23 Temmuz günü evinde kötü muamele ile gözaltına alınan Gökhan Açıkkollu 5 Ağustos tarihinde, gözaltına alındıktan 13 gün sonra polis nezaretinde İŞKENCEYLE hayatını kaybetti. Bu süre zarfında dosyada gizlilik olduğu nedeniyle kendisine ve baro tarafından atanan avukatına ne ile suçlandığı söylenmedi.
Açıkkollu’nun kendisi ve eşi polise şeker hastası olduğunu söylemesine, hatta gözaltına alındığı esnasında kriz geçirmesine rağmen bu konuda hassasiyet gösterilmediği belirtildi. İlaçları gözaltına alındıktan 6 gün sonra kendisine ulaştırılabilen Açıkkollu’nun baro tarafından atanan avukatının korku nedeniyle ailesiyle görüşmekten çekindiği, kendisine sorulan soruları geçiştirdiği, işkence ve kötü muameleye karşı müvekkilini koru(ya)madığı aile tarafından ifade ediliyor. Açıkkollu’nun kırılmaz cam olan gözlüğü kırıldığı, kollarında morluklar olduğu görüldü.
Ölümle neticelenen olaylar şöyle gelişti:
Ev Araması
Daha önce bir dershanede görev yapan Gökhan Açıkkollu’nun evinin de içinde bulunduğu siteye 23 Temmuz 2016 saat 22.30 sıralarında İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde çalışan polisler gelerek evini gözetlemeye başladılar. TEM polisleri saat 23.30 sıralarında site yöneticisi bayana ulaşarak eve gelerek ev araması esnasında yanlarında bulunmasını söylediler. Yönetici bayan eşiyle birlikte gelerek aramada yer aldı.
Arama esnasında eve ayakkabıları ile giren polisler içtikleri sigaraların izmaritleri ve küllerini evin içine döktüler. TEM polisleri Gökhan Açıkkollu’yu arkadan kelepçeleyip yüzüstü yatırırken yüzlerinde maske olan polisler daha o anda Açıkkollu’yu sorgulamaya başladılar. Açıkkollu’ya “Dershanede çalıştın mı, abilik yaptın mı, şu isimleri tanıyor musun” şeklinde sorular sorulurken cevap veremediği sorular karşısında azarladılar. Bu esnada zaten şeker hastası olan Açıkkollu yaşadıkları nedeniyle krize girerken polisler ağzına şeker vermeye çalıştı ancak site yöneticisi bayanın müdahalesi ile insülin yapıldı.
Arama esnasında üstünde civciv şeklinde örgü modeli bulunan bir kağıt bulmuşlar. Bu kağıttan şüphelenen polisler kağıdın sahibini sorduklarında Açıkkollu eşinin veya çocuğunun olabileceğini söyledi. Bunun üzerine eşinin nerede olduğu, onu da alacaklarını söyleyerek Açıkkollu’ya baskı kurdular. Site yöneticisi bayan bu kötü muameleye sık sık müdahale etmesine rağmen ona da çıkıştılar. Arama esnasında fenalaşan site yöneticisi bayan çıkmak istediğini, kendisinin Alevi olduğunu, bu tür konulardan uzak olduğunu söyleyerek ayrılmak isterken polisler işleri bitene kadar çıkamayacağını söyleyip “Birde Aleviymişsin. Bunlara fırsat verilse ilk senin kafana sıkarlar. Bunların yetiştirdiği öğrenciler şimdi bize ve devletimize kurşun sıkıyor” dediler.
Polisler aramanın sona ermesi ardından Açıkkollu’nun kıyafetlerini değiştirirken ilaç ve yedek kıyafet almasına izin vermeden gözaltına aldılar.
Ev arama esnasında TEM polisleri tarafından tüm binanın duyacağı şekilde gürültü yapıldı. “Kağıt getirin, kelepçe getirin” şeklinde bağırmalar üzerine tüm site sakinleri balkonlarına çıkıp ev araması ve gözaltını izledi. Açıkkollu’nun eşini 24 Temmuz sabahı Terörle Mücadele polisi arayarak eşinin gözaltına alındığını bildirdi. Memleketi Konya’da bulunan eşi evine geldiğinde her tarafın tarumar olduğunu gördü. Site yöneticisi bayan ile görüştüğünde “Sizi çok tanımıyorum. Kendi halinizde kimseye zararı olmayan, aidatlarını zamanında ödeyen insanlar olarak biliyorum. Komşular da sizden iyi bahsettiler. Evde de bir şey bulamadılar zaten” diyerek olan biteni anlattı.
Aramada polis Gökhan Açıkkollu’nun pasaportunu, bir banka dekontu, bir flash disk, hatıra olarak saklanan bir nişan fotosu ve çocuklarına ait SD kart alındı..
Gözaltı
Eşi devam eden günlerde kendisini arayan numarayı arayarak bilgi almaya çalışmış. Kanuni zorunluluğa rağmen önce bilgi verilmezken Israrla araması ve şeker hastası olduğunu belirtmesi üzerine “burada bakılır, sıkıntı olmaz” şeklinde geçiştirilecek cevaplar verildi.
Gökhan Açıkkollu’nun eşi daha sonra İstanbul barosunu arayarak izlemesi gereken yol ve yöntemlerle ilgili görüş sorar. Ancak barodan OHAL nedeniyle kendisinin ve eşinin avukat talebinde bulunamayacağı, savcılık talep ederse avukat gönderebileceklerini söylerler. İstanbul barosu da bu konuda üzerine düşeni yerine getirmedi.
TEM polisine devam eden aramalar sonrasında Hamza isimli bir polis memuru ile görüşen Açıkkollu’nun eşi ilaç ve kıyafet getirebileceklerini öğrenir. 29 Temmuz günü Özgür isimli memura bunları teslim ederler. O esnada avukat talep edildiğini ancak henüz atama yapılmadığını öğrenen kadın eşinin şeker hastası olmasına rağmen 6 gün ilaçsız işkence koşullarında kaldığını görür.
Aynı gün akşam saatlerinde Açıkkollu’yu savunacak avukatın ismini ve numarasını öğrenen kadına Avukat, Açıkkollu’nun yanısıra 3 müvekkili daha olduğunu, saat 23.00 gibi arayabileceğini, görüşmüş olursa bilgi vereceğini Whatsapp’tan yazar. Açıkkollu’nun eşi 23.30 sıralarında aradığında ise cevap vermezken bir süre sonra ise yine Whatsapp’tan görüşemediğini yazar.
30 Temmuz saat 15.10 sıralarında avukat, Gökhan Açıkkollu ile görüştüğü şeklinde eşine mesaj atar. Açıkkollu’nun eşinin araması ardından “Acele işim var diyerek” telefonla görüşmek istemezken ısrar üzerine dosyada gizlilik kararı olduğu için suçlamaları öğrenemediğini, kendisiyle görüştüğünde rahatladığını, gözlük camının kırıldığını yedeği varsa getirilebileceğini, ilaçları verdiklerini ancak kıyafetleri vermediklerini söyler. Açıkkollu’nun eşi gözlük camının kırılmaz olduğunu, kırıldıysa darp edilmiş olabileceğini söylemesi üzerine avukat bir süre duraksayarak ‘darp yok’ şeklinde cevap verir.
Gökhan Açıkkollu’nun eşi TEM Şube Müdürlüğü’nü arayarak gözlüğün kırıldığını teyit ederken Açıkkollu’nun kayınbiraderi yedek gözlük ve yeni yedek kıyafetlerle Şube Müdürlüğü’ne gider, oradaki polisler Gökhan Açıkkollu’nun doktor kontrolünde olduğunu söyleyip bekletirler. 15-20 dk sonra 15-20 kişilik bir grubu getirdiklerinde ise Üzerinde bir hafta önce gözaltına alındığında giydiği kıyafetler olduğu halde Açıkkollu bu grubun içerisinde görünür. Açıkkollu’nun kayınbiraderine eski çamaşır ve kırık gözlüğü geri vermezler.
Açıkkollu’nun eşinin başka bir yerden öğrendiğine göre Açıkkollu gözaltındayken bir kez şeker krizi tutar. Bunun üzerine acilen hastaneye sevk edilip 3-4 saat kontrolde tutulur.. Bu durumu baronun atadığı avukata iletmelerine rağmen telefonda konuşmak istemeyen avukat soracaklarını yazmalarını ister, ancak yazılanlara da çoğu zaman cevap vermez..
5 Ağustos sabah saat 04.30’da Gökhan Açıkkollu tekrar rahatsızlanırken bu sefer hastaneye götürülmez. 05.30 gibi yanında kalanlar Açıkkollu’nun can çekiştiğini görerek yetkilileri çağırır, ambulans ile hastaneye kaldırılan Açıkkollu’nun bugün hayatını kaybettiği hastanede anlaşılır.
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...