Baştan söyleyelim. Yeni Yön medyada erken uyarı sistemi gibi çalışır. Kimse yazmadan önce biz yazarız. Bundan neredeyse bir yıl önce AKP kazanırsa Türkiye savaşa girecek analizini yazdığımızda herkes uçtuğumuzu sanıyordu. Çözüm sürecinin PKK’yı büyüttüğünü yazdığımızda da bizi çözüm istememekle itham etmişlerdi. 2012 yılında PKK ile kıyasıya bir savaş sürerken, Erdoğan Ergenekon’un savcısıyım derken ve henüz Erdoğan ile Cemaat arasından su sızmazken, “Ergenekon ve KCK sanıkları serberst bırakılacak Cemaat tasfiye edilecek” dediğimiz de de salladığımızı düşünenler çoktu. AKP’nin Cemaat medyasından bazı yazarlara yüksek ücretlerle transfer teklifi yaptığını yazdığımızda Gülay Göktürk, Etyen Mahçupyan, Hüseyin Gülerce henüz Cemaat medyasında yazıyordu. Hüseyin Gülerce’nin cemaat içinde uyuyan bir hücre olduğuna işaret ettiğimizde bir çok cemaatçi okurumuz bize kızmıştı. 2011 yılından sonra AKP’ye yönelttiğimiz eleştirileri AKP ile Cemaat arasında fitne çıkarmak istiyorsun diye okuyanlar sonradan gelip özür dilemeye başladılar.
Erken uyarı sisteminiz Yeni Yön şimdi yeni bir iddiada daha bulunuyor. Havuz medyası bölündü. Aşağıdaki yazıyı bir kenarda saklayın. Yakında analizin daha parametrelerini daha net göreceksiniz.
Havuz medyasi bölündü. Kabul edelim ki artık iki havuz var. Bu süreç böyle giderse artık havuz medyasıyla ötekiler arasındaki kavgayı değil iki havuz arasındaki kavgaya şahit olacağız.
Kanal7 grubu ile Ethem Sancak’ın medya organları arasındaki kavgayı böyle okumak gerekiyor. İki havuzun ilk kavgasının işareti bunlar.
Önce adını koyalım. Bir yanda Erdoğan’ın havuz medyası, diğer yanda Davutoğlu’nun havuz medyası var.
Erdoğan’ın havuz medyası Ethem Sancak’ın yayın organları ile Sabah grubunun yayın organları, Akit grubu, Haberturk, Turkiye grubu ve Kayyım’ın el koyduğu medya organlarından müteşekkil.
Davutoğlu’nun havuz medyası, Yeni Şafak, Karar, Kanal 7, Yeni Yüzyıl, Serbestiyet sitesi ve bir de bu gruba dışarıdan destek verdiği gözlemlenen Taraf var. Davutoğlu’nun Taraf’ı ziyaret etmesi, Taraf’ın bugünkü sürmanşeti ve Mehmet Baransu’nun yazılarına yer vermemesi buna en güzel işaret.
Millyet ve NTV gruplarının bu arada daha çok Erdoğan’ın havuzuna yakın durduğu ancak değişen güç dengeleriyle birlikte he an Davutoğlu’nun havuzuna dahil olacağı da gözlemleniyor. Örneğin bu grupların her iki kanattan da programcı ve yayıncıyı barındırdığı görülüyor.
Henuz bu yayın organları arasında net ayrım yok. Henüz geçişlilik gözlerden kaçmıyor. Ancak gazetelerin dili ve öncelediği konolara bakarak bu ayrımın yavaş yavaş belirmeye başladığını göüyoruz.
Davutoğlu’nun havuzuna geçenlerin ortak dili öneğin Paralel Yapı gibi saçma sapan iddiaları artık histerik düzeyde sürdürmüyorlar. Bunda en büyük etken Davutoğlu ile Cemaat arasında var olduğu söylenen ancak açıklanmayan anlaşma. Dikkat edilirse Cemaat medyası da Davutoğlu ve çevresine yönelik tek eleştiri çıkmıyor.
Erdoğan’ın havuzunda kalanlar ise histerik biçimde halen paralel yapı yalanlarına devam ediyor. Bu grubun Davuroğlu ve çevresinin haberlerini olabildiğince az gördüğü de gözlerden kamıyor.
Her iki havuz grubunu yakından izleyecek olursak, aslında makasın giderek açılmaya başladığı da görülecektir. Davutoğlu ve ekibinin dili daha kuşatıcı iken Erdoğan’ın havuzunun dili daha çok dışlayıcı ve ötekileştirici. Davutoğlu’nun havuzu daha mutedil iken Erdoğan’ın havuzu daha hırçın…
Peki bu arışma tam olarak ne zaman netleşir?
Davutoğlu ve ekibi tıpkı AKP’ye hakimiyeti zamana yaydığı gibi medyaya hakimiyeti de zamana yayarak kurmak istiyor. Bu noktada Davutoğlu’nun Taraf’ı ziyareti önemli bir mesajdı. Ancak Türkiye tribülansa girmiş bir uçak gibi inişler ve çıkışlarla sarsılmaya devam ediyor. Türkiye sarsıldıkça medya organlarının savrulması da devam ediyor. Bu noktada daha derin bir krizin havuzdaki ayrışmayı da netleştireceğini tahmin etmek zor değil.
Bu ayrışmayı anlamak için her iki liderin uçağına aldığı kabin ekibindeki ekseriye çoğunluğun nereye kaydığını görmek yeterli.
Bülent Arınç ve Abdullah Gül’ün çıkışıyla birlikte bu gruplar arasında yeni dengelerin oluşacağını görmek de sürpriz olmayacaktır.
Önümüzdeki günler çok şeyelere gebe. Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Emre Uslu