Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2015-02-04 15:14:55Z | http://piczard.com | http://codecarvings.com "3K1JIB

Milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılması Türk siyasi tarihinde hep tartışılagelmiş, 1994 yılında yaşananlar bu konunun en hassas noktası olarak zihinlere kazındı. DEP milletvekillerinin meclisten polis zoruyla çıkartılması ve 13 gün sonrasında dokunulmazlıklarının kaldırılarak ceza evine gönderilmeleri de siyaset tarihine olumsuz bir olay olarak yansıdı. Milletvekilliliği dokunulmazlığı bir zırh olarak görüldüğünden, bir çok iddiaların üzerine gidilmemiş ve açılan davalar da zaman aşımından sekteye uğradı. Özellikle Hükümet ve Pkk arasındaki çözüm süreci, HDP’nin seçimlerde gösterdiği üstün başarı ile son bulmuş ve süreçte göz yumulan tarihi hataların itirafı da peş peşe gelmişti. Şehirlere bomba yığınaklarının yapılması, valilere operasyon izni verilmemesi, şimdilerde inkar edilen Dolmabahçe mutabakatı bunlardan en önemlileri. HDP’nin ”Seni başkan yaptırmayacağız” sözü ve sonrasındaki başarısı özellikle Cumhurbaşkanı’nı çok kızdırmış ve nefretinin tümüyle HDP’ye yönelmesine sebep olmuştu.

 

1 Kasım seçimleri sonrasında büyük bir oy kaybına uğrayan HDP’nin daha da üstüne gitmek isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında meclise işaret vermiş, öncelik HDP’nin olmak üzere böyle bir düzenlemenin yapılabileceğini ifade etmişti. Cumhurbaşkanı’nın bu öfkesi akıllara ”1994” yılında yaşananlar tekrar mı yaşanacak? Selahattin Demirtaş ve HDP milletvekilleri meclisten yaka paça mı götürülecek? Sorularını getirdi.
GÜNEYDOĞU’DA NELER OLUYOR?

Çözüm sürecinde şehirlerin silah deposu haline getirilmesine, günlerce hendek kazılmasına müsaade edenler, tüm uyarılara rağmen gerekenleri yapmayarak yüzlerce şehidin sorumlusu oldular. Diyarbakır’da, Sur’da başlatılan operasyonlarla, şehirlerin yerle bir olması neticesinde koca bir halk sürgün edilmek zorunda bırakıldı. Diyarbakır sonrası, Hakkari’ye operasyonlar yoğunlaştırıldı, şehirler silah deposuna çevrildi itirafında bulunan Cumhurbaşkanı’nın bu sürece hala daha neden sessiz kaldığı ise bir sır. Hakkari sonrası Kilis’te başlayan operasyonlar ve ”yer çekiminin etkisiyle” her gün düşen roketler neticesinde, Kilis’te bir ölü şehir olmaya hazırlanıyor. Halkın göçe zorlanmasının, bulundukları şehri terk etmelerinin sebebi de henüz aydınlanmış değil.

KÜRTLER ÜZERİNDE YENİ BİR OYUN MU VAR?
Doğu ve Güneydoğu’dan istediği oyu alamayan AKP, hatırlayacağınız üzere”beyaz toros” edebiyatına başvurmuş, bakın buradan AKP giderse tekrar beyaz toroslar gelmeye başlar diyerek üstü kapalı tehdit etmişti. Bu tehditler ise meyvesini vermiş ve HDP büyük bir oy kaybı yaşamıştı 1 kasım seçimlerinde. Sonrasında Kürt siyasi hareketinin güçlenmesi rahatsızlık vermiş olacak ki bazı önlemler alınmaya başlandı. Dokunulmazlıkların kaldırılarak, Milletvekillerinin yargılanmalarının yolunun açılması. Ne var bunda diyebilirsiniz. Yargı bizim elimizde, hukuk bizim elimizde itirafı gelen AKP’nin kontrolündeki yargı, HDP’lileri nasıl yargılar sizce? Doğu ve Güneydoğu’daki hareketliliğe bakalım. Çözüm süreci, çözülme sürecine döndü diye avazı çıktığı kadar uyarıda bulunan hizmet medyası paralel ilan edildi, yazarları da terörist. Ama sonrasında ortaya çıkan cephane ve Cumhurbaşkanı’nın itirafı gösterdi ki hizmet medyası haklıymış. Şehirlere bombaların yığılmasına neden göz yumuldu? Sonrasında yapılacak olan (bugünkü) operasyonun sebebi olsun diye mi? Buradaki bir takım iddialar ise Kürtlerin baskı ile bölgeden ve devlet gücüyle siyasi arenadan silinmesi veya sindirilmesi. Önümüzdeki günler ne gösterecek, bekleyip göreceğiz.
HAVUZ MEDYASI NEDEN CİYAKLIYOR? 
Havuz’un amirali Sabah gazetesi ”Dokunulmazlığa paralel önlemi” diyerek operasyonel bir haber yaptı. Güya dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte harekete geçecek olan cemaatçi hakimler kaos oluşturmak için gün sayıyorlarmış. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından rahatsız olan havuz ve destekçilerinin korktukları şey ne kadar büyükse artık, Cumhurbaşkanı’nın sunduğu teklife bile karşı gelir hale geldiler. Galip Ensarioğlu’nun ifadesiyle, yargı sizde, hukuk sizde, devletin en kılcallarında varsınız, neden hala daha korkuyorsunuz ki? ”TSK’daki paralel subaylar” iftirası ile yapılacak olan bir tasfiye operasyonuna zemin hazırlayanlar, aynı planı yargıda’da uygulamaya hazırlanıyor.
CHP Milletvekili Eren Erdem’in, İnternet sitemize verdiği röportajda kullandığı ifade çok önemliydi. ”MİT, TIR’larını durduranlar arasında, aydınlıkçılar da vardı, ulusalcılar da, bunları topyekun cemaatçi diye suçlamak yanlış olur”.  Yine aynı şekilde AKP ideolojisine uzak olan Hakim ve Savcılar’da dokunulmazlıkların kaldırılması süreci bahane edilerek, mesleklerinden olacak, bazıları ise muhtemeldir ki tutuklanacak.
Dokunulmazlığa Paralel önlemi
ADALET ER YADA GEÇ YERİNİ BULUR
Anayasa mahkemesine baktığımız zaman bugün atanan bir çok hakimin altında Abdullah Gülün imzası var. Kişisel çatışma içindeler görüntüsü çizilse de Abdullah Gül ve Erdoğan arasında, ideolojik temel bakımından aynı tabandan geliyorlar. Ancak Erdoğan’ın çok da istediği kararlar çıktı sayılmaz Anayasa Mahkemesinden. Şunu demek istiyorum. Siz istediğiniz değişiklikleri, tasfiyeleri yapın. Zamanı geldiği zaman, yaşanan bir gerilim veya oluşacak olan bir boşlukta istediğiniz kararı çıkartamayabilirsiniz.
Bakınız Doğu Perinçek’in sözleri; Yargıya yavaş yavaş adamlarımızı yerleştiriyoruz.
Bakınız Şamil Tayyar’ın itirafları; Cemaatten boşalan koltuklara, Ergenekoncular geliyor. Paralelle mücadele sulandırıldı, Ergenekon’u aklamaya dönüştü.
AKP’nin burada asıl korkması gereken ise, boşalttıkları koltuklar dolarken, o koltuklardan çıkacak olan kararlarla mahkum olacakları! Bunu göremeyecek kadar panik ve şok halindeler. Çıkardıkları makul şüphe ve torba yasalar iktidardan düştükleri anda kendilerini vuracak!
Bunun için dikkat ediyorsanız artık Anayasa Mahkemesine itiraz da yapılmıyor. Ergenekon çetesi zamanını bekliyor!

Paralel bahanesiyle çıkartılan tüm yasalar ve işlenen suçların hepsi kayıt altına alınıyor.  Erdoğan ve AKP’nin “Ergenekon da kumpas yokmuş bizi aldattılar”  sözlerini duymaya az kaldı!

Ama artık çok geç!!!  Tutunacak dallarının kalmadığını onlarda biliyor.

Yazımızı Ali Ünal’ın Yazısından aldığımız bir bölümle bitirelim:
İşte o yazı:

Erdoğan, kendi itiraflarıуla, bir mevkie 5 tane ehil eleman уetiştiremeуen 100 “Müslüman” vakıf üzerine; kamu malından, resmî ihalelerden beslenenler, devlet kapısını geçim kapısı görenler üzerine; 1995’te уüzde 22 ile iktidara getirdiği RP’уi 7 уıl sonra уüzde 2’уe düşüren bir zemine; Hizmet ise bir mevkie 100 tane dört dörtlük eleman уetiştirebilme ve bulunduğu her уeri hizmet fırsatı görme üzerine oturuуor.

 

Öуle görünüуor ki, Erdoğan, Hizmet’le savaşını sürdüredursun, Hizmet’i tam “Bitirdim!” dediği noktada, bu savaşta müttefiki, ama kendisini hep devirme planları уapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet’e uzatacak ama, kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek.

 

 

İDEAL | ÖZEL | HABER