“Kayyım Rezaleti” adıyla blog sitesi ve twitter hesabı açan bir Zaman çalışanı, Kayyımcıların birbirini paralelci olmakla suçladığını, binanın sessiz bir harabeye döndüğünü anlattı.
Zaman çalışanı yazısında, kayyımların işe aldığı yandaşların birbirlerine düştüklerini, hatta birbirlerini “Paralel” diye ihbar etmeye başladıklarını yazdı.
İşte Zaman Çalışanına ait olduğu iddia edilen o blog sitesinde yazı;
AKP’li Kayyımların Zaman’a atanan sözde gazeteciler birbirine düştü
Birbirlerini “Paralel” diye ihbar ediyorlar
Hazreti Mevlana, bir gün yolda yürürken, kenarda birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görür.
Yanındaki talebesi: ‘Ne güzel bir kardeşlik örneği’ der. ‘Keşke insanlar da bundan ibret alsa’.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir: ‘Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.’
*Feza gazetecilik ve bağlı/ilişkili şirketlere kayyım atanıncaya kadar kendi ayakları üzerinde duran bir sistem vardı.
Her ne kadar yaşanan baskılar üzerine gazetenin tiraj ve reklam gelirleri azalmış olsa bile aylık geliri giderini karşılayan, kendi ayakları üzerinde durabilen ender basın kuruluşlarından birisiydi.
Kayyımların geldikleri gün yaşananlar ve devamında gazetenin yayın politikasında yaptıkları değişiklikler satış ve reklam gelirlerini bir kaç gün içinde adeta sıfırladı.
Bizim kayyımlar da ilk günlerde, içinde kulaç atacakları, ağzına kadar dolu bir para havuzuna düştüklerini zannettiler.
Ancak kendi beceriksizlikleri yüzünden havuzun suyu bir anda çekilince, uçan kuştan medet ummaya başladılar.
Maddi sıkıntılar arttı, vergi, SSK gibi devlete olan borçlar ödenemez hale geldi.
Bugünlerde kapılar kapılar ardında birbirlerinin arkasından sin kaflı küfürler edecek kadar birbirlerine düştüler.
Kayyımlar ve onlara bağlı çalışan üst kadrolar ağız birliği etmişçesine her fırsatta personele ‘eski yönetimin adil olmadığını, kendi çıkarlarını düşünüp alttaki çalışanları düşünmediklerini, kendilerinin özlük haklarını önceden aldıklarını altta çalışanları ise mağdur ettiklerini’ söylüyorlar.
Ancak durum hiç de göründüğü gibi değil. ‘Ayinesi iş’tir kişinin lafa bakılmaz’ fehvasınca yeni yönetimin yaptığı uygulamalar kendilerini yalanlıyor.
Aşağıdaki örneklerde yaşanan olaylarda ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır;
MAAŞLAR KUŞA DÖNDÜ
Çalışanların başına gelecekleri önceden tahmin eden eski yönetim bütün personele bir maaş fazladan yatırmıştı.
Nisan ayında maaş ödemeyen Kayyımlar, ilk defa Mayıs başında yaptıkları maaşları eksik yatırdılar.
Personel maaşlarının içinde ödenen aile çocuk yardımı, yönetim ve kasa tazminatı vb.. gibi ödemeler habersizce kesildi.
Çalışanlar itiraz edince herkesten dilekçe yazması istediler. Ama şu ana kadar bu konuda bir gelişme olmadı.
Diğer yandan 212 sayılı Basın İş Kanunu gereği 3 taksitle ödenen 1 maaş ikramiyeyi de kestiler.
İnsan Kaynaklarının başına getirilen İsmail Çetin’in beyanına göre Mayıs ayı itibariyle 600’e yapın personel işten çıkarılmış durumda.
Bina bomboş ve ölü evi gibi. İşten çıkardıklarının yerine aldıkları 100’e yakın personelin hepsi de birilerinin adamı olduğu için bir yönetici iş verse hemen bir başkasına şikayete gidiyorlar.
İş yapan yok gibi. Her gün bu yüzden bir kavga çıkıyor.
Asıl işi yapanlar sayı azaldığı için daha fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Ancak maaşların eksik ödenmesi ve kayyımların getirdiği ayrıcalıklı yöneticilerin kaprisleri ve iş bilmezlikleri yüzünden motivasyonu iyice düşen personel mesaiye kalmak istemiyor.
Bu durumda hemen İş Kanunun 25/2 maddesinden çıkarılmakla tehdit ediliyor.Tehdit, baskı ve yıldırma olağan hale gelmiş.
İstediğini yaptıramayan hemen ‘savcılığa vermekle veya terör şubeye teslim etmekle’ tehdit ediyor.
Sanki savcı veya polisler kayyımların emir eri!
CİHAN GENEL MÜDÜRÜ ‘PARALEL’ ÇIKTI!
Cihan Haberin başına getirilen Seran Sargur’un AKP’nin reklamcısı Erol Olçak’un arkadaşı olduğu söyleniyordu. Tayyip beyin de nikahına katıldığı birisi. http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/10/06/erdogan-brukselde-nikah-sahidi-oldu Ama bu referanslar (!) yetmemiş olsa gerek, kendi emri altındaki birisiyle anlaşamayıp işten atınca, soluğu kayyımların yanında alan çalışan, Seran Sargur’un ‘paralel’ olduğunu söyleyip atılmaktan kurtulmuş.
Üstelik bundan sonra kayyımlara bağlı çalışacakmış. Rivayet odur ki bunu duyan Serhan Sargur, resti çekip ‘ya ben ya o’ diyerek binadan ayrılmış.
FİRMALAR ALACAKLARINI ALAMIYOR
Gazetenin yıllardır hizmet aldığı ve düzenli ödeme yaptığı kurumlara yapılan ödemelerde ciddi aksamalar oldu.
En basiti günlük ekmek ihtiyacının bir kısmını karşılayan fırın, alacağı 200 TL gibi komik bir ödeme için 1 hafta 10 gün uğraştı.
Normal ekmek alınan UNO Firması, ödeme yapılmadığı için ekmek göndermeyi kesti.
Uçak Bileti alınan firmalar, ödeme alamadıkları için kuruma bilet vermeyi kestiler. İlk geldiklerinde personel servislerinin yayıncıların mesaisine uygun olarak 19.30’ da kalkmasının diğer personele zulüm olduğunu söylemişlerdi. Şimdi de para olmadığı servislerin tamamen kaldırılmasını gündeme almışlar.
BÜROLAR KAPATILDI, EŞYALAR MEZATTA
Feza Gazeteciliğe bağlı Anadolu’da bulunan tüm temsilcilikler (Ankara hariç) kapatıldı.
Temsilciliklerin başında bulunan tüm idarecilerin iş kanununun 25/2. maddesi uyarınca kıdem tazminatsız ve ihbarsız işlerine son verildi.
Ancak aynı zamanda 25/2.’den çıkardıkları bu kişilerin bir çoğuna noterden iş yerinin kapanması için, utanmadan yetki yazısı verildi.
Ve bu yöneticiler kıdem ve ihbar hakları gasp edilmesine rağmen bu işleri yaptılar.
Herkes karakterinin gereğini sergiler…
Kapatılan işyerlerinin mülk sahiplerine kira ve aidatlar ödenmeyerek mağdur edildiler.
Hatta işyerlerinde bulunan ofis mobilyalarını mülk sahiplerine satmak istediler. Genelde kabul görmedi ancak kabul eden bir işyeri sahibine teklif edileni buraya yazmak istiyorum.
Mülk sahibi eşyalar için istenen rakamın borçtan düşeceğini söyleyince Gazete Yönetimi bunu kabul etmiyor. Önce sen parayı öde bizim sana borcumuz baki diyorlar. Mülk sahibi de ‘benim anlımda keriz mi yazıyor?’ deyip eşyaları almaktan vazgeçiyor!
Tüm Türkiye’de kapatılan yüzlerce iş yerinden toplana eşyalar, para vermedikleri için ilkel usullerle taşınarak merkezde toplandı.
Özellikle elektronik olan eşyalar (yazıcı, bilgisayar vb) bu taşıma esnasında büyük zarar gördü. Şimdi bunları haraç mezat yok pahasına satıyorlar. Hizmetin malı deniz, yemeyen ….
LOCA SALTANATI
Eski Yönetimin özellikle reklam aldığı firma sahipleri ve özel müşterilerini götürmek için satın aldığı Stad Locaları, Kayyım Heyetinin çoluk çocuk, eş dost ve akrabaları için kullanılıyor. Batıncaya kadar hayat bunlara güzel… Bir gün kayyım saltanatı yıkılıp her şey tersine döndüğü zaman nasılsa bütün zararı devlet karşılayacak
Kaynak: Postmedya
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...