Nokta dergisi bugün şok bir iddiaya yer verdi. İddiaya göre Erdoğan’ın damadının şirketi olarak bilinen Powertrans şirketi Kürt petrolünü taşırken kaçakçılık yapıyor. İşte Nokta’nın şok iddiaları:
NOKTA HABER |
Kuzey Irak petrolünün Türkiye ve üçüncü ülkelere sevkiyatını sağlayan Powertrans şirketinin adı şimdi de ‘kaçakçılık’ olayına adı karıştı. Gümrük mevzuatına göre transit sevkiyat yapan firmaların taşınan ham petrolü yurtta bırakması yasak.
Ancak Powertrans sevkiyatları boşaltım kontrollerinde çok sayıda tankerde ham petrol yerine ‘su’ çıktı. Habur sınır kapısından petrol yüklü giren tankerlerin yolda boşaltılıp yerine su doldurulduğu tespit edildi. Yapılan bu tespitler üzerine Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünce soruşturma başlatıldı.
İddiaya göre o soruşturma Ankara’dan ‘güçlü eller’ devreye girince duvara tosladı. Böylelikle, ancak bir rafineride işlendikten sonra piyasaya sürülebilecek ham petrolün kime gittiği sorulamadı.
Soruşturmanın kesilmesinin ardında Powertrans’ın ‘kuvvetli siyasi bağlantıları’ olduğu konuşuluyor. Powertrans’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın CEO’su olduğu Çalık Holding bünyesinde faaliyet gösterdiği ortaya çıkmıştı. Bu ilişkiyi tüm detaylarıyla kitabında yazan gazeteci Tolga Tanış bizzat Erdoğan tarafından dava edilmişti.
Her ne kadar merkezi Irak hükümeti karşı çıksa da, Kuzey Irak’ta çıkarılan ham petrolün transit sevkiyatı tüm hızıyla sürüyor. Petrolün üçüncü ülkelere sevkiyatı Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Barzani ile yapılan anlaşmaya istinaden Türkiye üzerinden gerçekleştiriliyor.
Irak’tan Türkiye’ye veya üçüncü bir ülkeye ham petrolün transit taşınması normal şartlar altında 2011/2033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yasak. 18 Temmuz 2011 tarih ve 2011/2033 sayılı ‘Ham Petrol ve Jet Yakıtının Türkiye Üzerinden Karayolu veya Demiryolu ile Taşınmasına İlişkin’ Bakanlar Kurulu Kararı şöyle:
“…akaryakıt ürünleri ve ham petrolün Türkiye’den yabancı bir ülkeye, yabancı bir ülkeden Türkiye’ye veya Türkiye üzerinden üçüncü bir ülkeye karayolu veya demiryolu ile transitine, ithaline veya ihracına izin verilmez.”
Yasa böyle ama ‘ülke menfaati’ denilerek yasağa bir delik açılmış: “Ancak ülke menfaati açısından gerekli olan hallerde bu karar kapsamındaki ürünün karayolu veya demiryolu ile transitine izin verilebilir.”
İşte o ülke menfaatinin (!) ne olduğu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 24 Ağustos 2012 tarihli genelgesinde ortaya çıkıyor. Bakanlık tarafından Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri’ne gönderilen genelgede aynen şöyle deniliyor: “Söz konusu mevzuat hükümleri kapsamında, Powertrans Petrol ve Enerji Tic. Ltd. Şti ile Irak’taki yetkili Bakanlık arasında imzalanan sözleşme kapsamında Powertrans Petrol ve Enerji Tic. Ltd. Şti.’nin benzin ve jet yakıtı sevkiyatı için izin başvurusu uygun bulunmuştur.”
Bu imtiyazlı ‘ülke menfaati’ iznini kapan Powertrans, Kuzey Irak’ın benzin ve jet yakıtını tanker tanker, taşımaya başlıyor. Ve zamanla Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden transiti Powertrans’tan sorulur hale geliyor.
POWERTRANS GÜCÜ ADINA…
Şirket, adına ‘güçlü’ (power) ismini boşuna koymamış. Gerçekten de öylesine güçlü ki; Irak petrolünün Türkiye üzerinden transit taşınması Bakanlar Kurulu Kararına göre yasak olduğu halde ‘ülke menfaatleri’ kamuflajıyla yasağı by-pass eden birkaç firmadan biri.
Milyon dolarlarla oynayan şirketin resmi internet sitesine girdiğinizde bir ‘naylon şirket’ havası var. Web sitesinde yer alan ‘HAKKIMIZDA, HİZMETLERİMİZ, ÇEVRE VE İŞ GÜVENLİĞİ, İNSAN KAYNAKLARI’ başlıklı sekmeleri tıkladığınızda klasik temenniler ve ‘beylik’ halkla ilişkiler sözlerinden başka bir şey çıkmıyor karşınıza. Şirketin kime ait olduğu, kimler tarafından yönetildiğine dair hiçbir bilgi yok…
İTO (İstanbul Ticaret Odası) sicil kayıtlarına bakıldığında ise şirketin kuruluş tarihi 25 Mart 2011. Yani, Bakanlar Kurulu’nun ‘ülke menfaati’ kararından sadece 4 ay önce. 10 milyon lira sermayeli şirketin sicil bilgilerinde Yönetim Kurulu üyesi olarak tek isim duruyor: Şevket Acar. Şirketin ‘A’ Grubu İmza sahibi olarak ise iki isim var: Ekrem Keleş ve Cem Osman Sokullu.
YOLLAR ÇALIK HOLDİNG’E ÇIKIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat hışmına uğrayan gazeteci Tolga Tanış, “POTUS & Beyefendi” kitabında Şevket Acar hakkında şu bilgileri veriyor: “Şevket Acar, Powertrans’ın önce mali işler müdürü. 2013’te Yönetim Kurulu Başkanı. Daha önce Çalık Holding’te Arnavutluk’taki ALBtelecom’un CEO’su…”
Powertrans’ın sicil kayıtlarındaki diğer isimler Ekrem Keleş ve Cem Osman Sokullu’yu incelediğimizde yine Çalık Holdingbağlantıları karşımıza çıkıyor. Ekrem Keleş, Çalık Holding’te 2007-2012 yılları arasında Satış ve Marketing yöneticiliği yapmış. Cem Osman Sokullu ise yine Çalık Holding’te, üç yıllık TPAO kariyerinin ardından Çalık Enerji’de 2010-2012 yılları arasında ham petrol ve ürünleri satışında yöneticilikte bulunmuş. Keleş ve Sokullu, Powertrans kurulur kurulmaz bu şirkete transfer olmuş.
Çalık Holding / Erdoğan Ailesi ilişkisi ise artık malum.
AKP iktidarıyla birlikte Çalık Holding’in başına Erdoğan’ın damadı Birat Albayrak CEO olarak getirilmişti. Talimatla Sabah gazetesi ve ATV’yi alan Ahmet Çalık, medya grubunun başına damad Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ı getirmişti. İşler sarpa sarınca Çalık bu iki şirketi Kalyon Grubu’na satmıştı.
Bu satışa rağmen Çalık üzerindeki Erdoğan ‘kontrolü’ bitmiş değil. 7 Haziran’da AKP milletvekili seçilen damat Berat Albayrak halen Çalık Holding’te ‘Genel Müdür’ sıfatı taşıyor. En azından İTO sicil kayıtları böyle söylüyor… Hal böyle olunca Powertrans’ın ‘siyasi gücünün’ nereden kaynaklandığı, Bakanlar Kurulu kararı ile ‘ülke menfaati’ kisvesi altında özel imtiyazların nasıl sağlandığı ortaya çıkıyor.
İSRAİL’E DE JET YAKITI SATTILAR
‘Ülke menfaati’ için yola çıkan Powertrans tankerleri 3 yıl boyunca yüz binlerce kez sefer yaptı. Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın verdiği bilgiye göre Kürt bölgesinden Ceyhan’a günde 100 bin ile 120 bin varil arasında petrol gönderildi.
Reuters muhabirlerinin yaptığı bir araştırmaya göre, Kuzey Irak’tan Ceyhan’a gelen petroller başta Amerika ve İsrail’e satıldı. Haberde üst düzey bir Irak petrol bakanlığı yetkilisinin şu ifadeleri yer alıyordu: “Irak ham petrolünü Türkiye’ye kamyonlarla kaçırmayı durdurması konusunda daima uyardık…”
Ama o uyarılara kulak asan olmadı. Kuzey Irak petrolü tanker tanker akmaya devam etti. Reuters, Kürt petrolünü taşıyan şirketlerden biri olarak İsviçre-Hollanda şirketi olan Trafigura’nın adını verdi. Reuters’in verdiği ikinci isim ise Powertrans idi. Haberde şirket hakkında şu ifadeler kullanıldı:
“Powertrans isimli bir Türk şirketi, Kürt hükümeti için aracılık ederek, ihaleler aracılığıyla petrolü tüccarlara satıyor. Ham petrolün çoğu İtalya’da Trieste’ye giderken, kondensat petrol Fransa, Almanya, Hollanda, hatta Latin Amerika’ya gitti.
Nakliye kaynaklarının belirttiğine ve Reuters AIS Live gemi izleme programının gösterdiğine göre, Marinoula isimli tanker 265.000 varil civarında ağır asetik Irak Shaikan ham petrolünü 1 Mayıs’ta Houston’daki Oiltanking terminalinde boşalttı.
Terminal, Gulf Coast ve Cushing, Oklahoma arasında dağılmış 23 rafineri, üretim ve depolama tesisine bağlı olduğundan, alıcının kimliği belirsizdi. Kaynaklara göre petrol, ticaret şirketi Petraco tarafından Türkiye Dörtyol’daki Delta Rubis terminalinde yüklenmişti, burası Kürt petrolü ihraç eden iki limandan biri. Şirket yorum yapmayı reddetti.
Bu yılın başından beri, Kürt petrolüyle yüklü en az dört yük İsrail’e gitti. Ticaret kaynakları İsrail’in Hayfa’daki Petrol Rafineri Limited (ORL) fabrikasının bu petrolün bir kısmını işlediğini belirtti. Tüccarların ifadesine göre, Aşdod yakınlarındaki bir rafinerinin sahibi olan Paz Petrol Şirketi, son dokuz ayda en az iki petrol yükü satın aldı.”
FİLİSTİN’İ VURAN JETLERİN YAKITI
Rota Haber adlı internet sitesinde yer alan başka bir habere göre ise Gazze’yi vuran savaş araçlarının yakıtı Türkiye’den İsrail’in Aşkelon limanına SCF Altai tankeri tarafından taşındı. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi petrolünü taşıyan SCF Altai tankeri 20 Haziran 2014 sabahı İsrail limanına yanaştı.
Bu taşımadan elde edilen gelirler de Halk Bankası’nda birikiyordu. Halkbank’ın internet sitesi de Kürt petrolünü Türkiye üzerinden İsrail’e taşıma işini 20 Haziran’da kendi sitesinden duyurmuştu. Halkbank’ın sitesinde yer alan haberde şu ifadeler kullanılmıştı:
“Foreks’in gemi izleme kayıtlarından aldığı bilgiye göre, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından Türkiye’nin Ceyhan limanına pompalanan petrolü taşıyan tankerlerden Liberya bandıralı SCF Altai, İsrail’in Ashkelon limanına yanaştı. SCF Altai 81 bin ton petrol taşıma kapasitesine sahip.”
Aralarında Powertrans’ın da olduğu sevkiyat şirketlerinin taşıdığı petrolün İsrail’e de gittiği artık bilinen bir gerçek. Bilinmeyen ise merkezi Irak yönetiminin ‘kaçakçılık’ olarak değerlendirdiği bu sevkiyatın içinde dönen dolaplar. Deyim yerindeyse ‘kaçakçılık içinde kaçakçılık!’
HAM PETROL NASIL ‘SU’ OLDU?
Gümrük mevzuatına göre transit taşıma yapan firmalar tarafından Türkiye’ye girişte gümrüğe ‘Transit Beyannamesi’ veriyor. Bu beyannameyi inceleyen gümrük yetkilileri taşınan yükü kontrol ediyor ve mühürlüyor. Böylece mühürlenen yükün (petrol, uçak yakıtı) gümrüklü sahadaki çıkış anına kadar yurt içine bırakılmasına karşı önlem alınıyor.
Transit ham petrolü taşıyan araçlar Habur sınır kapısından yurda giriyor. Burada yapılan kontrol ve denetimler sonrasında gümrüğe verilen ‘Transit Refakat Belgesi’ ile Mersin Ataş Rafinerisi’ne gidip, gümrüğün denetimi altında boşaltım yapıyor. Tankerler birbiri ardına giredursun gümrükte görevli ‘Dürüst Teoman’ın meslektaşları, şeytani bir zeka ürünü olan kaçakçılığı ortaya çıkarıyor.
Habur’dan ham petrol ile giriş yapan tankerlerin Mersin’de yapılan boşaltım kontrollerinde çok sayıda tankerde yakıt yerine ‘su’ çıktığı tespit ediliyor. Ancak Habur sınır kapısında tankerlerin girişi sırasında yapılan kontrollerde herhangi bir su tespiti yok.
Bunun anlamı şu: Habur’dan giren petrol, mühür kırıldıktan sonra ‘müsait’ bir yerde ve ‘uygun’ miktarda boşaltılıyor. Boşaltılan petrol su doldurularak kamufle ediliyor. Yani merkezi Irak yönetiminin ‘kaçak’ ilan ettiği Kürt petrolü ‘duble kaçak’ yöntemle yurtta bırakılıyor.
HİLELİ TANKERLER POWERTRANS’IN ÇIKTI
Gümrük muhafaza ekiplerinin tutmuş olduğu bir tutanakta ‘su’ bazlı hile şöyle yer alıyor:
“Mehmet K. İdaresindeki 33xxx49/63xx907 plakalı araçta yapılan incelemede; aracın ATS cihazının çalıştığı, güzergah ihlali yapmadığı ve kendisine verilen süre dahilinde varış gümrük idaresi olan Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü’ne ulaştığı tespit edilmiştir.
Söz konusu aracın tanklarında bulunan ham petrol cinsi eşyanın Caleb Bret Deniz Survey S.A. görevlisi tarafından yapılan macun yöntemiyle yapılan su testinde araca ait yedi (7) bölümünde 20 cm su tespit edilmiş, araçtan fek edilen yedi (7) adet gümrük mühürleri ile araç üzerinde takılı kalan iki (2) adet gümrük mühürleri üzerinde yapılan incelemede DYB00488904 numaralı mührünün arka bölümünün diğer mühürlerden farklı olduğu gözle yapılan incelemede kesilip tekrar yapıştırıldığı izlenimi elde edilmiş olup…”
Aşağıdaki liste, yapılan kontrollerinde içinden su çıkan tankerlerden sadece bir kısmı. Beyannamelere göre ham petrolün satıcısının Kuzey Irak Tabii Kaynaklar Bakanlığı, alıcının ise Powertrans Petrol ve Enerji Tic. A.Ş. olduğu görülüyor.
Sadece bu 13 olaydaki petrol kaçakçılığı miktarı 10 ton 200 kg. Bu noktada can alıcı soru şöyle: “Kaçakçılık miktarı sadece bu 13 olayla mı sınırlı? Eğer değilse, her gün binlerce tankerle yapılan sevkiyatta başka kaçakçılıklar da yapılmışsa, bunun devlete olan maliyeti ne?”
Bu soruyu Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri de sordu ve bir soruşturma başlattı.Ancak devreye ‘güçlü’ eller girince soruşturma doğal olarak yarım kaldı. Kaçakçılık olaylarından sadece şoförler sorumlu tutuldu. Varsa bile araştırılmadan, Powertrans’ın sorumluluğu göz ardı edildi.
KANTAR HİLESİ…
Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin tespit ettiği kaçakçılık sadece ‘su’ bazlı değildi. Powertrans tankerlerinin ‘kantar hilesi’ yaparak da akaryakıt kaçakçılığı yaptığı ortaya çıktı. Tutanaklara yansıyan ‘kantar hilesi’nin hikayesi ise şöyle:
“… plakalı ham petrol yüklü aracın boşaltılması sonucunda 1160 kg eksikli olduğu, Ataş Ham Petrol boşaltım sahasında bulunan kantarda yapılan tartım sonucu düzenlenen tartı fişinde (2. tartımın) boş 15480 kg olarak kaydedildiği, Habur’da yapılan tartı fişinde ise aracın boş ağırlığının 14500 olarak kayıtlı olduğu, geçmiş tarihli kayıtlar araştırıldığında ise aynı aracın boş ağırlığının 15000 kilogramı geçmediğinin görülmesi üzerine boşaltım sahasında kantarı gören kameraların incelenmesinde, aracın kantara çıktığı saat ile tartı fişinin üzerinde kayıtlı saatler arasında dakika farkının olduğu, kantar listeleri incelendiğinde söz konusu aracın boş ağırlığının plakasının kayıtlı olduğu sıranın bir sonrasında kayıtlı 73 xx 916 plakalı aracın boş ağırlığı ile aynı olduğu, söz konusu listeler geriye doğru incelendiğinde benzer şekilde aynı boş ağırlıkların ardışık olarak kayıtlı olduğu tespit edilmiş olup…”
Olayın özeti şuydu;
Kaçakçılık yapacak tanker Habur’dan girdikten sonra kendince münasip gördüğü miktardaki ham petrolü yurt içinde ‘bir yerlere’ boşaltıyordu. Ama şoför, petrolü götüreceği Mersin’de bu eksiklik fark edileceğinden, kendi tankerinin değil de başka bir tankerin ‘tartı fişini’ veriyordu.
Yukarıdaki örnekten gidersek; Kuzey Irak’ta Powertrans’ın tankerine yüklenen 490247 sayılı transit refakat belgeli ham petrol, Habur sınır kapısından yurda girdikten sonra, Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğüne 1160 kg. eksikle varıyordu.
Kantar hileleri ile eksikliğin gizlenmeye çalışıldığı anlaşılarak araştırma ve soruşturma başlatılıyor. Soruşturma derinleştikçe işin içinde iş olduğu, ham petrol transit sevkiyatlarının kaçakçılık için kullanıldığı, kaçak yollarla yurda bırakılan petrolün kantarda eksik gözükmemesi için kantar hileleri yapıldığı kamera kayıtlarının tetkikinden anlaşılıyor.
Çok sayıda aracın kantar tartımlarında hata tespit edilerek Gümrük Kanununa göre ceza veriliyor. Ama cezalar yine şoför bazında kalıyor. Yukarıdaki olayda bahsi geçen 1160 kg. ham petrolün nerede boşaltıldığı hiçbir zaman öğrenilemiyor. Çünkü iddia o ki; Gümrük Muhafaza’daki ‘Dürüst Teoman’ların yapmak istediği soruşturma yine engelleniyor.
KAÇAKÇILIK PETROLLE KALMAMIŞ
Öte yandan elimizdeki başka bir tutanak kaçakçılığın sadece petrolle sınırlı olmadığını gözler önüne seriyor. Powertrans tarafından Irak’tan transit edilen 10.02.2014 tarihli TR107467 sayılı transit beyannamesi ile yapılan ham petrol taşıyan 33xx947/33xx817 plakalı tır aracında yapılan aramada aracın değişik yerlerine zulalandığı tespit edilen değişik markalarda toplamda 625 paket kaçak sigara yakalanıyor. İşte tutulan tutanaktan olayın özeti:
“…Bayram C.’nin sevk ve idaresindeki 33xx947/33xx817 plakalı tır aracında 12.12.2014 günü 12.00 sularında Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğünde görevli Gümrük Muhafaza Memurlarınca yapılan kontrolde tır aracının kupa kısmında tekel bandrolsüz sigara cinsi eşya görülmesi üzerine Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğümüz personeline bilgi verilmiş ve aracın tankında bulunan transit ham petrol yükü boşaltıldıktan sonra X-Ray taramasına sevk edilmiş, yapılan taramadan sonra araçta yapılan aramada aracın kupa kısmında 47 karton (her kartonda 10 paket olmak üzere 470 paket) Ashford Super Slims marka tekel bandrolsüz free shop ürünü sigara, 1 karton (10 paket) Gaulioises marka tekel bandrolsüz ürünü sigara, 1 karton (10 paket) Kent marka tekel bandrolsüz free shop ürünü sigara, çekicinin arkasında dorsesi ile bağlantıyı sağlayan plastik yer açıldığında 1 karton (10 paket) tekel bandrolsüz free shop ürünü Kısa Marlboro marka sigara olduğu görülmüş, araç üzerinde çay tütün dedektör köpeği ile yapılan aramada, dedektör köpeğin dorse ile çekicinin birleştiği aynalık kısmı diye tabir edilen bölüme tepki vermesi neticesi yapılan kontrolde dorsenin taban kısmında aracın doğal boşluklarında toplam 125 paket tekel bandrolsüz free shop ürünü kısa Marlboro sigara olduğu görülmüştür…”
POWERTRANS’A DOKUNMA, ŞOFÖRLERE YÜKLEN!
Tüm bu kaçakçılık tespitlerine karşın –ne hikmetse- Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Powertrans hakkında bir işlem yap(a)mıyor, sadece ‘gariban’ şoförlerin cezalandırılması ile yetiniyor.
Peki gerçekten de kaçakçılığın boyutu sadece bir kaç şoförün dahil olduğu sıradan bir hırsızlık olayı mıydı? Bu noktada karşı tez şu: “Eğer kaçakçılığı yapılan şey benzin, motorin gibi direkt tüketicinin hizmetine sunulabilir bir şey olsa, ‘kamyon şoförlerinin işi’ savunması bir nebze kabul görebilir…
Denilir ki; ‘kamyon şoförü çalmış, yol üstünde bir benzin istasyonuna satmış. Ama burada kaçakçılığı yapılan şey ham petrol!
Ham petrolü de siz öyle yol üstündeki bir benzin istasyonuna satamazsınız. Ham petrol, ancak rafinerilerde işlendikten sonra, likit gaz, benzin, motorin, gazyağı, fuel-oil, asfalt, madeni yağ gibi petrol ürünlerine dönüştürüldükten sonra tüketicinin hizmetine sunulur. Yani çalınan petrol alan kimse mutlaka bir rafinerisi vardır.”
Görünen o ki Bakanlık; Bakanlar Kurulu kararıyla ihya edilen Powertrans’ın ‘önüne yatıyor’. Hal böyle olunca kapak fotoğrafındaki o esprili kamyon yazısı daha bir anmalı hale geliyor:
“Kayınpeder Sağolsun!”
NOKTA HABER |