Ya Uludere’de Bahoz Erdal öldürülseydi
Ş Uslu
Türkiye’nin yoğun gündemi her ne kadar Türkiye’de yaşayanlar için yoğun kaos ve stres içerse de dışarıdan bakan birinin gözüyle bakıldığında bir o kadar gurur verici gelişmeler göze çarpıyor.
Türkiye’de neler oluyor diye her bakışımda yeni bir atılım, yeni bir eski kokuşmuş düzeni değiştirmeye yönelik proje görüyorum. Bu gelişmeler her alanda oluyor. Evet bazen çok saçma uygulamalar, akıl tutulmaları oluyor. Mesela Uludere olayı. Herkesin neler oldu da 34 masum köylünün canına kıyıldı ? sorusunun cevap aradığı kaos var ortada.
Ama bana göre ortada olan şu: Bir askeri operasyon ve yıllarca PKK belasından kurtulma mücadelesinde atılmış bir adim ama aksilikler yada entrikalarla yanlış atılmış bir adim ç
Belli ki bir önemli hedef vardı Uluderede; Bahoz Erdal. Samimi olarak şu soruyu sormamız lazım: eğer Uludere faciasında ölenlerin arasında Bahoz Erdal da olsaydı ayni tepkiliyi verip hükümeti eleştirel gazete manşetleri mi okuyor olacaktık bugün? Yoksa PKK çökertildi diye zafer çığlıklarının atıldığı gazete baslıkları mi okuyacaktık?
Öte yandan bu bir ilk değil dünyanın çeşitli yerlerinde hükûmetler hukuk sistemleri hata yapmıyor mu sanıyorsunuz? Şu günlerde saygın Amerikan üniversitelerinin kurduğu database sayesinde ortaya çıkan çarpıcı bir gerçeği tartışıyor Amerika: Yıllarca hapiste yatıp sonra DNA testleri ile masum olduğu anlaşılan 2000 insan olduğu ortaya çıktı. Rakamın daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Maalesef güvenlik uygulamalarında bu tip fecaatler yaşanıyor.
Tatbikî ben Uludere’de yaşananları temize çıkartmaya çalışmıyorum. Sadece daha duyarlı olup bir daha bu hataların olmaması için birlikte hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yapılan hatanın tamamen başbakan Tayyip Erdoğan yüklenip acımasızca eleştirilmesini eleştiriyorum . Eleştiriyoruz çünkü ilk defa bize eleştirme hakki verildi. Doğrusu ben ilk defa birileri bir şeyler yapmak için uğraşıyor ve ilk defa birileri bizim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğumuzu kabul edip fikrimizi soruyor diye düşünüyorum. Böyle hissediyorum. Bir avuç elitin yönettiği bir ülkeden bizim de söz sahibi olduğumuz bir ülkeye dönüştüğümüzü düşünüyorum.
Bana göre Erdoğan’ın en eleştirilmesi gereken yanı, yeni anayasayı bu kadar ertelemesi ve sürüncemede bırakması. Evet yeni anayasa yapılmadı bunu sonuna kadar eleştiriyorum. Ama şunu unutmayalım ki Tayyip Erdoğan bir sorun çözücüdür. Onu Başbakan yapan şey tam da sorunları çözen adam olmasından dolayı değil mi? Tam da bu nedenle güveniyorum ben Erdoğan’ın Uludere’yi çözeceğine de.
Daha dün İstanbul’da su sorununun çözülmez olduğuna inanılmışken Erdoğan gelip kısa sürede çözmedi mi bu sorunu? Erdoğan’ın bizzat kendisi değil mi askeri vesayeti ortadan kaldıran? Bazılarımız aceleci olabilir. Acelecilikte haklı da olabilir. Ama sonuçta geldiğimiz süreçte geriye baktığımızda askeri vesayeti bitirdi mi bitirmedi mi? O halde nedir bu güvensizlik? Erdoğan’a karşı neden güvensiz olalım? Aksine şimdiye kadar çözdüğü sorunlar Uludere olayını da çözeceğine ilişkin yeterince veri var elimizde.
Galiba mesele bardağa nasıl baktığımızla alakalı. Galiba biraz pozitif bakmaya ihtiyacımız var. Ben AK Parti ak sütten çıkmış, ak kaşık diye bakmıyorum. Uludere olaylarında da bir suru tartışma program izledim çoğu yazar birbirine girip avazı çıktığı kadar bağırıyordu ama isin asil dramı neydi biliyormuşsunuz? Bazıları ölenlere Allahtan rahmet bile dileme nezaketini hatırlayamayacak kadar olayı kişiselleştirip rant sağlamaya çalışıyordu.
Ben Türkiye’de bir şeylerin değişip iyiye gittiğine inanıyorum evet bu zor oluyor ve zor olacak. Çünkü biz unutuyoruz ama Türkiye cumhuriyeti gerçekten kurulalı bir asır bile olmamış çok yeni bir devlet ve ne yazık ki ülkemizin çözecek bir çok problem var. Kabul edelim ki çocuklarımızın bizim geçirdiğimiz çocukluktan farklı bir çocukluk geçiriyor. Bu farklılığı büyük oranda da AK Parti yarattı. Doğrusu ben bunları görünce seviniyor ve umutla bakıyorum ileriye.
Yeniden sorayım, Uludere olayında Bahoz Erdal öldürülse bu gün hangi tartışmayı yapıyor olacaktık?
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...