Sol kesim Nedim Şener’i hep gazetci sanardı. Çünkü genellikle kendilerine şirin görünen şeyler söylerdi. Oysa Nedim Şener hep birilerinin emir subayı gibi gazetecilik yaptı. Ben Nedim Şener gazeteci değil paspastır, onun görevi birilerinin pisliğini temizlemektir dedikçe Nedim Şener, en mahrem sırrını paylaşmışım gibi kudurdu. Şener, gün geldi polis gruplarının, gün geldi patronunun, gün geldi Ergenekon’un emir erliğini yaptı. Örneğin Yasin El Kadı kitabı böyle bir çalışmanın sonucuydu, Hrant Dink cinayetine ilişkin kitabı da birilerini korumak için yazılmıştı.

Gün geldi Nedim Şener yine döndü, dön dediler çünkü. Dünün yılmaz yolsuzluk savaşçısı bugün Reza Zarrab konusunda hedefin Erdoğan olduğunu yazmaya başladı. Neden? emir öyle çünkü. Nedim Şener’i gazeteci sananlara gelsin. İşte Nedim Şener’in hedef Erdoğan başlıklı sadece Akit gibi paçavralarda görebileceğiniz saçma sapan argümanlarla doldurulmuş o yazısı. Ey muhalif okur, yoksa sen Nedim Şener’i halen gazeteci mi sanıyordun?

Oku karar ver.  İşte o yazı

Rıza Sarraf 19 Mart günü Miami’de FBI tarafından tutuklanması sonrası New York’un ünlü savcısı Preet Bharara twitter hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı takibe almıştı.

Tamamen Türkçe mesajların yer aldığı Erdoğan’ın twitter hesabını takibe almasının hiçbir mantıklı izahı olamazdı. Erdoğan’ın hesabında delil mi arıyordu? Hayır tek bir anlamı vardı, mesaj vermek.

Önce takip etti sonra sildi

Tepkiler üzerine birkaç saat sonra twitter’da Erdoğan’ı takibi bıraksa da bu takip arşivde yerini aldı.

Dün Hürriyet gazetesinin Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın yazısını okuyunca artık hiç şüphem kalmadı. Amerika’nın hedefi Erdoğan’dır. Sarraf’ın avukatı Benjamin Brafman 18 Mayıs’ta mahkemeye kefalet başvurusunda bulundu.

Savcı Bharara 25 Mayıs’ta verdiği dilekçede, Sarraf’ın kefaletle bırakılmasına itiraz ederken 17 Aralık operasyonu fezlekesinden de bölümlere yer verdi. Bakanlar Muammer Güler, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan’ın isimlerini aldıkları rüşvet tutarlarıyla birlikte yazdı.

Bir de Sarraf’ın Türkiye’de bağışta bulunduğu Emine Erdoğan’ın başında olduğu ToGEM-DER’e yer verdi. Savcı dilekçesine yalnızca Emine Erdoğan’ın adını değil resmini de koydu. Bu yolla Bharara dilekçesinde doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını geçirdi.

Dosyayı savcıya bakan verdi

Savcı, Rıza Sarraf’ın İran’a yaptırımları delerek ‘ABD’nin huzur ve güvenliğini gerçek anlamda riske soktuğunu’ bunu da Türkiye’deki nüfuzlu kişilerle yaptığını iddia ediyor.

Savcı’ya göre, eğer Sarraf kefaletle bırakılırsa Türkiye’ye kaçabilir ve siyasilerle olan ilişkisi nedeniyle de ABD’ye iade edilemez. Tolga Tanış’ın yazısında ilginç bir ayrıntı var: Bu tür önemli davalarda politik müdahale, iddianame çıkmadan önce mümkün, sonrasında değil.

Hatta FBI’ın yürüttüğü bu tür büyük soruşturmaların hangi savcıya verileceğine de bizzat ABD Adalet Bakanı karar veriyor. Tercümesi, 2010 yılından beri FBI’ın yürüttüğü soruşturma dosyası Savcı Bharara’ya ABD Adalet Bakanı tarafından verilmiş.

Bu da dosyanın politik yönü. Tolga Tanış yazısında “Bu konunun nereye uzanacağını şimdilik bilmiyoruz” diyor. Bence nereye uzanacağı belli; hedef Erdoğan.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...