“Bu konuda Türk Ceza Kanunu’nda Türk Ticaret Kanunu’nda onlarca yüzlerce madde var. Buradaki bu atılı suçları engelleyecek ağır cezalara bağlayacak ve Zaman gazetesinin sahibi olan şirket Feza gazetecilik galiba bu şirketin başına bir kayyum atanmasına gerek kalmaksızın bugün ulaştırdığı sonuçlara ulaştıracak savcıları pek çok madde ve silah varken madde ve silahların hiçbirini kullanmayıp en kestirme yoldan en son çıkan kanun sayesinde ele geçirilen bir yetki ile o şirketin başına adam koymak.. Halbuki bu en sonunda yargılama aşamasında mahkeme aşamasında gündeme gelebilir birşey iken daha ortada iddianame yok, yargılama yokken savcının bir ek tedbir kararı olarak bir şirketin yönetimi el koyması gerçekten Türkiye’yi ciddi belaya sokacak bir şey.
“DAVALARIN HEPSİNİ KAZANACAKLAR”
Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne başvuruları olacaktır bu konuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvurular olacaktır.Ve eminim ki hepsini kazanacaklar.
Yarın öbür gün bize burada bunu tartıştıracaksınız. Ben şimdiden söylüyorum bunların hepsi Anayasa Mahkemesi’nden yada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dönecek şeyler.
“KAYYUM ÇİRKİNLİĞİ”
Halbuki savcı bugün aldığı tedbirin çok daha ağırlarına yol açacak şeyleri elindeki kanun maddesi ile ulaşabilirdi. Aslında savcının elinde onlarca silahlar var, mali polisin çok iyi bildiği bir sürü şey var. Hiçbiri bu kayyum çirkinliğini, o gazete önünde yaşanmak zorunda olan tuhaf olaylara falan hiç birine sebep olmaksızın yapılabilir onlarca şey varken savcının elinde en kestirme yoldan gitmek bence çok yazık oldu.
“BÖYLE BİR ÜLKEYE YATIRIM YAPILIR MI?”
Bu Türkiye’ye zarar veriyor. Türkiye’nin algısına zarar veriyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı sürekli yurtdışında ‘ya gelin Türkiye’ye yatırım yapın’ diyor. Yaparlar mı yatırım? Şirketlerini alıveriyorlar bir adamın. Bir de neye dayanarak alındığı da belli değil. Yapılır mı böyle bir ülkeye yatırım?
Hadi basın özgürlüğünü falan bir kenara bıraktım mülkiyet hakkı o kadar temel temel temel bir hakki bu hakkın üstüne zerre düştüğü anda uçuşur gider insanlar yani.”
Biz neyi savunuyoruz: Kayyımlı veya kayyımsız basın özgürlüğünü savunuyoruz. Oysa İsmet Berkan muhalif medyayı susturacaksanız kayyım atamadan susturun, böyle çirkin görünüyor diyor. Cemaat medyası bu rezaleti göremiyor mu ki bu haberin üstüne atlıyor? Böryle rezalet olur mu?
Emre Uslu
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...