Ankara’da uzun süredir konuşulan bir iddia artık gerçek oluyor. Gülen Cemaatinin ardından sıra diğer cemaat ve tarikatların bürokrasi içindeki müntesiplerine gelecek deniyordu. Doğu Perinçek bunu açık açık söylemişti ama AKP bunu o kadar açık ve netlikte dile getirmemişti. Artık Cemaatin bitirildiğini düşünen AKP diğer cemaatler ve tarikatler için de düğmeye bastı.

Ankara’da MİT’ten aldığı bilgi notların aynen köşesine aktarmasıyla tanınan Havuz medyası yazarı Okan Müderrisoğlu işaret fişeğini çaktı. Paralelin yerine geçecek tarikaltler ve onların finans merkezlerine de operasyon yapılmalı dedi. Müderrisoğlu kendisi ekonomi kökenli bir yazar. Siyaset ve güvenlik konuları en zayıf olduğu alanlar. Bu nedenle Güvenlik birimlerinden gelen bilgi notlarını aynen köşesine aktarmasıyla tanınınır. Üstündeki imza Okan Müderrisoğlu’na ait olsa da aşağıda okuyacağınızı yazıyı siz MİT’in bilgi notu olarak okusanız yanlış yapmazsınız.

İşte Müderrisoğlu’nun o yazısı:

 

Her organizmanın ilk refleksi “hayatta kalmaktır.” Bu, “paralel yapı” için de böyle!
Son günlerde Ankara iç kulislerinde ciddiye alınması gereken bir güç mücadelesinin sürdüğü kanaati pekişiyor. Oldukça kompleks bir durumla karşı karşıya olduğumuz bir gerçek.

Nedeni de gayet açık. Bir yandan paralel yapı farklı bedenlere bürünerek yani kimlik değiştirerek devlet içinde ve piyasada varlığını sürdürmeye çabalıyor.
Diğer yandan da paralel yapının boşalttığı noktaları doldurmak üzere farklı gruplar ve ekoller azımsanmayacak ölçekte “bilek güreşine” girişiyor.

***
Öncü sinyalleri alınan bu örtülü güç mücadelesi, halihazırda emniyet ve istihbarat alanında belirgin şekilde tezahür ediyor. Burada cevap bulunması gereken soru şu:
Acaba, emniyet müdürleri kararnamesi öncesinde özel dayanışma biçimleriveya fikir arkadaşlığı toplulukları kendilerine yakın buldukları isimlere alan mı açmaya çalışıyor? Yoksa…
Tahmin edilenden daha büyük ölçekte bürokrasiye, dolayısıyla devlete hâkimolma gayreti mi gösteriliyor? 
Bu sorunun iz düşümü bizi, paralel yapının dönüştürülmüş unsurlarına, alternatif olmak isteyen tarikat ve benzeri oluşumlara ve hatta yeni forma bürünen Ergenekon unsurlarına kadar götürülebilir.

***
 bugün, izlerin birbirine karıştırıldığı bir tabloyu yönetme riski ile karşı karşıya.
Kim paralel, kim değil?“, “Kim, kimin yerine geçmek istiyor?“, “Kim, kimi referans gösteriyor?” meselesi yeterince açıklığa kavuşmadıkça, bir dizi “psikolojikharekât” yöntemi yine devreye girecek demektir. Daha çok paralel yapının kullandığı ve yetkin olduğu araçların önümüzdeki süreçte yeniden aktive edilme biçimi, ilerisi için önemli ipuçları verebilir. İmzasız ihbar mektupları, paralelle alakasız kişilere dönük durup dururken ortaya atılan iddialar, yurtdışı IP adresleri üzerinden gönderilen mailler, birbirini tamamlayan polis- savcıhâkim zinciri, gerçekmiş algısı yayan üretilmiş belgeler vs…

***
Şunu da kabul etmek zorundayız ki paralel yapıdan kurtulmak kadar legal görünümlü benzer yapıların gelişimini durdurmak da mühim bir mesele. Bu nedenle tekil işlerle, her ildeki yerel yöneticiye prim kazandırdığı sanılan çapta takibatlarla uğraşmak yerine, bu tür yapıların kamudaki ekiplerine, finans kaynaklarına ve entegre hareket kabiliyeti sağlayan organizatörlerine odaklanmak daha doğru. Yani… Bir yandan paralel yapı veya müzahir kitleler tespit edilirken diğer yandan asli çekirdek kadroya yönelmek gerek.
Ağaçlardan ormanın görülemez olduğu anlar, girift ve amorf yapıların en fazla zaman ve avantaj kazandığı anlar oluyor.
Ayrıca… Her türlü iddianın araştırılması kadar iddialardan hareketle taraflardan biri lehine sonuç doğuracak kararlar konusunda da azami dikkat gerekmekte. Devlet, yağmurdan kaçarken doluya tutulursa bütün emekler heba olacağı gibi, kaotik ortamla da karşı karşıya kalınabilir.
Ve bütün bu denklemi…
Terörle mücadele, askerin sistem içindeki yeri ve etkinliği, emniyet ve istihbaratın yeniden yapılanması, hâlâ devam ettiği anlaşılan AK Parti iç dinamiklerini kaşıma faaliyetleri ve medyayı manipüle etme arzusu ile birlikte düşünmekte sayısız fayda var!