adı IŞİD ile en çok anılan kent olan Adıyaman’ın bu kadar öne çıkmasının en önemli nedeni Gaziantep’te kurulan ağ. Avukat Dikme, IŞİD’e adam kazandırmak için Gaziantep’te kurulan bir ‘aracı’ örgütlenmesinden bahsediyor ve Adıyaman’ın bu anlamda insan mezatına dönüştüğünü söylüyor.
Anlattığına göre, aracılar IŞİD’e ne kadar çok adam götürürse o kadar çok para kazanıyor. Sözlerini şöyle sürdürüyor Dikme: “Duyumlarımıza göre birkaç hafta önce Adıyaman’a adam devşirmek üzere gelen biri üzerinde 60 bin TL nakit parayla yakalandı. Ancak söz konusu kişi arananlar listesinde olmadığı için Emniyet tarafından serbest bırakıldı.”
KAFELERDE PARAYLA KANDIRIYORLAR
Avukat Dikme’nin tespitlerine göre; IŞİD ‘aracı’sı şahıslar özellikle maddi durumu iyi olmayan, dağılmış aile çocuklarını uzun bir istihbarat çalışmasından sonra saptıyor. Çoğu işsiz-güçsüz olan bu gençlerin avlanma yeri ise, genellikle Adıyaman’ın kafeleri. Kafelerde gençlerle ilişkiye geçen aracılar, onların dikkatini cazip maddi yardım teklifleriyle çekiyor. Her bir gence başlangıçta 5 bin TL veren IŞİD aracıları, Suriye’ye geçmeye ikna ettiklerine ise aylık 1000-1500 dolarlık maaşlar öneriyorlar.”
ARACILAR IŞİDCİ GÖRÜNÜMLÜ DEĞİL!
Gaziantep’te bir ‘IŞİD rantı’ oluştuğunu öne süren Dikme, özellikle Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelip IŞİD’e katılanların sınırı geçmek için 5 ila 20 bin dolar arasında paralar ödediğini ve bu rantın IŞİD’e göz yumulmasında önemli bir etken olduğunu vurguluyor. Dikme, “Bu ağ çok geniş ve içinde herkes olabilir” diyor.
IŞİD’e adam kazandıran aracıların dış görünüşleriyle hiçbir şekilde dikkat çekmediği de Avukat Dikme’nin saptadığı bir başka ayrıntı. Şunları söylüyor Dikme: “Örgütlenme çalışmasını yapan kişiler görünüşte sizin-benim gibi insanlar. Yani Suriye’den aşina olduğumuz IŞİD’çiler gibi değiller, dış görünüşleri gayet modern.”
KALE MAHALLESİ VE FIRINCI ESNAFI
Verilere ve tanık anlatımlarına göre Adıyaman’dan IŞİD’e katılan 180 kişi var. Daha çok Adıyaman Kale Mahallesi’nde örgütlenme çalışmaları yapan örgüt, özellikle fırıncı esnafı içinde örgütleniyor. Daha önce Dokumacılar grubundan birinin fırıncı olması, bu örgütlenme zeminini kolayca sunuyor.
Avukat Dikme’nin aktarımlarına göre Kale Mahallesi’nde üç-dört fırın doğrudan IŞİD örgütlenmesinin içinde. Ankara Katliamı’na kadar kafeleri örgütlenme zemini olarak kullanan örgüt, katliamdan sonra yeraltına çekildi ve el altından örgütleniyor. Dikme bu durumu “Sanki kendilerine bir emir geldi ve görünmez oldular. Şu anda yanımıza bir IŞİD’çi otursa fark etmeyiz, anlamayız. O kadar iyi sızabiliyorlar” diye anlatıyor.
Peki IŞİD insanları örgütlerken hangi yöntemleri kullanıyor? Dikme bu sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor: “Seçtikleri insanlar dini bilgileri az ve paraya ihtiyacı olan insanlar. Dini bilgisi olan bir insanı IŞİD argümanlarıyla kandırmanız çok kolay olmaz. Ama dini bilgisi yoksa ya da siyasallaşmış dinden bilgi edinmişse yani gerçek dinden uzaksa onları kandırmak kolaydır. Burada da yapılan bu.”
CERABLUS’TA ADIYAMAN TABURU
Ailevi sorunu olan, dağılmış aile mensubu ya da ailesi tarafından çok sahiplenilmeyen bu gençlerin ve çocukların bilinçli olarak seçildiğini kaydeden Avukat Celal Dikme şu anda Cerablus’ta sadece Adıyamanlılardan oluşan bir taburun olduğunu söyledi. Dikme, “Bu insanlar en az 1-2 yıllık çalışmanın sonucunda bulundu, kandırıldı ve Suriye’ye götürüldü.
Aracı dediğimiz kişiler, devşirdikleri insanları çok rahat bir şekilde Suriye’ye götürüyor. Ve belli aralıklarla da geri getirebiliyor, o olanaklara sahipler. Örneğin Suriye’de yakalanan Dokumacılar grubundan biri orada Adıyamanlılardan müteşekkil bir taburun olduğunu ve bu taburun sadece canlı bomba eğitimi aldığını anlattı. Ki bu kişi hala YPG’nin elinde esirdir” dedi.
SOKAKTAKİ TİNERCİLER KAYBOLDU!
Adıyaman-Gaziantep IŞİD hattına dair bir başka ayrıntı da, kent sokaklarında dikkat çekecek kadar azalan, hatta neredeyse hiç görülmeyen tinerci ve baliciler. Bu insanların da önemli bir kısmının IŞİD tarafından para ile kandırılarak Suriye’ye götürüldüğü söyleniyor. Avukat Dikme bu detaya ilişkin ise şunları söylüyor: “Daha önce Adıyaman’ın her yerinde tinercilerle, balicilerle karşılaşmak mümkündü. Bunlar belli yerlerde konaklardı, örneğin Adıyaman Kalesi etrafında çok görülürlerdi, insanları rahatsız ederlerdi. Ama şu anda hiçbirinden iz yok. Onların da Suriye’ye götürülmüş olma ihtimali var.”
CANLI BOMBA KÖYÜNDE YAŞIYOR
Avukat Celal Dikme’nin Emniyet’in açıkladığı iki canlı bomba listesine dair de önemli tespitleri var. Dikme, Emniyet’in bu listelerini iş yapmış görünmek için açıkladığını söylüyor. Bunun en önemli nedeni de Ağustos ayında açıklanan listede yer alan canlı bombacıların çoğu ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış olması.
Bu canlı bombalardan, daha önce akıl hastası olduğu öne sürülen Yakup Aktulum, şu anda Adıyaman’ın Samsat ilçesine bağlı Bağarası köyünde yaşıyor. Hatırlatalım; Yakup Aktulum, Adıyaman Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınan ifadesinde ilk kez 2013 yılında İHH yardımıyla Suriye’ye geçtiğini anlatmıştı.
Suriye’den önce uzun süre IŞİD’in örgütlendiği yer olan İslam Çay Ocağı’na devam ettiğini anlatan Aktulum; IŞİD saflarında ölen Samsatlı Ferhat Avcı’nın da yakın arkadaşı. Ki kendisi de ifadesinde bunu doğruluyor. Dört kez Suriye’ye kimlik sorulmadan geçtiğini bizzat anlatan Avcı savcının ifadesine göre “üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğine dair kuvvetli şüphenin varlığı”na rağmen adli kontrolle serbest bırakıldı.
“SURİYE’YE İHH TIRLARIYLA GEÇTİM”
Peki, canlı bomba olduğu Emniyet tarafından açıklanan Yakup Aktulum şimdi ne yapıyor? Bunu da Avukat Celal Dikme’den dinleyelim: “16 kişilik canlı bomba listesinde adı bulunan Yakup Aktulum, şu anda Adıyaman’ın Samsat ilçesindeki köyünde. Biz ailesi, vesilesine ulaştık, hatta ifadesi alındı. İfadesinde vahim iddialar var. Aktulum, İslam Çayevi’ne gittiğini, Suriye’ye giden çoğu insanı orada tanıdığını beyan ediyor. Suriye’ye de İHH’nın araçlarıyla gittiğini anlatıyor. Adıyamanlı olup Suriye tarafında ölen insanların olduğunu, birçoğunun orada gömüldüğünü, sadece Gergerli bir ailenin cenazesini Adıyaman’a getirip sessizce gömdüğünü söylüyor.”
“EVİNDE BOMBA ÜRETMEYE ÇALIŞIYOR”
“Akli melekeleri yerinde olmadığı söylenen Aktulum’un bütün beyanları son derece düzgün ve tutarlı. İfadesinde net tarih ve yerlerden bahsediyor. Fakat ne hikmetse, örgüt üyesi olduğuna dair kuvvetli şüpheye rağmen serbest bırakılıyor. Şimdi ise köylülerinin şikâyetiyle öğrendik ki, evinde mazot ve gübreyi belli kalıplara döküp bomba denemeleri yapıyor.
Gece yarıları ise ürettiği bombaları patlatıyor. Komşuları geceleri evden demir, çekiç seslerinin geldiğini, hiç uyuyamadıklarını söylüyor. Bütün köy de buna şahit. Hatta bir seferinde komşusu jandarmaya şikâyet etmiş, ama elindeki mühimmatı gizlediği için jandarma aramada bir şey bulamamış. Sonra mühimmat üretimine devam etmiş.”
BABASI OĞLUNDAN KORKUP İSTANBUL’A GİTTİ
“Üstelik Yakup Aktulumlu adlı canlı bomba geçtiğimiz günlerde köydeki HDP sandık görevlisini, 1 Kasım’da köyünden HDP’ye oy çıkarsa elleriyle öldüreceğini söyleyerek tehdit ediyor. Birkaç gün önce köye HDP seçim çalışmaları için gidilecekti ama bu tehditler nedeniyle ertelendi. Aktulum, akıl sağlığını kaybetti diye tahliye edilip Adana’da hastaneye gönderilmişti ama iki gün kalıp geri geldiğini öğrendik.
Demek ki yatılı tedavi gerektirecek kalıcı bir rahatsızlığı yok. Biz Aktulum’un babasıyla da konuştuk. Babası öz oğlundan çekindiği için Adıyaman’ı terk etmiş, oğlunun kendisine zarar vermesinden korktuğu için şu anda İstanbul’da yaşıyor. O da sitemkâr bir şekilde başvurmadığı yer kalmadığını ama kimsenin önlem almadığını söylüyor.”
ADIYAMAN’DA AÇILAN TEK DAVA BİR ANNENİN İHBARIYLA AÇILDI
İşin hukuki boyutu ise Adıyaman’da IŞİD’e göz yumulduğunun bir başka kanıtı. Çünkü şu anda Adıyaman mahkemelerinde IŞİD aleyhine açılan sadece bir dava var. O da bir annenin, oğlunu ihbarıyla açılan dava. Davanın sanığı Salih Küçüktaş, bir IŞİD’çi. Suruç Katliamı’ndan sonra annesi oğlunun Adıyaman’da bir eylem gerçekleştireceği kanaatine vardığı için, oğlunu Emniyet’e ihbar ediyor.
Sonrasını Avukat Celal Dikme’den dinleyelim: “Salih Küçüktaş, şu anda Adıyaman Kapalı Cezaevi’nde tutuklu ve sorgu dosya numarası 2015/2. Komşularından edindiğimiz bilgi, söz konusu kişinin evinin önünde bir sırt çantasıyla yakalandığı ve sırt çantasında bomba ve silah gibi mühimmatlar olduğu şeklinde. Ancak sorgu dosyasında bu mühimmattan hiç bahsedilmiyor. Küçüktaş daha önce El Nusra’dan gözaltına alınıp serbest bırakılmış, şu anda Adıyaman’da IŞİD’den tutuklu tek kişi.”
IŞİD İÇİN ÇİFTE HUKUK STANDARDI
Av. Dikme, hukukun IŞİD konusunda çifte standartlı işlediğine ve adeta göz yumulduğuna vurgu yapıyor: “Tayyip Erdoğan PKK neyse IŞİD de odur demişti, değil mi? Hatta daha sonra HDP’yi de işin içine kattı. Peki, o zamandan sonra neler oldu birlikte bakalım.
‘ndan sonra burada HDP yönetimi bir protesto yürüyüşü kararı almıştı, bu gösteriye müdahale edildi, 45 kişi gözaltına alındı. O hafta IŞİD’e de bir operasyon yapıldı. Ancak IŞİD’li diye gözaltına alınanların tamamı serbest bırakılırken, katliamı protesto eden HDP’lilerin 15’i tutuklandı. Tutuklananların önemli bir kısmı da, HDP’de aktif olarak çalışan ve partinin seçim çalışmasında önemli görevler üstlenen kişilerdi.”
Avukat Dikme, Emniyet’in Ağustos’ta açıkladığı canlı bombaların neredeyse tamamının ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldığını tekrarlıyor ve Ankara’daki patlamadan sonra Emniyet’in bir liste daha güncellediğini hatırlatarak şu çarpıcı bilgiyi veriyor: “21 yeni canlı bombadan bahsedildi ama Ankara patlamasından sonra Adıyaman’da gözaltına alınan bir IŞİD’çi yok. Tam tersine Ankara patlamasından sonra HDP’den birkaç kişi daha tutuklandı.
Şu anda tutuklu HDP’lilerin iddianamesi hazırlanmış durumda ama Salih Küçüktaş’ın daha iddianamesi bile yok. Geçen yıl yaşanan Kobane olaylarından sonra Adıyaman’da HDP ve DBP’den tutuklananların sayısı 70’i geçti. IŞİD Suruç ve Ankara’da 134 kişiyi katletti, kimse tutuklanmadı ceza almadı. Ama burada PYD lehine slogan atanlar dahi ceza aldı. Halbuki PYD Türkiye sınırları içinde faaliyet yürütmemiştir, Türkiye’de hiçbir suç işlememiştir, Türkiye’de hiçbir can almamıştır, Türkiye için hiçbir tehlike teşkil etmemiştir.”
TELEFON GÖRÜŞMELERİ BİLE ARAŞTIRILMADI
IŞİD’in canlı bombası diye sorgulanıp serbest bırakılanların hiçbir ilişkisinin Emniyet ve İstihbarat tarafından kovuşturulmadığını öne süren Celal Dikme, bu iddiasını ise şu gerekçelere dayandırıyor: “Suruç’taki patlamadan sonra gerçekten bir soruşturma açılsaydı, pek çok olayın önüne geçilebilirdi.
Çünkü bu gençler 23-24 yaşında, daha önce hiçbir örgütte görev almamışlar, hiçbir eğitim almamışlar. Bu gençlerin tek başlarına hiç görmedikleri Ankara’da, hiç gitmedikleri Diyarbakır’da eylem gerçekleştirmeleri mümkün değil. Bunlarla birlikte çalışan insanlar var. Örneğin IŞİD’den gözaltına alınan insanların telefondaki görüntüleri alıp inceleniyor ama kiminle konuştukları araştırılmıyor.
Şahıslar ifadelerinde ne zaman, nerede olduklarını anlatıyorlar, şu kadar zaman önce Suriye’ye gittiklerini söylüyorlar. Devlet bu insanların sadece telefon kayıtlarından bile kimlerle görüştüğünü ortaya çıkaramaz mı, elbette çıkarabilir. Bırakın Emniyet ya da MİT mensubu olmayı, siz bir gazeteci olarak bile ortaya çıkarabilirsiniz.”
TARİKAT ÖNDERLERİNE SAYGIYI ÖRNEK ALIYOR
Adıyaman’ın neden IŞİD’in insan kaynağı olmaya bu kadar yatkın olduğu ise merak ettiğimiz bir başka konu. Avukat Dikme’ye göre bunun iki önemli nedeni var: Dinsel ve ekonomik… Dikme, “Adıyaman’ın evveliyatında da, şu anda tarikatlar hep etkin oldu. Tarikatların doğrudan IŞİD’le bir ilişkisi yok ama dinsel cemaatlerin toplumda bir saygınlığı, ‘tarikat şeyhi yalan söylemez, tarikat elçileri doğru insanlardır’ gibi bir algı var. Bu böyle bilindiği için IŞİD de aynı yöntemi deniyor. Yani kanaat önderlerine duyulan saygı ve güveni kullanıyor.”
IŞİD MENZİL’İ TEHDİT ETTİ, TÜRBEYİ YIKMALARINI İSTEDİ
Av. Dikme, Adıyaman’ın en önemli tarikatı olan Menzil’in şu anda IŞİD’in hedefinde olduğunu ve örgüt tarafından tehdit edildiğini de paylaşıyor. Dikme’nin verdiği bilgiye göre IŞİD, bir süre önce mektupla, geçtiğimiz günlerde de bizzat gelerek Menzil Tarikatı üyelerini tehdit etmiş ve tarikat önderlerine ait türbeleri yıkmalarını istemiş.
Örgütün Adıyaman’da taban bulmasının en önemli diğer nedeni ise, Atatürk Barajı’yla değişen demografik yapı. Türkiye’nin ‘ırgat şehri’ olarak bilinen Adıyaman verimli topraklarına rağmen, tarım politikaları nedeniyle işsizliğe mahkûm olmuş durumda gençler.
Avukat Dikme, şunları söylüyor: “Adıyaman’da yapılan barajlardan dolayı verimli araziler sular altında kaldı. Tarım politikaları nedeniyle işsiz-güçsüz kalan köylüler de şehre göç etti. Yaklaşık 10 yıldır Adıyaman’da açılan bir fabrika yok. Tam tersine bütün fabrikalar kapatılıyor. Adıyaman teşvik bölgesinden çıkarıldığı için, büyük şirketler yakın illere işletmeler kurmaya başladılar. Dolayısıyla SANKO gibi binlerce insanı çalıştıran fabrikalar kapandı., işsizlik had safhaya ulaştı. IŞİD bu ortamdan iyi istifade etti.”
“SURİYE’DE BİTSELER BİLE ADIYAMAN’DAN ÇEKİLMEZLER”
Adıyaman’da fısıltı gazetesinde dolaşan bir diğer iddia ise, kentteki IŞİD kampları. Avukat Celal Dikme buna ilişkin de şunları söylüyor: “Bize Gerger ile Çelikhan arasındaki dağ köylerinde eğitim kamplarının olduğu, piknik gibi toplantılar yapıldığı söylendi. Çevre köylerden görüntü almak istedik ama kimse görüntü vermedi. Bizzat görenler var, ama kimse başını derde sokmak istemiyor. Zaten bunların eğitim almadan sınırı geçmeleri, o kadar rahat hareket etmeleri mümkün değil.”
IŞİD’e katılımların sürdüğünü, bunu önlemenin en kolay yolunun ise, devletin en azından ailelerin ihbarlarını dikkate alması olduğunu vurgulayan Dikme, “Devlet isterse IŞİD’e katılımları engeller. Öyle bir örgütlenmeden bahsediyoruz ki; bir-iki operasyonla bitecek türden değil. AKP gitse bile, IŞİD kolay kolay Adıyaman’dan çekilmez.
Suriye’deki IŞİD ortadan kaldırılsa bile, buradakiler gidip teslim olmaz. Bunlar zevk ü sefaya alıştılar, bomba yapmayı öğrendiler, silah kullanmayı öğrendiler. Kolaylıkla eski hayatlarına dönmeyecekler. Şu unutulmamalı; IŞİD bir süre sonra sadece HDP’ye zarar vermekle yetinmeyecek, para muslukları kesilince çeteleşecekler ve halkın her kesimini hedef alacaklar” diyor.
NOKTA HABER |
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...