Panama Belgeleri’nin ikinci dalgası geldi dün.

Panama Belgeleri ile, bazı zenginlerin offshore hesaplarını kullanarak vergi sorumluluklarından kaçındığını gözler önüne sermişti.

Belgeler Panama merkezli avukatlık şirketi Mossack Fonseca’dan kimliği belirsiz bir kaynak tarafından sızdırıldı.

Bu ikinci dalga sızıntıda, yaklaşık 200 bin belge yayınlandı.

Bu belgelerde, offshore hesabı olan Türk sayısı 500 kişi.

Bu belgeler, özellikle dünyada siyasetin yeniden dizayn edilmesi adına kullanılacağı iddialar üzerine, dünyanın yakından takip ettiği bir olay oldu.

Tabi belgeler açıklanmaya başlayınca hemen hemen herkesin merak ettiği konu, bu belgelerde kimlerin adının olacağıydı.

Bu belgelerde kimlerin isimlerinin çıkacağı konusunda en fazla korku yaşayanlar, hiç şüphesiz Erdoğan ve çevresindeki işadamlarıydı.

Ve beklenildiği gibi, Mehmet Cengiz, Remzi Gür ve Erdoğanın damadı, Berat Albayrakın yönettiği Çalık Holding, açıklanan belgelerde isimleri var.

Mehmet Cengiz, 17-25 aralıktan sonra ismi oldukça anılmaya başlanan, tapelerde, millete küfreden havuz finansörü işadamı idi.

AKP tarafından milyon dolarlık vergi borçları silinen ve devlet ihaleleri verilen Mehmet Cengiz, AKP’nin vergilerini silmesinden tatmin olmamış ki, o kadar para kazandığı bu devlete vergi vermemek için offshore hesap açmış ve paralarını o hesaplara aktarmış.

Yine Erdoğan’ın en yakın arkadaşı ve çocuklarına burs veren işadamı olarak tanınan Remzi Gür’de, belgelerde ismi olan işadamlarından.

Remzi Gür kamuoyunun yakından bildiği bazı işadamlarının TMSF’ye düşmüş mallarını almasıyla da bir aralar hakkında çok konuşulan iş adamı idi.

Özellikle ,Halis Toprak’ın Tarabya’daki köşkünü alması kamuoyunda baya yer almış ve mecliste soru önergesi olmuştu bu durum.

Tabi bu belgelerin açıklanmasından sonra akıllara gelen sorularda biri de, Erdoğan tarafından kayyımlar vasıtasıyla mallarına çökülen Akın İpek’in ve cezaevine atılan Boydak Holding ve Dumankaya yöneticilerinin, bu listelerde olup olmadığı konusu idi.

Fakat, ne Akın İpek, ne de Boydaklar, ne de Dumankaya bu listelerde yoktu.

Yani vergi vermemek için offshore hesaplar açan işadamları arasında bu işadamları yoktu.

Her konuşmasında, kanunsuz hukuksuz bir işlerinin olmadığını, devletin her birimi tarafından defalarca incelenen ve bir usulsüzlük bulunmayan bir şirkete sahip olduğunu söyleyen Akın İpek, Erdoğan’ın himayesindeki işadamları gibi vergi vermemek için offshore hesap açmamıştı.

Zaten, Akın İpek’in mallarına çökme adına hazırlanan iddianamede bile, Türkiye şartlarında bu kadar temiz ve düzgün bir şirketin olmasının normal olmadığı yazılmış ve bu nedenle şirkete kayyım atanmıştı.

Evet gerçekten de doğru bir iddianame olmuş.

Bu kadar vergi kaçıran ve haksız kazançlarla rant sağlayan, kurdukları havuz medyasıyla haysiyet cellatlığı yapan bir zihniyetin başta olduğu bu ülkede, bu kadar dürüst ve temiz olmak büyük bir suçtu.

İşte Panama Belgeleri bir kere daha, bu zihniyetin ne olduğunu gözler önüne serdi.

Bu belgelerin Türkiye iç kamuoyunda çok bir etkisinin olacağını zannetmiyorum.

Ama dünya genelinde Amerika’nın, artık finansal jandarmalık yapmaya başladığı bu süreçte, bu belgelerin bazı kişilerin başlarını ağrıtacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Amerika artık kara para konusunda çok sert ve ciddi yaptırımlar yapmaya başlıyor.

Panama Belgeleri ile başlayan bu sürecin, İsviçre’deki offshore hesaplarınında ifşa edilmesiyle devam edeceğini bekliyorum.

Bu konuda, Amerika’nın özellikle ilgilendiğini ve bu konu hakkında Obama’nın son konuşmasında özellikle üzerinde durması, kara para ile mücadele konusunun, ilerleyen günlerde dünya genelinde çok konuşulan ve çok dengeyi değiştirecek bir konu olacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Panama Belgeleri ve Reza Zarrap dosyası, AKP ve Erdoğan saltanatını çok sarsacak dosyalar olarak durmakta.

İki dosya da, Amerika merkezli ve daha açılmadı bile.

Bu dosyalar Erdoğan saltanatını sarsacak ve özellikle yurtdışında meşruiyetini biterecek potansiyele sahip dosyalar.

Bakalım süreç nasıl işleyecek.

Ama şunu diyebilirim ki, olay daha yeni başlıyor.