Alt bilinç denilen şey ilginç bir çalışma sistemine sahiptir. Çocukluk dönemlerinde çocuğun kendi çocuk algısıyla kaydettiği olumlu/olumsuz, doğru/yanlış her şey yetişkinlikte patlar ve üste çıkar. Mutlaka bir gün bir yerde kodlanan her şey yaşanır. Bilinçdışı aldığı ve kaydettiği kodları mutlaka uygular ve sorgulama yapmayı bilmediği için sadık bir hizmetkar gibidir. Çünkü görevi kişiyi korumaktır.

Baba ve abiden dayak yiyerek bedensel/ruhsal şiddet görerek büyüyen kız çocukları evlenecekleri zaman kendini dövecek, aşağılayacak birini eş olarak bulup seçer. İlginç değil mi?

İnsanın yıllarca şikayet ettiği şeyleri eliyle seçmesi ve istemesi sonra da şikayet etmesi hiç bitmiyor.

Yine boşandığı halde peşini bırakmayan, döven tehdit eden eşler, hatta kadın cinayetler bilinç dışı hatalı kodların, bireylerde hikayeleşmiş halidir. Kadına şiddeti huy edinmiş bir erkek, anlaşamadığı ve kendini istenmeyen kadına ‘’sen nasıl beni istemez ve kafa tutarsın. Ancak ben istersem ayrılabilirsin’’ diye zulmeder. Hem geçinemez, hem de bırakmaz. Konunun detayları fazla, ben birkaç cümle ile değinip geçiyorum ancak şiddet sebebiyle boşanmış kadınların, eski eşlerine benzer eşler bulup tekrar şiddete maruz kalmaları da azımsanmayacak sayıdadır. Şiddet uygulayan erkekler tedavi edilmeli ancak bu erkekleri seçen kadınlar da rehabilite edilmelidir.

Baskıcı rejimler de aynı bu mantıkla yol alır. Saddam Hüseyin, Kaddafi, Beşer Esat hala hafızalarda.. Hem istenmediklerini bilirler, hem de istenmediklerinin hesabını en ağır bir şekilde sorarlar, halkın yakasını bırakmayıp zulmederler. Bence biz millet olarak işte tam da böyleyiz. Şiddet görme garantisiyle seçimimiz tam isabet.. Kimse şikayet etmesin. Şikayet eden de bunun sosyolojik ve psikolojik alt yapısın araştırıp şahsi farkındalık kazansın. Çünkü hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.