Kendi gözündeki merteği görmeyip, başkasının gözündeki çöpü görmek diye bir söz vardır.
Kendi kusurlarını, günahlarını bir türlü görmeyen, ama başkalarının küçücük yanlışlarını bile bulup çıkarıveren bir insan tipinden bahseder.
* * *
Aslında bu bahsettiği, tam da, bizdeki devletlu taifesidir. Bizim devletlular asla kendi işledikleri günahları görmezken, başkalarında kusur ve günah bulmakta pek bir mahirdirler.
* * *
Mesela bakın sayın Cumhurbaşkanı yine müddeiumumiliğe soyunmuş, HDP’lileri yargıya hedef gösteriyor, bunlardan hesap sorun diyor. Neymiş o hesap sorulacak şey? HDP’lilerin ağızlarından çıkan “özerklikle” ilgili sözler… Altı üstü bir söz, bir ifade, bir düşünce açıklaması, hepsi yanlış olsa gözdeki bir çöp kadar günahı vardır.
* * *
Ama tam da aynı günlerde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim devletluların gözlerindeki mertekten söz ediyordu.
* * *
AİHM Cizre’deki sokağa çıkma yasağı için hükümete üç tane soru yöneltmiş, öyle diyor bizim Türkiye basını.
Siz bunlara “soru” falan dendiğine bakmayın, çok ağır suçlamalardır söz konusu olan…
* * *
AİHM, bu sokağa çıkma yasağının “hukuki” temeli nedir diye sormuş hükümete.
Yani, aslında, sen kendi yasalarına uyuyor musun, yoksa hukukun paspas yapıldığı bir ülke mi oldun diye soruyor.
* * *
Bu sokağa çıkma yasağı olan yerlerde sağlık hizmeti sunuyor, temel ihtiyaçları karşılıyor musun diye sormuş.
Yani, sen bir devlet olmanın asgari gereklerini yerine getiriyor musun, yoksa bir devletin hangi koşulda olursa olsun ilk önce vatandaşının temel ihtiyaçlarını karşılayacağını, her durumda onlara sağlık hizmeti sunacağını unuttun mu diye soruyor.
* * *
AİHM son olarak da operasyon yapılan yerlerde sivillerin hayatını korumak için ne gibi tedbirler alındığını sormuş.
Yani aslında, sen silahlı militanlarla mı mücadele ediyorsun, yoksa bütün Kürt vatandaşlarına terörist muamelesi mi yapıyorsun diye soruyor.
* * *
“HDP’liler bedel ödesin” diyor Sayın Cumhurbaşkanı…
Peki bu kış kıyamet gününde sevdiği insanın cesedini sokaktan alamayan, o cesedi kuş köpek yiyecek diye aklı çıkan Kürt vatandaşın çektiği ızdırabın bedelini kim ödeyecek?
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...