Millet gazetesi yazarı Ufuk Şanlı bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim ısrarının ülkeyi çok büyük bir ekonomik krize sürüklediğini yazdı. Şanlı yazısında ‘Ak Saray’ın refahı için bedel ödemek yine bizlere düşüyor” diyerek de seçimlerin asıl amacının ne olduğunu özetlemiş oldu.

İŞTE UFUK ŞANLI’ININ BUGÜNKÜ YAZISI;

7 Haziran genel seçimlerinin üzerinden tam 59 gün geçti. Halk o gün sandıkta son derece net bir mesaj verdi; “Bu ülkeyi bölen bir tek parti yerine herkesin nefes alabileceği ve kendisini ifade edebileceği bir koalisyon istiyorum” dedi.

Ortaya çıkan siyasi tablo iş dünyası tarafından da olumlu karşılandı. İş dünyasının en büyük çatı örgütü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile TÜSİAD ve MÜSİAD açık bir dille, “Erken seçim istemiyoruz, siyasi partiler anlaşsın ve güçlü bir koalisyon hükümeti kurulsun”mesajı verdi.
İşadamları bu çağrıyı kendi çıkarları için değil, ülkenin menfaatleri bunu gerektirdiği için yapıyordu. Evet, iş dünyası son üç senedir ekonominin gösterdiği performanstan memnun değildi.
Her yıl ortalama yüzde 4.5 büyümesi gereken ekonomi yılda yüzde 3’lük büyüme performansıyla uzun süredir yerinde sayıyordu. İşsiz sayısı 3.2 milyona dayanmıştı. Enflasyon yükselirken, işçi ve memura bir türlü zam yapılmıyordu. Türk ekonomisi ise dünya ekonomisinde iki basamak birden gerileyerek 17’ncilikten 19’uncu sıraya gerilemişti.
İhracat artmak bir yana düşüyor, turizm gelirleri azalıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Amerika Merkez Bankası (Fed) Eylül veya Ekim ayında faizleri artıracaktı. Fed’in bu hamlesi aralarında Türkiye’nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkelerde büyük bir depreme yol açacağı için bir an önce önlem alınması gerekiyordu.
MİLLİ İRADEYE SARAY DARBESİ
Ancak sabah-akşam ‘Milli irade’ edebiyatı yapan Erdoğan ve Ak Saray daha ilk günden itibaren bu sonucu kabullenemedi. 13 yıl sonra iktidarı halk ile paylaşmaya yanaşmadı. Daha ilk günden itibaren ‘koalisyon istemiyorum’ diyen tarafsız (!) Cumhurbaşkanı süreci baltalamak için de elinden geleni yaptı.
Elimizdeki veriler son derece net; Erdoğan’dan önceki tüm Cumhurbaşkanları (Özal, Demirel, Sezer) koalisyon hükümetini kurma görevini ortalama 10 gün içinde başbakanlara vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise seçimlerden tam 32 gün sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu görevlendirdi.  Davutoğlu, koalisyon görüşmelerine başladıktan dört gün sonra (yani seçimlerden 36 gün sonra) “Bu iş zamanında çözülmezse erken seçime giderim” diyerek açıkça halkı tehdit etti.
HÜKÜMET HÂLÂ KURULMADI
Erdoğan tarafından kontrol edilen medya kuruluşları yaptıkları yayınlarla AKP seçmeninin kafasını karıştırırken, iş dünyasının yaptığı çağrılara kulak tıkandı. Bu yetmezmiş gibi Türkiye’nin güvenlik risklerini artıracak hamleler yaparak terörün tırmanmasına neden oldu.
Türk lirası dolar karşısında yüzde 15 değer kaybetti. Dünyada dolar karşısında en fazla değer kaybeden üçüncü para birimi. Borsa İstanbul gelişmekte olan ülkeler içinde en kötü performans sergileyen 3’üncü borsa. Ve evet, ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı öncesinde Türkiye’nin hâlâ bir hükümeti yok!
Erdoğan’ın erken seçim ısrarı ülkeyi adım adım büyük bir ekonomik krizde doğru sürüklüyor. Ak Saray’ın refahı ve huzuru için bedel ödemek ise her zaman gibi yine bizlere düşüyor…

Millet