O MİT’çileri satacaklar…

Adana’da yakalanan MİT tırlarıyla ilgili şok bir bilgi ortaya çıktı.

Adana’da silah yüklü TIR’larla ilgili soruşturmayı yürütürken görevden alınan ve İstanbul’da iki hakimin tutuklanmasından 6 gün sonra haklarında tutuklama kararı verilen savcılar mahkemede görüntülü olarak alınan ifadelerinde sarsıcı bilgiler verdi.

Grihat.com’dan Arzu Yıldız’ın haberine göre; savcılar, 1 Ocak’ta Adana’da durdurulan TIR’lara eskortluk eden görevlilerinin kullandığı 31 Y 5060 plakalı Fiat Linea marka aracın Hatay’da El Kaide için faaliyet gösteren A.Demir’in üzerine kayıtlı olduğunu söyledi. Aracın 18.12.2013 tarihinde Ahmet Demir adına tescil edildiği ifade edildi.

“Savcılar hakkında tutuklama talep eden müfettiş Arif Sami Kaya’nın bunun gibi birçok bilgiyi de kuruldan gizlediği anlatıldı. Savcıların ifadesinde bahsi geçen aracın El Kaide üyesi olduğuna dair bilgiler soruşturma dosyasında mevcut olduğu belirtilirken, bu araçla ilgili Emniyet İstihbaratın yaptığı çalışmalarda  A.Demir’in 2008 yılından bu yana yaklaşık 30 adet araç alıp, sattığına dair tespitlerinde olduğu ifade edildi. Eskort aracın tescil kaydı üzerine bulunan A.Demir’in ağabeyi C. Demir’in Konya’da faaliyet gösteren El Kaide mensupları ile ilişkilerinin kuvvetli olduğuna dair bilgilerinde istihbarat raporunda yer aldığı belirtildi.”

Bu konu hem ulusal hem de uluslararası mahkemeler önünde MİT tırları konusu gündeme geldiğinde Erdoğan, Hakan Fidan ve AKP hükümetinin yetkililerinin başını ağrıtacağa benziyor. Daha önce yazdığımız analizde savcıların tutuklanmasının gerçek gerekçesini yazmıştık.

İstihbarat dünyasını bilen o aracın El Kaide üyesine kayıtlı olmasının anlamını çok iyi bilir. Yarın konu ulusal ve uluslararası mahkemelerin gündemine geldiğinde, El Kaide’ye silah götürme emrini veren yetkililer “bu istihbaratçılar bizim bilgimiz dışında, kendi başlarına hareket etmiş. Bir El-Kaide üyesinin arabasını ayarlayıp El-Kaide’ye destek vermişler. Bu karar vericiler olarak bizi bağlamaz” diye tüm sorumluluğu o istihbaratçıların üstüne atacaklardır.

Bu yüzden şimdilik Erdoğan, hükümeti ve Hakan Fidan, olabildiğince konuyu mahkemelerin önüne getirtmemeye çalışıyor. O savcıların tutuklatma nedeni de bu. Türkiye’de hukuk normale dönünce veya konu uluslararası mahkemelere taşınınca, El Kaide’ye silah taşıtan yetkililer o MİT’çileri satıp haberimiz yoktu diyecektir.

Baskın anı kameralarla kaydedildiğinden, o MİT’çilerin tespit edilmesi gayet kolay. Bu yüzden MİT’çileri saklamaları da kolay olmayacaktır. 

Bu durum o aracın El Kaide üyesine kayıtlı olduğu bilgisini gizleyip savcıları içeri attıran müfettişlerin de, o savcıları içeri atan savcı ve hakimlerin de başını ağrıtacaktır.

Dünyada El-Kaide konusunu takip eden biri olarak şunu söylemek zorundayım: Dünya El Kaide/IŞİD konusunda oldukça hassas. El Kaide’ye silah götüren o MİT’çilerin görüntüleri kamera kayıtlarında olduğundan kimlik değiştirerek bile yurt dışına çıksalar başları ağrıyabilir.  Maalesef birkaç maceraperest yöneticinin verdiği El Kaide’ye silah taşıma kararı nedeniyle O MİT’çilerin yurtdışına çıktıklarında tutunlanma olasılığı vardır. Umarım onlara yurtdışı görevi yazmazlar. Bu konu Türkiye için diplomatik krize dönüşebilir.

Ayrıca O savcıları içeri attıran müfettişler, hakimler ve savcıların yurt dışın çıkarlarsa artık yurt dışında her an El Kaide’ye yardım etmekten dolayı yakalanma olasılığı mevcuttur.

Bunu Sudi Milyarder Yasin El Kadı’nın başına gelenlerden biliyoruz. El Kadı, milyar dolarlık serveti, Amerika’nın en yakın müttefiki Sudi hükümetinin desteğine rağmen, uluslararası sistemden hala yakasını kurtarabilmiş değil.

Türkiye açısından durum daha kötü. Türkiye batı ile olan ittifakı açısından Sudi Arabistan kadar güçlü bir ülke değil. Bu yüzden El Kaide konusuna ucundan kıyısından bulaşan kim varsa bu konu uluslararası alanda onların başını ağrıtacaktır… 

Dün polisleri Ergenekon ve Balyozluların üstüne salıp, bugün onları sattıkları gibi, er yada geç, o silahları taşıyan MİT’çileri de pis işlerini kapattırdıkları hukukçuları da satacaklar.

El Kaide dosyası yüzünden satılanların işi polislere de benzemez. Son noktada polislerin konusu ulusal bir konu, ama El Kaide konusu uluslararası bir konu…

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...