Biz inanmaya aç, siz inandırmaya programlanmış.

Biz herşeyimizi bu yolda vermeye hazır, siz herşeyi almaya hazır.

Biz kandırılmaya müsait, siz kandırmayı iş edinmiş.

Biz samimi , siz samimiyet maskesi takmış takiyeci.

Biz doğruya oy vermeye hazır, siz dünden oy ütmek olan işi.

Şimdi soralım size sizlerin anladığı ve kullanıdğı dille halk olarak…

NE İSTEDİK de VERDİNİZ?

ADALET istedik VERMEDİNİZ....evet sadece adalet istedik..hani baklava çalana ,hani ekmek çalana uyguladığınız adalet var ya…işte o adaleti istedik..

Fazla bişey istemedik inanın sizden. Aynı adaleti istedik..

Ayakkabı kutusunda para bulduğunuz banka Müdürüne.

3 -5 kuruştan milyon dolar anlayan rezidanslarda oturan odasında kasa kasa para olan bakan çocuklarına.

Tonlarca altını kaçıran acem uşaklarına.

Rüşveti çikolata kutusunda alan, bazende saat olarak koluna takan ,olmadı para için 29 yaşında ki birinin önüne yatan sıfatları Müdür ,hayırsever ,bakan çocuğu yada bakan olanlarada aynı adaleti istedik.

DEMOKRASİ istedik VERMEDİNİZ....evet sadece demokrasi istedik. Hani dilinizden düşürmediğiniz ,meydanlarda bizi o sihirli kelime ile kandırdığınız demokrasi.Herkesin eşit olduğu,eşit temsil edildiği,özgürlüklerin ve düşüncelerin barajların altında kalıp boğulmadığı demokrasi.Herkesin temsil edildiği , herkesin sesini duyurabildiği , çok olanın az olanı ezmediği demokrasi..Hani AB ve Amerikada olan ve uzaktan iç çekerek baktığımız ve bize hep oraları örnek olarak vererek bizde öyle yapacaz bu ülkeyi dediğiniz demokrasiyi.

BARIŞ istedik VERMEDİNİZ..…evet 30 yılıdr kimsenin neden olduğunu bilmediği ,öldürenin neden öldürdüğünü , ölenin de ne uğruna öldüğünü tam olarak bilemediği manasız bir savaşın içindeydik.Daha dün koyun koyuna savaşan ve koyun koyuna yatan ceddimizinn paylaşıpta bizim paylaşamadığımız ne varsa bilmediğim o neyse,onun için birbirini öldüren bizlere barış getirmenizi istedik.Sizler bize barışın hayallerini kurdurdunuz ve hep hayallerimizi başka bir seçime kadar erteleterek geldik bugünlere.Biz barışı bir amaç olarak görürken sizler barışı bir araç olarak gördünüz ve kendi seçim zaferlerine meze ettiniz barışı.Ve korkarım ki barıştan en uzak olduğumuz zamanı yaşıyoruz sizinle şu an.

EĞİTİM istedik VERMEDİNİZ...evet eğitim istedik sadece..herkesin hakkı olan eğitim. Üniversitelerde fakirin de çocukları okusun. Sınavlar hakkaniyetli olsun ve hak eden kazansın makamları istedik. Ama sizler kendi çocuklarınızı, akrablarınızı, çevrenizdeki tanıdıklarınızı bazen sınavsız olarak üniversitelere bazen sınavsız olarak devlet kademelerine getirerek bizlere vaat ettiğiniz eğitimde eşitlik sözünüde tutmadınız hayasızca. Sonra buna Cuma günleri hutbede okunan ayetle savunmaya kalktınız hiç Allah’tan korkmadan ve kullarından utanmadan.

AHLAKlı nesil istedik VERMEDİNİZ...evet ahlaklı bir nesildi istediğimiz. İnsana saygılı , tabiata saygılı, inançlara saygılı bir ahlaklı nesil istedik. Siz yaradılanı severiz yaradandan ötürü dediniz ama , ne doğaya saygınız vardı, kestiniz ağaçları, ne insana saygınız vardı , öldürdüğünüz çocukların annelerini yuhalattınız meydanlarda ve utanmadan acıları çatıştırdınız kendinizi aklamak adına. Ahlak ve namusu sadece kadınlarda zannedip erkeklerin yaptığı ahlaksızlıkları ve namussuzlukları görmezden gelip, şekli bir ahlakı zorla topluma kabul ettirmeye çalıştınız. İnsanların ahlaklarını giyimlerine göre değerlendiren, ahlaksızlığı kendine ahlak edinmiş bir nesil yetiştirdiniz. Sidikli yalanlarlara kurban ettiğiniz ahlakınızı, 52 saniyelik ahlaksızca montajınızla temizlemeye çalıştınız yetmedi bu ahlaksızlıkları. Yetmedi sahte delillerle kendi kızınıza sahte suikast planları yaptınız ve yaydınız manşetlerle. Ve bunları meydanlarda toplumu bölme adına kullandınız.

İŞ istedik VERMEDİNİZ…evet çoluk çocuğumuza helal rızık götürmek, kimseye muhtaç olmamak adına bir iş istedik. Ama sizler canımızı istediniz iş için , Somada 301,  Ermenekte 18 , inşaatlarda 10 larca kişiyi katlettiniz verdiğiniz işin bedeli olarak. Bizim toprak altında boğulup haşlanıp, madenlerde can vermemiz fıtratımız olduda, sizin azıcık olsun utanmanız ve şerefinizle istifa etmeniz fıtratınız olmadı. Sonra bi gazla yasalar çıkardınız vaatler verdiniz bize yeni işler için ama,  olan yine bize oldu işsiz ,babasız, evlatsız ,eşsiz kaldık. Sizler yine simit çayla kahraman ve haklı oldunuz gün sonunda.

ÖZGÜRLÜK istedik VERMEDİNİZ….evet sizler özgürlük gibi bir insani hakkı sanki bir lütuf gibi gıdım gıdım verirken, sanki çok iş yapıyor gibi havalara girdiniz. Sonra biraz canınızı sıkan yada hoşunuza gitmeyen hadiseler yada duymak istemediğiniz gerçekleri özgürce dillendiren kişileri görünce, tüm suçlular gibi susturmaya çalıştınız bizi. Tek kendimizi ifade edebildiğimiz yer olan sosyal medyayı bile dünya ne derse desin twitir mivitir hepsini kapatacam hezayanlarıyla kapamaya çalıştınız. Bu kadar özgürlük size fazla havalarına girdiniz. Yetmedi mahallenin akil insanı bilinen muhtarlara ispiyonculuk edin dediniz.

HUZUR istedik VERMEDİNİZ…evet bir tatlı huzur almaya geldik şu dünyadan dedik ve huzur istedik, fert olarak, aile olarak, toplum olarak. Sizler huzuruda bir amaç değil araç olarak gördünüz ve huzuru verilip sonra alınan kendinize muhtaç olmamız için kullanılan bir araç haline getirdiniz. O kadar huzursuzluk kaynağı oldunuz ki konuşmanız bile yetiyordu ülkenin huzursuzluğu için. Toplumun huzursuzluk kaynağı oldunuz ve kendi huzurunuz adına kardeşi kardeşe , babayı evlada , eşleri birbirine düşman ettiniz. Ne fertlerde, ne ailede, ne toplumda, ne sokakta, ne mahallede nede ülkede huzur bırakmadınız.

SİVİL ANAYASA istedik VERMEDİNİZ.… bir kaç nesil hep askeri Anayasalarla büyümüş olan bizlere sivil anayasa sözü verdiniz meydanlarda. Olabildiğine özgürlükçü, olabildiğine vesayetten uzak, olabildiğine insani bir anayasa. Meydanlarda küçücük bir parçası için nutuklar attınız bizlere, artık HSYK daha özgürlükçü ve vesayetten kurtulmuş olacak dediniz, bizlerde bunun için bazılarımız binlerce kilometre uzaklıklardan gelip sizlere destek verdik sivilleşme adına. Hatta bazılarımız “yetmez ama evet”  diyerek destek verdik yinede sizlere. Ama siz ne sivil anayasa yaptınız , üstünede bizlere meydanlarda övdüğünüz anayasa değişikliklerini eskisinden daha vesayetçi ve despot bir hale getirerek geri adım attınız yanlış yapmışız diyerek . Bizleri kandırdınız hiç utanmadan ve sıkılmadan bugün yine bizden destek istiyorsunuz Sivil Anayasa yalanıyla.

Evet sıralamaya kalksam daha bir sür madde ile yazılabilir burda sizin vermediklerinizi.

Bu kadar ile yetinerek sizlere artık diyoruz ki….

Sizler

Kabe yolcusu rolü yapmış birer harami.

İnsan kandırmak olan işi.

Kartal rolü yapmış birer sinek.

Kahraman rolü yapmış birer korkak.

Dindar rolü yapmış birer sapkın.

Vatansever rolü yapmış birer hain olarak tarihe geçtiniz.

İstediğinizi yapın bu değişmeyecek.

Bizler mi..

Bizler artık bunun halktan çıkıp Hakkın halledeceği bir mevzu olduğuna kanaat getirerek.

Sebeblere riayet edecek ve susmayacağız onca baskı ve yasaklamalarınıza inat.

Ve haykırmaya devam edeceğiz hep birlikte

ÇALMAYACAKTINIZ

ÇIRPMAYACAKTINIZ

SATMAYACAKTINI

YATMAYACAKTINIZ

VE

YARGILANACAKSINIZ

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...