Hizmet Hareketi ve hareketin içinde bulunan insanlar, tarihlerinin en zor ve çetin günlerini yaşıyorlar.
Harekette olup, öyle yada böyle bu zor süreçten etkilenmeyen kimse yoktur.
Bu sürecin Hizmet Hareketi’nde bulunan insanlara, hem maddi, hem de manevi olarak çok zorluklar çıkardığı bir gerçektir.
Özellikle, Türkiye’de bulunan Hizmet Hareketi mensupları, bu zor sürecin en fazla etkilenen kesimidir.
Zira zulümlere, nefret söylemlerine, soykırıma varan hareketlere varan eylemlere, birinci derecede maruz kalanlar onlardır.
Bu nedenle, bu sürecin en fazla acı çeken ve etkilenen kesimi, Türkiye’de bulunan insanlardır.
Bu süreci Türkiye’de yaşayan insanları sabırları ve olan onca zulme karşı, metanetlerini korumaları ve hiç bir aşırılığa girmemeleri, çok büyük bir erdemdir ve nasıl bir kalitede insanlar olduğunun en net göstergesidir.
Bu sürecin öncesinde yurt dışına hicret eden ve bu süreçle beraber cebri bir hicret yaşayan insanların, hem eylemleri, hem söylemleri, hem de dua ile, bu süreçten en fazla etkilenen Türkiye’deki kardeşlerinin yanında olduğunu herkesin bilmesi lazım.
Bu süreç başladığı günden beri, tek bir anımın bile, Türkiye’de yaşanan hadiseleri düşünmeden, bir şeyler yazmadan, bir şeyler yapmadan, bir şeyler araştırmadan, dua etmeden geçtiğini hatırlamıyorum.
Ben gibi birinin bile bu şekil olduğunu düşünürsek, yurt dışında yaşayan insanların daha neler yaşadıklarını ve neler yaptıklarını varın siz düşünün.
Bu sürecin ne kadar devam edeceği ve ne zaman biteceğini hiç birimiz bilemeyiz ve bilmiyoruz.
Bu nedenle, süreç ne zaman ve nasıl bitecek meselesine çok fazla kafa yormanın, bizim yapmamız gereken işlerden alıkoyacağını bilmemiz lazım.
Bu noktada, özellikle yurtdışında yaşayan ve oralara hizmet etme amacıyla giden arkadaşların bazı hususlarda bazı tavsiyelerde bulunmak isterim.
1- Türkiye’de yaşanan olaylar ve gündem ile aşırı şekilde meşgül olmama.
Bu meşgul olmama, orada yaşanan zulümleri görmeme, oralarda yaşanan zulümler altında inleyen kardeşlerinin acılarına duyarsız olma değildir.
Tam aksine, yüreğinde ve kalbinde bu acıları yaşayan insanların acılarını hissetme, onlara yürekten, çatlarcasına dua etmeli.
Onların yaşadıklarının gece uykumuzu kaçırması, iştahımızı kapatması, geceleri rabbimize yönelerek dua edip yakarışta bulunmak, bizim samimiyetimizin ve kardeşliğimizin bir gereğidir.
Ve inanın bunu hemen hemen herkes yapmaktadır.
Tüm bunlarla beraber, Hizmet Hareketi’nde bulunan arkadaşların, havuzun yalan haberleri, beyin bulandıran propoganda ve haberleriyle fazla meşgul olmaları, onların hem moralllerini, hem de hizmet etme performanslarını etkileyecektir ve etkilemektedir.
Bu nedenle, yüreğimiz Türkiye’deki kardeşlerimiz ile beraber olmak birlikte, yaşadığımız ülkelerde yapmamız gereken hizmetlere daha fazla odaklanmamız ve dün bir koşturuyorsak, bu gün yüz koşturmamız lazım.
Şundan emin olun, dünya sizi seviyor ve sizi biliyor.
Ve sizlerin yaşadığınız ülkelerde yaptığınız işleri devam ettirip, daha da kaliteli işler yapmanızı her zaman destekleyeceklerdir
Bu konuda arkadaşların, gündemden ve Türkiye’den biraz koparak hizmetlerini arttırarak devam etmesi önemlidir.
Bu hem kendileri adına, hem de Türkiye’de sıkıntı içinde olan kardeşleri adına çok önemlidir.
2- Türkiye’de yaşanan zulmü dünyaya anlatma, orda sıkıntı yaşayan kişilere yardım etme bir vazifedir bizler için. Bu vazifeyi hakkıyla yapmalı.
Bu noktada, işi bu olan ve yapılan yalan haberleri, çarpıtmaları, hukuksuzlukları, zulümleri, insan hakkı ihlallerini dünyaya duyurma adına, daha organize ve etkili bir şekilde yapmanın yollarının araştırılması ve eylemlere geçilmesi lazım.
Bu noktada, bir organizasyon yada bir insanlar hakları kuruluşu çalışması yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
Şuan bu işin dağınık ve organize olmayan bir şekilde yapıldığı kanaatindeyim.
Bir kuruluş kurulup, bu kuruluşun çatısı altında, medya, hukuk, insan hakları, yasal prosedürler hakkında bilgilendirme vb. başlıklarda, insanlara yol gösterecek, danışmanlık yapacak bir sistemin kurulması gerektiğine inanıyorum.
Şuan sanki işler el yordamı ile yapılıyor.
Ve bu dağınık durum, harekette bulunan insanların morallerini de bozmaktadır.
Bu konuda bir çalışmanın yapılması gerektiği kanaatindeyim.
3- Hizmet hareketinde olan insanların, artık kendi ayakları üzerinde durarak, hem hizmet yapma, hem de kendi hayatlarını iademe etmelerini öğrenmeleri lazım.
Bugüne kadar, hizmet müesseselerinde çalışan, hizmetin bünyesinde bulunan, medya, okul, üniversite vb. yerlerde çalışan insanların, bu süreçle, hizmet dışında kurumlarda, şirketlerde, müesseselerde çalışarak, hem hizmet, hem de geçimlerini sağlamayı öğrenmesi gerekiyor.
Bu şekilde, adı konulmamış bir fanustan çıkarak, hizmet dışında çalışma ve o dünya ile ilişkiler kurmanın yolu da açılmış olacaktır.
Bu yurtdışında yaşayan insanların, her birinin farklı farklı durumda olmalarından dolayı farklılık arz edecektir.
Bundan dolayı, herkesin kendi yaşadıkları ülkelerde, bu imkanları araştırması ve bu şekilde hayatlarını devam ettirmesi gerekmekte.
Zaman, hem ticaret yapıp, hem öğretmenlik yapma zamanı.
Zaman, hem pizza dağıtıp, hem habercilik yapma zamanı.
Zaman, hem boyacılık yapıp, hem rehberlik yapma zamanı.
Zor bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreçte herkesin ne yaşadığını, bir kendi, bir de rabbi biliyor.
Ve herkes yaşadıklarının karşılığını bulacaktır.
Bu zor süreci, ayakta kalarak, hizmetlere devam ederek atlatmamız gerekiyor.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.