“İtirafçı olma” yeter


Ahmet Hakan
, geçen yazdığım yazıya dayanarak benim “şuursuz” olduğumu ve beni Cemaat’in ileri gelenlerinin “şuurlandırması” gerektiğini yazmış. Anlaşılıyor ki Ahmet Hakan yazıyı “operasyon aracı” olarak görüyor. Yazılarını “kimin işine yarar” diye düşünerek yazıyor. Tam bir OdaTV mantığı. Yadırgamadım. Sonuçta üzüm üzüme baka baka kararıyor. Ben, yazıyı kimin işine yarar düşüncesiyle yazmam. Elimde bilgi varsa yazarım. Bundan Cemaat de rahatsız olabilir, Ahmet Hakan da, AKP de asker de, onu hesaplamam.

Ayrıca “İslami şuur” kavramını “içeriden” değil ama “karşı”dan öğrendim ben. 28 Şubat sürecinde okuduğum fişleme dosyalarından öğrendim. O dosyalarda İslamcılar “şuurlu”, “şuursuz” ve “itirafçı” olarak fişlenirdi. “İtirafçı”lar genelde ya bir menfaat karşılığı ya da kadın zaafları nedeniyle itirafçı yapılmışlardı. Bunun en güzel örneği Ali Kalkancı idi. İşte “şuur” kavramına bu fişlemelerde rastladım ben. Yani Ahmet Hakan haklı öyle İslami şuur sahibi biri değilim.

Yeri gelmişken Ahmet Hakan’a bir Sezen Aksu şarkısı hediye edeyim: İtirafçı Olma. Hey, sakin ol/ Kimseye söyleme/ Kime ne/ Herkesin hayatı kendine,/ Bana güven, dinle beni/ İtirafçı olma sakın/ Yalan da söyleme/ Sus yeter…

http://www.youtube.com/watch?v=09dScTsjWBc

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...