Başta AKP’liler olmak üzere bir süredir beklenen gün geldi çattı ve AKP yeni genel başkanı ile Başbakanı seçti. Pelikan darbesi ve düşük profil tartışmaları altında sahneye çıkan Binali Yıldırım’ın konuşmasında sürpriz olmadı ve ilk icraatlerinin Başkanlık sistemi olacağını açıkladı.
Ancak asıl sürpriz MKYK listesinin açıklanmasında yaşandı. Başta Davutoğlu’nu deviren ekibin bile neredeyse yarısı listede yoktu. AKP’nin diğer ağır toplarının da liste dışı kalması Kabine üzerinde de büyük bir değişim olacağı mesajını veriyordu. Fakat gündem Berat Albayrak’ın, Sare Davutoğlu’nun elini sıkmamasına yoğunlaştığı için bu çok önemli gelişme gözlerden kaçtı.
14 yıllık AKP iktidarında ekonominde önemli başarılara imza atmış olan Mehmet Şimşek, Ali Babacan gibi isimlere AKP içerisinde hiç bir görev verilmeyeceği konuşuluyor. Babacan her ne kadar kabinede yer almamış olsa da Davutoğlu’nun danışmanı olarak ekonomik alanda ağırlığını her zaman hissettiriyordu.
Türkiye’nin son 6 aydır iyice ortaya çıkan ekonomik durgunluğu atlatabilmesi için oldukça fazla mücadele veren Şimşek ve Babacan’ın tamamen devre dışı bırakılması başta piyasalar olmak üzere Batı’da bile sert bir tepkiyle karşılaşacaktır.
Türkiye’de yürütülen ekonomik politikalar son zamanlarda oldukça fazla tehlike sinyali vermişti. Birbiri ardına iflas eden büyük şirketlerin yanı sıra sürekli kepenk kapatmak zorunda kalan esnaf yüzünden piyasa oldukça çalkantılı seyrediyordu. Bu zorlu süreci görmezden gelip MKYK üzerinde yapılan radikal değişikliklerin bir benzeri Kabinede yaşandığı takdirde sert tepkilere hazır olmak gerekir.
Olaylara Batı penceresinden bakıldığında ise hiç öyle sanıldığı gibi Marmaray’ı kıskanmadıkları bir gerçek. Türkiye üzerinde ki ilişkiler başta ekonomik programların tamamı uzun yıllardır Şimşek ve Babacan üzerinden gerçekleşiyordu. Davutoğlu’nun Batı ile olan ilişkisi de belli bir seyirde devam ediyordu. Ancak Batı’nın başta Erdoğan olmak üzere Erdoğan’ın yakın çevresine olan bakış açıları ortada.
Batı’nın Davutoğlu hükumetinde temasta oldukları az sayıda ki isimlerden biride Çavuşoğlu’ydu. Ancak Çavuşoğlu’nun da MKYK dışında kalmasıyla birlikte bakanlığı da kaybedeceği aşikar. Yeni kurulacak hükumette ekonomi ve dış işlerinde göreve gelecek olan isimleri Saray’ın talimatları ile belirlenecektir. Batı ile olan ilişkilerin tamamını Erdoğan’ın üzerinden gerçekleşmeye başlaması gerginlik politikasının da artmasına sebep olacaktır.
Dış politikada başta Suriye meselesi olmak üzere Rusya ile yaşanan krizin faturasının da Davutoğlu hükumetine kesileceği oldukça fazla konuşuldu. Yeni Hükumetin bu hamlesiyle Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesi hesaplanıyor olabilir. Ancak Rusya öyle kolay kolay sakinleşmeyen ve aldığı tavırlardan geri adım atmayan politikaları ile biliniyor. Yeni hükumet Suriye konusunda istediği kadar geri adım atsın, Rusya, Türkiye sınırlarına sıfır noktasında bile operasyonlar yapacaktır.
Ancak kısa vade içerisinde en önemli yaşanacak gelişmenin derin bir ekonomik kriz olacağı da kaçınılmaz bir gerçek. AKP’de rüşdünü ispat etmemiş isimlerin ekonominin dümenine geçmesi zaten halihazırda var olan krizi düzeltemeyeceği gibi daha da derinleştirecektir. Piyasalar özellikle kırılgan durumda olduğu dönemlerde her zaman güvenilir limanlar arar. Yeni hükumette bu güvenilirliği sağlamaktan uzak göründüğü için kısa vade içerisinde çok sarsıcı ve derin bir kriz gelecektir.
AKP’de bugün yaşanan tasfiyelerden sonra artık 5’inci parti sözleri sıklıkla konuşulmaya başlayacaktır. Tasfiye edilen isimlerin Gül ve ekibinin etrafında toplanmaya başladıkları bir süredir konuşuluyordu. Bugünden itibaren bu isimler çoğalacaktır. Ancak bu ekip bir süre daha harekete geçmeyecektir. Çünkü şu aşamada hangi siyasi parti olursa olsun AKP’yi siyaseten yenecek güçte değildir.
AKP’nin yeni isimlerinin ise çoğunluğu belli bir donanımdan uzak olduğu için ve maalesef Halkın büyük çoğunluğu AKP’yi sırf ekonomik sebeplerden ötürü desteklediler. Boşta bekleyen ekip önce ekonomik olarak Türkiye’nin duvara toslamasını bekleyeceklerdir. Ekonomik çıkarları ciddi bir şekilde zarar gören AKP tabanı ise AKP’nin en büyük muhalefeti konumuna geçecektir. Kısacası AKP’yi yıkacak olan bir güç varsa o yine kendisi olacaktır.
İşte böyle bir durumda kurtarıcı sıfatıyla sahneye çıkmaya hazırlanan bu ekip bir yandan da gözlerini MHP üzerinde tutmaktadır. MHP’de yaşanacak bir tasfiye süreci ile oradan başta Akşener gibi lider isimleri de kadrosuna kattıktan sonra ancak harekete geçerler.
Tabi böyle bir olaylar silsilesinin gerçekleşmesi için sessizce bekleyen ekip ne kadar güvenilir olur o da ayrı bir tartışma konusu…