Bir süredir “baharın en güzel ayıdır mayıs” diye twitler atıyorum. Haliyle takipçiler merak ediyor. En çok da AKP’liler korkuyor. Korkmakta haklılar çünkü gayrimeşru iktidarlarının bir rüzgarla devrileceğini düşünüyorlar. Meşruiyetini sadece seçimlerden, şaibeli seçimlerden, alan bir iktidarın yiyici takımının bundan korkması doğal. 2011’den sonra işledikleri suçlar bundan sonra uluslararası literatüre girecek kadar kabarık ve önemli. Bu nedenle AKP’liler iktidara mecbur ve mahkum. İktidardan gittikleri gün sadece Ankara’da Melih Gökçek’in dinazorlar üzerinden vurduğu paralar araştırılsa bir yüzyıl memleketin midesi bulanır. Sadece Ensar Vakfında tecavüze uğrayan çocuklar araştırılsa onlarca KARAMAN gibi olay çıkar.
AKP’li yetkililerin iğrenç tecavüz vakaları o kadar fazlalaşmaya başladı ki AKP iktidarı bile bunların üstünü örtemiyor. Saray’da dönen etrikalar, özel uçaklarda taşınan paralar, faili meçhuller ve iktidarın ilişkisi, Suriye’ye taşınan silahlar, PKK’ya gönderilen telefonlar, PKK’lılara ödenen paralar, Havuzun içine düştüğü yoz ilişkilar, fonlamalar, semirenler ve semirtenler bütün bunlar ve daha nice suç dosyaları iktiadrı ve yanındaşlarının ödünü kopartacak kadar iğrenç ve kirli suç dosyaları.
Adını koyalım; AKP devleti mafyalaştırdı bir mafya yönetir gibi devlet yönetiyorlar. Bunun için mu mayfokratik düzenin sona ermesinden korkuyorlar.
İşte bu korku nedeniyle benim “baharın en güzel ayıdır mayıs” twitimden ecellerirni görmüş gibi korkuyorlar. AKP’liler adına üzgünüm, korkunun ecele faydası yok.
Artık Erdoğan siyasi bir mevtadır çevresindeki herkes suni tenefüsle onu var etmey derdine düşmüş durumda…
Erdoğan’ın siyasi meftaya dönüşmesi, yani ideolojik ve ahlaki olarak çöküşü, onu yeni bir şeye zorluyor. Bu meftayı diriltmek için güçlü bir şoka ihtiyaç var. Erdoğan o şoku Başkanlık Seçimi olarak görüyor. Başkanlık referandumuyla son bir kez daha kazanıp yukarıda saydığım suçlarının üstünü yok edeceğini sanıyor.
Ancak Erdoğan’a bu şok verecek AKP kadrolarında derin kuşkular var. En başta da Ahmet Davutoğlu Erdoğan’ın yeni bir şok ile uyandırılıp siyaseten ölmüş, siyasi bir zombi (ruhu alınmış bedeni duran) olarak ülkenin başında bulunmasını istemiyor.
Siyaseti dışarıdan izleyenler göremeyebilir ama Erdoğan’ın başkanlık hayalinin önündeki en büyük engel Davutoğlu. En son yaptığı açıklamalarına bakın. Erdoğan’ın “HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldıralım” önerisine Davutoğlu “fezlekesi olan tüm vekillerin dokunulmazlığını kaldıralım” önerisiyle cevap verdi. Davutoğlu çitayı yükselterek Erdoğan’ın önünü kesmeye çalışıyor.
Davutoğlu aynı hamleyi Başkanlık önerisi için de yaptı. Erdoğan’ın “Türk tipi başkanlık” önerisi sır değil. Davutoğlu “Yüzde yüz başkanlık” diyerek Amerikan modeli bir başkanlık önerdi. Üstelik bu önerisini bizzat AKP’nin Anayasa çalışmalarına bizzat katılarak yaptı. Erdoğan’ın işine gelen başkanlık “Türk tipi başkanlık” iken Davutoğlu %100 başkanlık diyerek çitayı yükseltip Erdoğan’ın önüne engel çıkarmaya çalışıyor. Davutoğlu’nun sözünü ettiği %100 başkanlığıa en fazla Erdoğan karşı çıkıyor çünkü o sistemde yasamayı yürütmeyi ve yargıyı kontrol altına alması mümkün değil.
Peki Erdoğan bunu görmüyor mu? Elbette görüyor. İşte bunun için Mayıs önemli bir ay. Daha önce Metehan Demir AKP’nin Ankara’da bir salon tuttuğunu, mayısta süpriz bir kongreye gidilebileceğini yazmıştı. AKP içinde çatışmalar büyüyor. Nasıl şekillenecek olursa olsun bu çatışmaların dönüm noktası mayıs ayı olacak gibi görünüyor.
MHP açısından da durum benzer. MHP’de kontre takvimi yakşalıyor. Muhtemelen mayıs ayında bir kongre kaçınılmaz olacak. Erdoğan’ın en büyük testekçisi Devlet Bahçeli’yi kolay günler beklemiyor. Bu kırılmayı da mayıs ayında yaşayacağız…
Reza Zarrab dosyasının mahkemeleri mayıs ayı içinde başlayacak gibi görünüyor. Amerika’daki hava dosyanın çok çok büyük olacağı yönünde. Her şeyin daha yeni başladığı dosyanın hacminin büyük olacağı düşünülüyor. Dosyanın özü İran iken özellikle havuz medyasının savcı Bharara ya saldırmaya başlaması araştırmaların yönünü Türkiye’ye de kaydırmış olabilir. Bu nedenle o dosyadan AKP iktidarı için süpriz sayılmayacak şeyler bekleyebilirsiniz…
Ekonomi’nin dümenine aileden biri atandı. Erdoğan’ın özellikle istediği “güvenilir Merkez bankası başkanlığı” şimdiye kadar ülkeye giren ve çıkan KARA PARANIN İZİNİN YOK EDİLMESİ açısından önemliydi. Erdoğan görünürde bunu elde etmiş görünüyor. Ancak bunun ekonomiye yansımalarını mayıs ayı içinde göreceğiz…
Dış politika açısından mayıs ayı artık Suriye’deki gelişmelerinin yönünün belirleneceği bir ay olacak. Suriye’de işlenen suçlar Erdoğan ne yaparsa yapsın eninde sonunda gelip Erdoğan ve çevresinin ayağına dolaşacak. İşte o sürecin ilk adımlar mayıs ayında atılmaya başlayacak…
Trendleri izleyince gelişini gördüğüm ama elimde çok sağlam veri olmadığı için buradan yazamaycağım yeni sürpriz gelişmeler de mayıs ayında kendini gösterebilir.
Bu bakımda Türkiye mayıs ayında makas değiştirecek diyorum. Trenin başı makas değiştirirken uzun kuyruğu halen eski rayların üstünde yürümeye devam edebilir. Ama makas değiştirmeye direnen o kuyruk vagonlar kendi zaman diliminde “mayıs” ayına ulaştıklarında devrilecekler…
Mayısta her şeyi kökten değiştirecek süpriz gelişmeler beklense bile benim konservatif öngörüm şu: Mayıs ayı bir anda her şeyi değiştiği ani bir değişim yerine lokomotifin yeni bir raya girmesini sağlayacak MAKASIN değişimine işaret ediyor.
MERKEZ OPERATÖRLER BU KARARI ÇOKTAN VERDİ. MAKASÇI RAYLARI DEĞİŞTİRMEYE GİTTİ, KONDÜKTOR’ÜN ÇABASI SONUCU DEĞİŞTİRMEYECEK..
Türkiye’de siyasi tahminde bulunmak için 24 saat bile uzun bir zaman dilimidir. Fakrındayım ama, mevcut FAKTÖRLERE ve AKTÖRLERE bakarak mayıs projeksiyonu yapmayı çok riskli bulmuyorum.
İnanmayan Aralık 2015 başında yazdığım 2016 projeksliyonuma bakıp, orada yazdığım gelişmelerin şimdiye kadar çıkıp çıkmadığını değerlendirebilir. Onsan sonra mayıs projeksiyonumu kabul veya red edebilir…
http://www.yeniyon.tv/2016-projeksiyonu/
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...