Bu gün 18 mart.

Bu gün Çanakkale Zaferinin 101. yıl dönümü.

Bu gün hiç bişeyi elinde kalmamış bir milletin, var olan tek şeyi olan imanıyla vatanını savunduğu ve kazandığı gün.

Bu gün, elinde silahı, üstüne giyeceği elbisesi olmayan, yırtık ayakkabısı, paslı süngüsü, tarladan aldığı tırmığı ile vatanını ve namusunu koruma adına canını dişine takan kahramanların zafer günü.

Bu gün her seyini kaybetmiş bir milletin, kaybolmayan imanlarıyla Allah’ın Nusretine sığınıp muzaffer olduğu gün.

Bu gün, silahları ve cephanesi olmayanların, kardeşlikleri ve inanmışlıkları ile milyonları mağlup ettiği gün.

Bu gün, Gaziantep’te anasının başörtüsüne el uzatanlara karşı gelen çocuğun şehit edilerek Şehit Kamil olduğu ülkenin, akan kanlarının Çanakkale boğazında düşmanı boğduğu gün.

Bu gün bu ülkenin tüm insanlarının gurur duyacağı gün.

Bu gün dedeleri toprak altında kucak kucağa yatan, kemikleri birbiriyle kaynaşan, türkün, kürdün, alevinin, sünninin, lazın, çerkezin torunlarının gurur günü.

Fakat bu gün, aynı zaman da bir utanç günü haline getirildi AKP eliyle.

Bu günler, aç kalsada namusundan taviz vermeyen dedelerinin yüzlerini kızartan, “çalıyor ama çalışıyor ” diyen torunların utanç günleri.

Bu günler, evi olmasada, barakada yaşayan dedelerinin yüzlerini kızartan, bir ev için hainlere susan torunlarının utanç günleri.

Bu günler, anasının başörtüsüne uzanan eli kıran ve çocukken şehit olan dedelerinin yüzlerini kızartan, kendisine emanet edilen çocuklarını tecavüz eden sapıklara karşı susan, susmak için para alan, ana olmuş, baba olmuş torunların utanç günleri.

Bu günler, Kahramanmaraş’ta başörtüsünün izzetini korumak için isyan eden Sütçü İmamların, başörtüsünü sidiğe bulayan, yalanına alet eden, pisliğine örtü eden utanmazların ve bu utanmazları destekleyen torunlarının rezil günleri.

Bu günler, sırtında bebeği cepheye cephane taşıyan Nene Hatunların, başındaki örtüden, dilindeki Allah’tan, elindeki Kur’an’dan, yolundayım dediği peygamberinden utanmadığı, zulme alkış tuttuğu, ahlaksızlığın her türlüsünü işlediği, fikrin fahişesi olduğu kapkara günler.

Bu günler, bir karış toprağında binlerce şehidin kanının olduğu ülkede şehirlerin göz göre göre satıldığını gören torunların “amalarla” buna göz yumduğu günler.

Bu günler, adalet karşısında elini kesilmek üzere adelete uzatan Fatihlerin ülkesinde, sahtekarların, haramilerin, eşkiyaların Fatih kabul edildiği günler.

Bu günler, hocasının atının ayağından sıçrayan çamurlu kaftanı ile defnedilmeyi vasiyet eden Yavuzların ülkesinde, hocaların sahtekar, düzenbaz, dilsiz şeytan , hükümdarların yavuz hırsız olduğu günler.

Bu günler, idam sehpasına giderken bile zalime boyun eğmeyen alimlerin ülkesinde, makama, paraya kul olmuş, haramiye boyun eğmiş, dinin içini boşaltmış, alim bozuntularının makamları işgal ettiği günler.

Bu gün 18 mart.

Bu gün Çanakkale Zaferinin 101. yıl dönümü.

Şimdi vicdanlarınıza sorun, bu zaferi kazananların torunları.

Siz gerçekten Çanakkale’de kanıyla bu vatanı bırakmışların vatanında zafer kazanmış muzafferler misiniz ?

Vallahi değiliz, billahi değiliz.

Vatan satılırken, kömüre makarnaya kendimizi sattık.

Vatan yakılırken, biz survivora baktık.

Ülke kan gölüne dönerken, biz kim kiminle evlenecek derdindeydik.

Ülkede namus payimal edilirken, benim stilim ne olsun bu gün onu merak ettik.

Ülkede insanlara zulmedilirken, bir maçı katleden hakeme küfrettik.

Çocukların cesedleri dolaplarda saklanırken, babalarının sırtında çuvallarda taşınırken, biz oturup çocuğumuzla sıcak evimizde televizyon izledik dilsiz, duymaz, kör şeytan olduk.

Şimdi oturmuş, dedelerimizin kazandıkları bir zaferle övünüyoruz.

Şimdi kalkmış, namusu ve şerefi adına zalime, hırsıza, namussuza, haine boyun eğmemiş dedelerimizin kazandığı zaferi, utanmadan kutlayan mirasyediler olarak ortalıkta caka satıyoruz.

Hiç sıkılmadan, dilsizler, görmezler, duymazlar ülkesinde kendimizi muzaffer göstermeye, kendimizle övünmeye, kendimizi duyurmaya çalışıyoruz.

Ne bu ülke, şimdilerde dedelerimizin bize emanet ettiği ülke, ne de biz, şerefli dedelerimizin şereflerini emanet ettiği şerefli torunlarıyız.

Kirlettik vatanı, kirlettik namusu, kirlettik güzel olan her şeyi.

Çanakkale’yi geçirmedi dedelerimiz ve değdirmedi namahrem eli ve kirletmedi vatan toprağını, ama biz Çanakkale’den geride kalan herşeyi kirlettik.

“Çanakkale geçilmez” dedirtti dedelerimiz, ama biz Çanakkale’den geçirdik, haini, alçağı düşmanı.

Düşman Çanakkale’yi geçti, şimdi ülkenin tam merkezinde, ülkenin kaderine hükmediyor.

Allah bu millete merhamet etsin.

Allah bu milleti temizlesin.