IŞİD’in Gaziantep’te 20 Ağustos 2016 tarihinde 56 kişiyi öldürdüğü düğün saldırısının üstü kapatıldı. Gaziantep Cumhuriyet Savcısı Fatih Adıgüzel, soruşturmayı tamamlayarak “Kovuşturmaya yer yoktur” kararı verdi. Ancak “Saldırıyı, önceden polise ihbar ettik” ifadesi ile bir tanığın, saldırganların arkasında devletin bazı kurumlarının olduğuna ilişkin iddiaları kafalarda soru işareti bıraktı. Tanık İdris Atilla, şüphelilerden Abdülhamit Boz’un kendisine, “Bu patlama olayını ben yaptım. Bunu devlet yetkilileri de biliyor. Ama bizim her yerde adamımız var. Bizi koruyorlar. Bu nedenle bana bir şey olmaz” dediğini ileri sürdü.
Şimdi gözler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da. Reina saldırısının ardından yaptığı bir konuşmada bu düğün saldırısını gündeme getiren Erdoğan, “Ortaköy’de feveran edenler Gaziantep’te neden sustunuz?” diye sormuştu. Şimdi kendisinin susup susmayacağı, feveran edip etmeyeceği merak konusu. Erdoğan, “Ortaköy ile ilgili bu kadar feveran edenler acaba Gaziantep’teki o 56 kişiyle ilgili ne yazdılar, ne konuştular? O büyük bir vahşet değil mi? Orada niye konuşmadınız” ifadelerini kullanmıştı. Şimdi bu kararla ilgili ne söyleyeceği merak ediliyor.
Savcı hem ‘Daiş üyesi’ dedi, hem de ‘kovuşturmaya gerek yok’
Evrensel’in haberine göre soruşturmada sadece 3 şüpheli vardı. İlk şüpheli Mehmet Kadir Cabael’di. Savcı Adıgüzel, Cabael’in Antep IŞİD hücre evleri sorumlusu olduğunu ve kalabalık alanlardaki canlı bomba eylemlerinin talimatını verdiğini belirtti. Ancak 16 Ekim 2016 tarihinde evine düzenlenen operasyonda Cabael’in ölü ele geçirildiğini kaydetti. Bundan dolayı şüpheli sayısı 2’ye düştü. Cabael, aynı zamanda IŞİD’in 10 Ekim Ankara Gar katliamının da şüphelileri arasındaydı.
Gaziantep düğün saldırısı soruşturmasının ikinci şüphelisi Mehmet Sıddık Beyhan’dı. Savcı onunla ilgili de bir delile ulaşamadı. Üç numaralı şüpheli Abdülhamit Boz ise dosyanın en dikkat çeken ismiydi. Savcı onun için, “DAİŞ üyesi, patlamayı yaptırtan, 1 Mayıs’ta Antep Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı saldırıyı düzenleyen kişi” dedi. Buna rağmen “Kovuşturmaya yer yoktur” kararı vermesi ilginç bulundu.
‘Bu patlama olayını ben yaptım. Bunu devlet yetkilileri de biliyor’
Soruşturma dosyasında, Abdulhamit Boz’la ilgili önemli iddialar vardı. Boz’un akrabası İdris Atilla, emniyetteki ifadesinde, eşinin dayısı olduğunu söylediği Boz’un IŞİD üyesi olduğunu ve 1 Mayıs 2016 tarihli Gaziantep Emniyet Müdürlüğü saldırısını organize ettiğini öne sürdü. Buna ilişkin şahit olduğu konuşmaları emniyete bildirdiğini aktaran İdris Atilla, düğün saldırısı ile ilgili bildiklerini de şöyle anlattı:
“Düğün tarihinden 1 ay önce Abdulhamit Boz ile görüştük. Yakında Antep’te ses getirici bir eylem yapacağını söyledi. Düğünün davetiyesi Siirt Pervarililer Derneği’ne asıldı. Düğün tarihinden 15 gün önce dernekte iken Boz tek başına geldi ve dernek içini gezip, düğün davetiyesinin fotoğrafını cep telefonu ile çekip ayrıldı. Ben ve beraberimdeki 6-7 kişi bu durumu 155 polis imdat hattına bildirdik. Düğün olacağı sabah saat 09.00’da Boz 2 kişi ile düğünün yapılacağı sokağa yaya olarak geldi. Sokağı gezerek iyice baktı, sonra ayrıldı. Aynı gece düğün sırasında patlama oldu. Ertesi gün patlamada ölenlerin cenazesine gittim. Cenaze yerinde 17 yaşlarında Suriyeli bir şahıs ‘Seni Abdulhamit Boz çağırıyor’ dedi. Boz’un yanına gittim. Bana ‘Bu patlama olayını ben yaptım. Bunu devlet yetkilileri de biliyor. Ama bizim her yerde adamımız var. Bizi koruyorlar. Bu nedenle bana bir şey olmaz. Kendine dikkat et ayağını denk al.’ dedi.”
Peki, saldırıyı kim yaptı?
Savcı, bu iddialara rağmen kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti. Gerekçesini ise şöyle açıkladı: “Atilla’nın beyanındaki hususlar araştırıldı ve Pervarililer Derneği’nde kamera bulunmadığı, özel günler ile ilgili dernekte ilan panosunun bulunmadığı, tanıklar İdris Atilla, Mehmet Atılgan, Abdurrahman Atılgan, Emrah Kayra, Ferhat Kayra’nın 155 polis imdat hattını aramadıklarının belirlendiği, şüphelinin telefonun incelenmesinde düğün davetiyesine ait fotoğraf tespit edilmediği görüldüğünden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir.”
Böylece dosya kapatıldı. Peki, o halde bu saldırıyı kim yaptı? Düğündeki 56 kişiyi kim öldürdü? Ve neden hemen her IŞİD saldırısıyla ilgili sanıklarla “devlet” arasında bağ olduğuna dair iddialar ortaya atılıyor. Örneğin Ankara Gar katliamı sanıklarından Mehmettin Baraç, IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’ye mektup gönderdiği iddiası sorulduğunda neden “Bağdadi’ye mektup göndermiş olsaydım şu an sizinle değil, Hakan Fidan ile görüşüyor olurdum” diye cevaplamıştı?
Terörle devlet bağına dair sorular
HDP’nin Mersin ve Adana binalarına bombalı saldırı gerçekleştiren IŞİD üyesi Savaş Yıldız, neden ‘Ebu Bekir’, ‘Efe’ ve ‘Ebu Mus’ab’ kod adlı Türkiye’deki 3 üst düzey IŞİD yöneticisi için “MİT ajanı” demişti? Bu 3 ismin aynı zamanda Gar katliamı davası sanıkları arasında olması tesadüf mü? Bu üç isimden biri olduğu iddia edilen Yunus Durmaz’ın, etrafında ‘simitçi Yunus’ olarak anılmasının sebebi nedir? Durmaz’ın 2009 yılında El Kaideci olduğu şüphesiyle yakalanmasına rağmen MİT’ten gelen bir yazıyla mahkemeden serbest kalması nasıl izah edilebilir?
Ona bağlı çalıştığı iddia edilen ağabeyi Ökkeş Durmaz, Ahmet Güneş ve Mustafa Delibaşlar’ın, IŞİD kamplarındaki infaz görüntüsünde yer almalarına rağmen 30.10.2014 tarihinde MİT’ten gelen yazıyla mahkemeden salıverilmesi normal mi? Yine bir IŞİD itirafçısının Durmaz’la ilgili, “Hep takım elbise giyerdi, çok derin ilişkileri vardı” şeklindeki ifadelerinde geçen ‘derin ilişkiler’ neden araştırılmadı? Ayrıca Durmaz’ın IŞİD’in sınır geçişlerini yönettiği, askerlerle iyi ilişkileri olduğu, karakollara dahi rahatlıkla girip çıkabildiği, askeri panzerlere binecek kadar güçlü bağlantıları olduğu yönündeki tanık beyanları ne oldu? ‘IŞİD’in teknoloji emiri’ ünvanı taşıyan Ersen Çelik’in Emniyet’teki ifadesinde sürekli MİT’le görüştüğünü söylemesi, telefonunda hala bu yazışmaların ve numaraların bulunduğunu belirterek bunları polislere göstermesi de tesadüf mü?
Yine Gar katliamı iddianamesinde neredeyse Türkiye’deki tüm IŞİD saldırılarının emrini verdiği iddia edilen İlhami Balı’nın bütün faaliyetlerinin Emniyet ve MİT tarafından takip edilmesine rağmen bir kez bile operasyona maruz kalmamasının sebebi nedir? Telefonları takipte olan Balı, nasıl olup da 1800 IŞİD militanını Türkiye’den Suriye’ye taşıyabilmiştir? 1 polis, 1 asker ve 1 sivilin şehit olduğu IŞİD’in Niğde saldırısı sanıklarından birinin, diğer firari sanık Heysem Topalca’nın MİT çalışanı olduğunu iddia etmesini de görmezden mi geleceğiz?
Şimdi tekrar soralım; Gaziantep’teki düğünü kim kana buladı? Neden tek bir suçluya ulaşılamadı? Neden dava bile açılamıyor, soruşturmanın üstü kapatılıyor? Belki cevaplarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğrenebiliriz. Ne de olsa bu saldırıyla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor.
KAYNAK: TR724.COM
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...