Eski Ankara müstevlilerinin yerlerini yenileri aldı. Eskiler ne yapacaklarsa halka rağmen yapardı. Bunu herkes bilirdi. Yeni müstevliler sureti ha(l)ktan görünüp fitneyle nizam kurmaya kalkıyor. Kibirli bir neo-Kemalist üslupla kendinden olmayanı önce itibarsızlaştırıyor sonra yok etmeye çalışıyorlar. Kibirli ama aynı zamanda da korkak yeni müstevliler. En sık başvurdukları yöntem, kapalı kapılar ardında fısıltı fitnesiyle itibarsızlaştırma kampanyası. Fısıldaşıyorlar çünkü korkuyorlar. Fişliyorlar, havuzlar oluşturup ötekileştirdikleri kim varsa o havuzlarda boğmaya çalışıyorlar. Her profesyonel karakter katili gibi yüzünüze gülüp arkadan vuruyorlar. Makamlarının kerametini şahsi ferasetleri sanıyorlar. Karşılarına dikilip utanmaz münafıklıklarını yüzlerine vurunca avazları çıktığı kadar bağırmaya başlıyorlar.
Bu satırları Ankara’ya yerleşmiş fısıltı fitnecilerinin durumunu anlatmak ve tarihe not düşmek için yazdım. Bir gün bir tarihçi post-Kemalist Türkiye’yi yazacaksa Ankara’ya yerleşmiş neo-Kemalist kibir tanrıcıklarını görsün istedim.
Son süreçte yaşadıklarım neo-Kemalist kibir tanrıcıklarına karşı bir put kırma hamlesiydi. Kibir tanrıcıklarına odaklanıp süreci magazinleştirmek tarihe karşı saygısızlık olur. Bu nedenle son süreci OLGULARLA bir kez daha özetleyip konuyu kapatayım.
Ankara’nın kibirli figürlerini rahatsız eden süreç, MİT’in PKK’nın çatı örgütü KCK’yı büyütüp beslemesine karşı eleştirilerim ve KCK operasyonlarında MİT’in PKK ile olan ilişkilerini açıklamamdan rahatsız olduklarını biliyordum. Bana karşı ilk fırsatta bir operasyon yapmak için dişlerini gıcırdatan MİT’çiler olduğundan da elbette haberdardım.
Ancak son süreçte bana yönelik yapılan kara propaganda operasyonuna giden yol Uludere faciasından sonra başladı. Uludere faciasını olayın olduğu geceden itibaren kamuoyuna twitter üzerinden duyurdum ve devletin öğlen olmadan o köylülerden özrü dilemesi gerektiğini belirttim. Akşam saatlerinde de televizyonlara bağlanıp Uludere’de operasyonun hedefinin Fehman Hüseyin olduğunu ama PKK içindeki Ankaralılar grubu ile Ankara’da bulunan müzakereci kurumlar ve KCK operasyonlarından rahatsız olan kurumların PKK’ya karşı yürütülen başarılı operasyonları durdurmak için amaçlanmış ortak operasyonu olabileceğini anlattım.
Bu eleştirilerim Ankara’da MİT ve müzakereci AKP’lileri çok rahatsız etti. Sonraki gelişmeler de analizimin doğru olduğunu gösterdi. Mehmet Baransu’nun Taraf’ta yayımladığı belgeler bardağı taşırdı ve kuşatma harekâtı başlatıldı.
Basın 34 masum vatandaşını öldüren bu devletin bir özür borcunu hatırlatmak bir yana Uludere faciasının üstünü örtmeye çalışırken biz Uludere olayını hatırlattıkça Ankara’da sinirler geriliyor. Zira Ankara’da Uludere faciasını kapatmak için kurumlararası bir konsensüs var. Bu nedenle de Uludere kelimesini ağzına alan her kim varsa kuşatma altına alınıyor ve itibarsızlaştırılıyor.
Son yaşadığım süreç, itibarsızlaştırma kampanyasını haber alıp Başbakan ve çevresini uyarmaya çalışamama karşı girişilen psikolojik harekât kampanyasının bir parçası. Bunun için de özel bilgilerim korsan sitelere servis edilerek beni sindirmeye yıldırmaya çalıştılar. Bu hamlelere karşı ben de durumu kamuoyu ile paylaşarak operasyonu deşifre ettim. Sürecin arka planı budur.
Sürecin özü şu:
1) Başbakan’ın bilgisi dâhilinde veya onun bilgisi haricinde Başbakan’ın çevresinden birileri Başbakan’a atfederek Türkiye’ye gelince tutuklanacağımı iddia edip fitne çıkartıyor.
2) Bu konuda hiç bir kurum veya kişi hayır böyle bir durum yok demiyor diyemiyor.
3) Benimle ilgili dedikodular kulağıma 23 mart tarihinde geldi. Güvendiğim kaynaklardan da araştırdım evet böyle bir dedikodunun dolaştırıldığını tesbit ettim.
4) Güvendiğim dostlarım o tarihte bu dedikodunun ciddiye alınacak bir tarafı olmadığını, böylesi dedikoduların belli mihraklarca psikolojik yıpratma için çıkarıldığını ifade ettiler. Ben de aynı fikirdeydim. Bu nedenle o dönem konuyu ciddiye almadım ve kapatmıştım.
5) Ancak ben konu kapandı derken birdenbire bir korsan sitede Devlet’in bilgisayarlarında olması gereken askerlik belgelerim, nüfus kayıtlarım, özel fotoğraflarım ve başka özel hayatıma ilişkin belgelerin yayımlanacağı duyuruldu. Askerlik durumumu gösterir belge gerçekten de yayımlandı.
6) Bu belgenin hangi bilgisayardan çekildiğine ilişkin resmî başvurumu yaptım. Umarım tesbit edilip kişisel verilerimi gazetelere servis eden kişiler cezalandırılır. Ama ben umutlu değilim. Bu iş bir devlet biriminin operasyonu olduğu için o belgeleri sızdıranlar hiçbir zaman bulunmayacak. Bunun için de konuyu kamuoyuna taşıdım.
7) Ailem hedef yapıldı. Hakkımda devlet dosyalarından çekilmiş daha fazla belgelerin ellerinde olduğuna dair tehditlere maruz kaldım.
8) Bütün bu sürecin sonunda Başbakan’a bir mektup yazma ihtiyacı hissettim ve durumdan haberdar olup olmadığını sordum.
9) İlgili kurumlardan hiçbir açıklama gelmedi.
10) Bu süreci kamuoyuna taşıyarak halkın bana, Taraf’a ve Uludere olayını sorgulayan medyaya yönelik kara propaganda yöntemleriyle yıpratılması operasyonundan haberdar olmasını istedim.
11) Bu arada bir başka gazeteci bana e-mail atıp kendisi de AKP’lilerin bulunduğu bir ortamda hakkımda tutuklanacak iddiasını duyduğunu bunu da bana ulaştırmak için değişik yerlerle paylaştığını ifade etti. Özet olarak operasyon deşifre oldu.
12) Benim kişilerle işim olmaz. Kişilerle olan işleri zaten hukuksal süreçte halledeceğiz. Akif Beki’nin istifhamlarına karşı da süreci magazinleştirmemek için teker teker cevap vermiyorum. Zaten Beki ile kibir yarıştıramam da…
13) Sadece konuyu gündeme taşımadan önce taraflara ulaşmaya çalıştığımı ama cevap alamadığımı göstermek için Akif Beki’ye gönderdiğim 30 mart tarihli e-mail’in örneğini aşağıya koyuyorum.
twitter/emreuslu
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...