28 kişinin şehit düştüğü Ankara’daki bombalı saldırıya ilişkin ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor.  Savcılık yazısına göre eylemde kullanılan bomba düzeneği Eskişehir yolunda, inşaat halindeki bir evde hazırlandı. Bombalı katliamın faili de DNA incelemesiyle kesinleşti: Van doğumlu Abdulbaki Sömer. Yıllar önce Türkiye’den kaçarak PKK’ya katılan Sömer’in bir mülteci gibi Türkiye’ye girip, Göç İdaresi’ne kendisini “Suriye uyruklu mülteci Salih Necar” olarak kaydettirdiği  ve yeni kimlik aldığı ortya çıktı.

Her zaman olduğu gibi Türk medyası olayın vehametini sizlerden gizliyor biz durumu aydınlatmaya çalışalım.

Türkiye’nin Suriye politikası nedeniyle sınırları kaldırması Türkiye açısından şimdiye kadar hiç olmadığı kadar güvenlik riski yarattı.

Türkiye’den PKK’ya katılan kişiler genelde nüfus sistemine KAYIP olarak yazılır. Güvenlik birimleri açısından bu “kayıp” notu bir veri olarak kullanılır. Eğer bölgeden bir çocuk “kayıp” ise ve ailesi bunun peşine düşmüyorsa güvenlik görevlisi bilir ki bu çocuk/genç PKK’ya katılmış. Çalışmalarını ona göre yapar ve hukuki süreçler de ona göre olur.

Ancak Türkiye’nin Suriye sınırını açmasıyla birlikte PKK’ya katılıp “kayboldan” o gençler Türkiye’ye farklı kimlikler adı altıda bu sefer “mülteci” olarak girdi. Bu güvenlik sistemi açısından inanılmaz bir karadelik oluşturdu. Türkiye’ye kim hangi kimlikle girdi, bunu bilmenin imkanı yok.

Eskiden PKK’ya katılan bir terörist Türkiye’ye dönüp Türkiye’nin herhangi bir şehrinde “uyuyan hücre” konumuna geçmek isteyince o teröriste sahte kimlik ayarlamak gerekiyordu. Sahte kimlikle şehirlerde dolaşmak teröristelrin hareket alanını kısıtlıyordu. Ayrıca sahte kimlikle şehirlerde dolaşan teröristlerin her an polise yakalanması söz konusuydu.

Ancak AKP’nin Suriye politikası nedeniyle şimdi Türkiye’ye girip uyuyan hücre olarak metropollere yerleşmek isteyen PKK’lı teröristler mülteci kılığı altında Türkiye’ye girip yeni kimlikler edindiler. Böylece ülkenin metropollerinde istedikleri gibi yaşayıp istedikleri gibi dolaşıyorlar. Bu teröristlerin polis tarafından tespit edilip yakalanması neredeyse imkansız.

Güvenlik birimleri kaş PKK’lının Abdulkadir Sömer gibi “mülteci” kimliği ile Türkiye’ye girdiğini bilmenin imkansız olduğunu söylüyor. Ancak çözüm süreci başladıktan sonra PKK’ya katılıp orada eğitim alanlarının sayısının 5 binden fazla olduğu biliniyor. PKK’nın dağda adam tutma kapasitesinin de 5000 civarında olduğu, bu rakamdan fazla kişiyi dağda tutmaya çalışırsa hem askeri hem de ekonomik bakımdan oldukça zorlandığı da biliniyor.

Bu şu demek: Çözüm süreci boyunca PKK binlerce genci dağa götürüp, terör eğitimi verip tekrar Türkiye’ye gönderdi. Bunların bir kısmı bölgede YDGH olarak adlandırılan gençlik yapılanmasını örgütlemek üzere bölgeye yerleştirildi.

Önemli bir kısmı ise gerektiğinde eylem yapmak üzere büyük şehirlere gönderildi. İşte bu kesim çoğunlukla mülteci kimlikleriyle Türkiye’ye giriş yaptılar. Kesin sayı bilinmemekle birlikte PKK’nın mülteci kimlikleriyle Türkiye’ye soktuğu terörist sayısının 1000 den fazla olduğu tahmin ediliyor. Mülteci kimliki terör örgütü mensuplarının bir kısmının, örgütün istihbarat çalışmalarında katılmak üzere tamamen sivil hayata adapte odluğu tahmin ediliyor. Örgütün bu yöntemle istihbarat ağını hiç olmadığı kadar güçlendirdiği değerlendiriliyor.

 

Mülteci kimliğiyle legal halde Türkiye’ye giriş yapan PKK’lıların önemi bir kısmının ise TAK yapılanması altında toplanan bu yapılanma özellikle PKK’nın uluslararası dengeler için gerektiğinde nokta eylemler yapmak üzere uyuyan hücreler olarak tutuluyor.

TAK hücrelerinin deşifre olmaması için son derece gizli bir yapılanmaya gididliği, örgüt üyelerinin geçmişlerinin tamamen yok edildiği, kendilerini tanıtabilecek herhangi bir fotoğraf ve izin bırakılmamasına özellikle dikkat edildiği değerlendiriliyor.

Dahası TAK gibi daha farklı birbirinden bağımsız yapılanmların da kurulduğu, bunların henüz eylem yapmadığı, ileride gerektiğinde farklı isimlerle eylemler yapıp yapılan eylemleri üstleneceği değerlendiriliyor.

Abdulbaki Sömer’in Rusya’dan alınan ihale karşılığında, Rus uçağını düşüren Türkiye’nin hava kuvvetleri personeline eylem yaptığı bunun karşılığında PKK’nın Rusya’dan hava araçlarına karşı etkili silah alabileceği de değerlendirmeler arasında.

Bundan sonra PKK’nın bölgede uçuş yapan hava araçlarımıza yönelik saldırılar yapması bekleniyor. Ayrıca yine Rusya’dan alınan ihale kapsamında, Rusya için kritik hedeflerin bombalanacağını beklemek, buna göre önlem almak gerekiyor.

Maalesef AKP ülkeyi kaosa soktu, temizlemek Güvenlik güçlerine kaldı. Önümüzdeki dönemde PKK’nın uyuyan hücrelerinin, Rusya açısından sembolik değeri olan, Eskişehir, Konya, Amaysa, Balıkesir gibi daha iç bölgelerde kalan merkezlerdeki Hava Kuvvetleri kurum ve personeline, Ankara’nın kritik kurumları ve personeline yönelik eylemler yapabileceğini beklemek gerekiyor. Ayrıca Turizim gelirlerini vurdurmak için turistik mekanlarda bu yapıların eylem yapması şaşırtıcı olmaz.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...