Yine mağdur oldu. Ona sorsanız tarih boyunca Hitler’in en fazla kendini mağdur ettiğini söyleyebilir. Durduk yere üniter devlette başkanlık diye Hitler örneğini verdi. İnsanlar haklı olarak tepki gösterince de kızdı. Saray, açıklamanın açıkça çarpıtıldığını ileri sürdü. İktidar kalemlerinin akıllı olanları olan biteni görmezden geldi, cevvalliğin prim yaptığını anlayanlar ise reisi savunmaya girişti.
Erdoğan’ın anayasacısı Sayın Burhan Kuzu ise sosyal medyada tepkisini“Cumhurbaşkanımızın başka bir bağlamda örnek verdiği Weimar Anayasası’nı Hitler ile bağlantı kurarak, Başkanlık Sistemi aleyhine kullandılar” diye gösterdi.
Cumhurbaşkanı Weimar Anayasası’ndan bahsetmemişti. Bağlam denilen alt tarafı bir soruydu ve basitti. Ama Türkiye’nin siyasal İslamcılığının en belirgin özelliği ağlaklığı. Kendi yapar, kendi yaptığından kendi mağdur olduğunu söyler. Yerdeki işçiye tekme atıp ayağım yaralandı diye rapor alan o genç irisi siyasal İslamcılığın bu tavrının özeti.
Soru şu. Üniter devlette başkanlık olur mu?
Cumhurbaşkanı’nın cevabı şu: “Üniter sistemli başkanlık baktığımızda var. HitlerAlmanyası’na baktığımızda da bunu görürsünüz. Başka ülkelerde de görürsünüz.”
Sarayın açıklaması ne? “Aslında onu kötü örnek diye verdi.”
İktidarın bir köşe yazarına bakarsanız bu örnek “gayet açık” imiş. Sebep? Efendim burada sayın Cumhurbaşkanı Nazi Almanyası örneği vererek “üniter yapıyımuhafaza ederek de pekâlâ idari yapının değiştirilebileceğine ilişkin bir ‘önermeye’işaret ediyormuş”. Hepsi buymuş.
Cumhurbaşkanı bula bula Hitler örneğini mi buldu diye sormayalım. Fakat Sayın Erdoğan için icat edilen bu en sofistike savunma argümanının da yerlerde süründüğüne “işaret edelim”.
Öyle yapalım zira Hitler “üniter yapıyı muhafaza ederek pekâlâ idari yapıyı değiştirmiş değildir”. Üniter yapıyı muhafaza edemezdi zira Weimar Cumhuriyeti üniter bir devlet değildi. Bir federasyondu. Sayın köşe yazarına biri yardımcı olursa Weimar Anayasası’nın ikinci maddesine göz atabilir. Orada “Reich devleti ülkesi,Alman eyaletlerinin ülkelerinden oluşur” yazmakta.
Yani Hitler bir federasyonda yönetime geldi ve tedricen yetkileri elinde toplayarak cumhuriyeti ortadan kaldırıp başkanlığını ilan etti. Ona direnebilecek Prusya eyalet hükümetinin yetkilerini kaldırmasının da bunda önemli bir rolü oldu.
Demek ki hem sayın Cumhurbaşkanı hem de sayın köşe yazarı Weimar cumhuriyetini üniter zannediyor.
Gelelim Hitler’i aslında ilk telaffuz eden Sayın Davutoğlu’na. Muhalefeti başkanlığa razı etmek için şunu söylemişti: “Parlamenter sistemden kaynaklanan otoriter yapılar da vardır. Hitler Almanyası parlamenter sistem içinden doğdu.”
Bu da pek doğru bir tespit değil. Öyle olsa Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra parlamenter rejimin işleyen bir modeli olmazdı. “Yahu bu parlamenter sistemdenHitler çıkıyor iyisi mi biz başkanlık sistemine geçelim” derdi. Aksine, Hitler parlamenter rejimi zorlayarak yıkmıştır. Yani parlamenter rejim sayesinde değil ona rağmen Hitler olmuştur. Önce bir fiili durum yaratmış sonra da Alman devletinin“derinlerini” de okşayarak fiili durumu resmileştirmiştir.
Kafası karışık bir Başbakan, en iyi ihtimalle sağdan soldan duyduklarıyla konuşan bir Cumhurbaşkanı, ona buna sataşmak için okumadan yazan köşe yazarları.
Kendi kendilerine Hitler meselesini açtılar. Bir de üzerine çarpıtıyorsunuz diye azarı biz işitiyoruz.
Üniter devlette başkanlığa örnek mi arıyorsunuz?
Bir daha Hitler’den bahsetmeyin. Başınıza iş alıyorsunuz. Bakın, hemen aşağıda Suriye var. Hem üniter hem de başkanlık. Onu örnek alın. Hayrını görün.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...