Ertuğrul Özkök Türk basın tarihine damga vurmuş bir gazetecidir. Hayır, cesareti be muhteşem haberleriyle değil, dengeleri gözetip devrine göre hareket etme becerisi ile yaptı bunu. Özkök Barlas gibi her devrin yalakası olmadı belki ama asla devrin güçlüleriyle çatışmaya girmedi. Bazan sipere yattı, yıllarca kafasını çıkarmadı, basan sürünerek yaşadı ama hiç bir zaman öldürücü bir yara almamayı başardı. Hürriyet’i 20 yıl yönetmesinin arkasındaki en büyük sır şuydu; devrin güçlüleriyle çatışmamak.

Türk siyasetinde devrin değişip değişmediğini anlamak için Ertuğrul Özkök iyi bir barometredir. Eğer Özkök birileri ile çatışmaya cesaret etmişse bilin ki onlar gidicidir. Özkök bugünkü yazısında işte bunun işaretini veriyor.

Ertuğrul Özkök son yıllarda hiç bu kadar cesaretli bir yazı yazmamıştı. Özkök’ü bu kadar cesaretlendiren şey devrin değişmesi rüzgarın dönmesidir. Özkök’ün bir gladyatör gibi meydan okuyan yazısını okuyun bize hak vereceksiniz:

Saatçi, kutucu, çikolatacı titre
-17 Aralık’ın malum şahısları…
-Saatlerden saat beğenemeyen arkadaş.
-Cepleri tıka basa dolu takım elbiselere düşkün kardeşim.
-Gece yarıları eve gönderilen çikolata kutularının altına yeşilden halılar dizdiren birader.
-Ayakkabı kutularındaki Manolo Blahnik’leri çıkarıp eşine verdikten sonra içini tıka basa yeşil banknotlar dolduran müdür.
-Ve hepsinin arkasındaki eski sakallı yeni sakalsız, eski kilolu yeni fit arkadaş…
Yani sen… Kırmızı plakalı VIP zevatın hayırsever vasisi…

* * *

Türkiye’de şimdilik yırttınız, ama bilin ki kâbus bitmedi…
Asıl kâbus şimdi başlıyor…
Belki duymadınız, bugün baykuşluk yapıp kötü haberi ben vereyim.
İran’daki biraderiniz Babek Zencani’nin hakkında 200 bin sayfalık iddianame tamamlandı.
Davası yakında başlıyor…

* * *

Üstelik, dava öyle bir hâkime verildi ki, adam yedi bela…
Yani diyeceğim, Zencani büyük bir ihtimalle konuşacak..
O, orada konuştukça, buradakilerin dili tutulacak…
Belki tepelerde bazılarının da canı sıkılacak…
Dosya burada kapandı, ama orada ağzına kadar açıldı…

* * *

Kötü haberi ben verdim, iyisini de ben vereyim.
Dosya çok kabarık, okunması falan vakit alır..
Yargılama süreci en az iki-üç ay sonra başlayacak..
Yani arkadaş, yazın tadını çıkar…

Bu 6 bin kişilik trol sürüsünün maaşını kim ve nereden ödüyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ahmet Hakan’a veridiği mülakatta açıkladı:
“AKP emrinde 6 bin kişilik bir trol kadrosu” çalışıyormuş.
Bu rakam daha önce de ortaya atıldı ve yalanlayan çıkmadı.
O zaman vatandaş olarak merak ediyorum:
-BİR: Her gün bu ülkenin insanlarına iftira atan, hakaret eden, tehdit eden bu 6 bin kişilik sürünün maaşını kim, nereden ödüyor…
Her birine ayda 500 lira verseniz, ayda 3 milyon lira eder. Bu para nereden geliyor?
Devletin mi partinin mi kasasından…
-İKİ: Bu ülkenin Genelkurmay başkanı, hiç kullandırtmadığı, hatta bazılarını kapattığı, kanunla kurulmuş internet siteleri nedeniyle hapse atıldı.
Peki her gün haysiyet cellatlığı yapan bu iftira ve hakaret sürüsüne nasıl izin veriliyor…
Yani asker yapınca kötü, sivil yapınca iyi mi oluyor.
İLGİLİSİNE NOT: “Trol”, Saray’ı en küçük eleştirilere karşı korumak ve eleştiriyi yapanları her türlü hakaret, iftira ve tehditle sindirmek, korkutmak ve itibarsızlaştırmak üzere kiralanmış, paralı, kadrolu Twitter, internet, SMS ve WhatsApp çetelerine verilen isimdir.

Allah aşkına ‘Reis’in yanında kalan şu pespaye kadroya bakın

SON zamanlarda büyük ilgiyle okuduğum yazarların başında Cengiz Çandar geliyor. Suriye ve Yunanistan yazıları harika…
Bilgi, bakış açısı, yorum zekâsı ve renkleri…
Bir zamanlar Erdoğan’ı destekliyordu…
Artık karşısında…
Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu, Murat Belge, Ahmet İnsel, Fehmi Koru, Şahin Alpay…
Artık onlar da uzaklaştı…
Bir Erdoğan’la arasına mesafe koyan bu aydınların entelektüel bagajlarına, geçmiş mücadelelerine, duruşlarına bakın, bir de Saray Yakup Cemil’lerinin pespayeliğine… Adlarını ağzıma almak bile içimden gelmiyor.
Epey görmüş geçirmiş biri olarak söyleyeyim…
Saray’da kalan bu adamlarla kurulsa kurulsa bir “Reis”lik sistemi kurulabilir…
Demokratik bir başkanlık sistemi değil…
Ki milli irade onu da reddetti…